Saat on bire giderken bizimkiler gitmişti.
"Yoruldun mu?" diye soran Yavuz'a "Biraz." dedim.
Yerde yılan olduğunu görmem ile çığlık attım.
Yavuz korkuyla "Ne oldu?" diye sorunca "Yılan." dedim.
Yavuz korkuyla baktığım yere baktığında "Bir şey olmaz." dedi.
Yılan bana doğru sürünmeye başlayınca Yavuz'un üstüne atladım.
Bağlı olduğum zinciri unutup hızla Yavuz'un üstüne atladığım için el bileklerim acımıştı.
Bacaklarımı Yavuz'un beline sararken Yavuz yılana baktı.
"Zehirli bir yılana benziyor."
Bu beni daha da korkuturken olabildiğince Yavuz'a sokuldum.
Yavuz'un kalp atışlarını duyduğumda ona baktım. Kalbi çok hızlı atıyordu.
Göz göze geldiğimizde ne bir şey diyebildim ne de düşünebildim.
Yavuz'un yutkunması ile kendime gelirken "İnsem iyi olacak." dedim.
"Yılan baya zehirli gibi." diyen Yavuz'a baktım.
Göz temasını kesmişti.
"Bence zehirli değil." dediğimde Yavuz, "Emin olamıyorum." dedi ve yere bakmaya başladı.
"Belki de haklısındır ama ya zehirliyse?"
Gülmeye başladım. Kendi öğrettikleri ile ne yaptığını anlamıştım.
"Yalan söylüyorsun." dedim gülerek.
Yalan söyleyen kişi, yalan söylediği kişiyle daha az göz göze gelmeye çalışır. Ondan sonra genellikle konuşma süresinin sadece üçte biri kadar göz kontağı kurar. Erkekler, yalan söylerken yere doğru bakarken, kadınlar tavana doğru gözlerini kaydırırlar.
"Sana göz bebekleri hakkında gereğinden fazla bilgi verdim."
Bu dediğine gülerek "Daha öğreteceğin çok şey var." dedim.
Yavuz gülerek "Daha ne istiyorsun?" diye sorunca "O kadar şey biliyorsun, hepsini kendine mi saklayacaksın?" diye sordum.
"Bundan sonra bilgilerimi değil de seni başkalarından saklayacağım. Kabul mü?" diye soran Yavuz'un dediğinin üzerine kalp atışlarımı duymaya başladım.
"Kabul."
Yavuz bu dediğim ile gülümserken utanarak gülümsedim.
"O zaman ben şöyle yere insem iyi olacak." dedim ve kucağından aşağı indim.
Ben yere inene kadar yılan çoktan gitmişti.
"Düşüneyim bakayım sana ne anlatabilirim?" diye kendi kendine düşünen Yavuz'a "Göz bebeklerindeki gibi bir şeyler anlatsana. Baya ilginç oluyor." dedim.
"O zaman konumuz öpüşme olsun."
Yavuz'a "Bilerek seçilmiş bir konu gibi geldi." dedim.
"Çünkü bilerek seçtim." diyerek sırıtan Yavuz'a güldüm.
"O zaman başlayalım. Çoğu insan, ilk öpüştüğü anı ilk seks yaptığı ana göre daha iyi hatırlıyor."
Yavuz'un ilk verdiği bilgi ile "Bu bilgi baya gerekli gözüküyor." dedim.
"Tabii gerekli. Öyleyse sana bir soru sorayım. Neden öpüşürüz?"
Kısa bir süre düşündüm. "Karşındaki insanı sevdiğinden dolayı." dedim.
"Orası öyle. Peki neden dudak dudağa? Neden popüler oldu? Kabul gören bir teoriye göre, öpüşmek aynı zamanda insanların birbiriyle biyolojik bilgilerini de takas ettiği bir olay. Yani böylece biyolojik olarak doğru eşimizi buluyormuşuz. Tabii hiç denemedim. O yüzden önce bir denemek gerekebilir."
"Umarım deneyebilecek birini bulabilirsin." dedim.
"Umarım istediğim kişi umarım demek yerine denemeye gönüllü olur."
Yavuz'un bu dediği beni utandırırken Yavuz, "Yanaklara bak, al al oldu." dedi.
"Ya bakma. Çok utandım." dedim ve arkamı döndüm.
Yavuz, "Ama geri bana dön." dediğinde göz ucuyla ona baktım.
"Kırmızı sana çok yakışıyor, Begüm."
Bu beni daha da utandırırken konuyu değiştirmek için "Hadi anlatmaya devam et." dedim.
"1980'lerde yürütülmeye başlanan ve yeni sonuçlanan bir araştırmaya göre, işe gitmeden önce eşlerini öpen erkeklerin daha uzun yaşadığı, kaza geçirme riskinin daha az olduğu ve eşlerini öpmeyen erkeklere kıyasla daha yüksek bir gelire sahip oldukları görülmüş. Bu konu hakkında öpüşmenin bizi sağlıklı kıldığını da söyleyebilirim."
"Bu kadar bilgin olacağını sanmamıştım." dedim hayranlıkla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümüne Oyun
ChickLitTek bağlantısı cinayetin sadeliği olan üç cinayeti araştıran polislerimiz dava üzerinde çalışamadan ilginç bir şekilde açığa alınırlar. Cinayetin baş şüphelisinin eski bir tanıdığı olduğunu fark eden baş karakterimiz onun kim olduğunu hatırlamak içi...