Ölümüne Oyun

Ant

"Soruma cevap ver, Yavuz. Buradaki herkes hakkında az buz fikrim var ama senin kimliğin hakkında isminden başka bir şey bilmiyorum."  dedim.

"İsmim yeterli bence." diyen Yavuz'a kaşlarımı çatarak baktım.

"Yetmez, Yavuz. Üstüne saklama sebebini bilmiyorum. Bu daha da senden şüphelendirmemi sağlıyor." dedim.

Yavuz derin bir nefes aldı. Ellerini birbirine kavuşturduğunda düşünüyorum gibiydi.

"Sana diyebileceğim her şey desem bana güvenir misin?"

Kısa bir süre düşündüm. "Eğer mantıklı ise evet."

"Gerçeği öğrendiğinde bana hak vereceğin bir sebepten ötürü sana bazı gerçekleri söyleyemem ama sana kendimden bahsedeyim. 25 Şubat 1991 doğumluyum. Eskişehirliyim. Bir erkek, bir de kız kardeşim var. Tüm ailem İstanbul'da yaşıyor ama ben onlardan ayrı yaşıyorum. Edirne'de doğdum."

Yavuz kısa bir süre düşündükten sonra konuşmaya devam etti.

"Babam da annem de cerrah. Bana gelelim. Fransızca, Almanca , İngilizce ve Arapça biliyorum. Arapçayı aslında tam bildiğim söylenemez. Hala takıldığım ve bilmediğim kısımlar var. Eh öğreniyorum. Analitik zekaya sahibim, liderlik özelliğine sahibim. Bunla birlikte sorumluluk bilinci de edindim. İletişim becerim iyidir. Stresten etkilenmem. Detaycı bir insanım. Pratik ve hızlı çözümler üretebilirim. Fiziksel gücüm yerinde. Benden laf almak zordur."

Konuimaya devam edecekti ki onu durdurdum.

"Yavuz yeter. Kişilik özelliklerini aşağı yukarı biliyorum zaten. Bana gerekli olan sana güvenebileceğim bir gerekçe."

Yavuz kısa bir süre düşündükten sonra "İlla bir gerekçe arıyorsan bana buradan çıkana kadar güvenemezsin. Gerekçe aramaya devam edersen de buradan çıkınca pişman olup benden özür dileyeceksin." dedi.

Ona güvenmek istiyordum ama bir kere sütten ağzım yanmıştı. Şimdi yoğurdu üflemekte haklıyım.

"Kayra'ya da duygularım yüzünden güvendim. Sonuç ortada."

"Sırf gereksiz birisi yüzünden beni öyle yargılayamazsın."

"Yargılamıyorum. Temkinli yaklaşıyorm."

Yavuz'un moralinin bozulduğu belliydi. Benimki de bozulmuştu.

"Sana her şeyi anlatmayı istiyorum ama anlatırsam benim başım yanabilir."

Yavuz'a göz ucuyla baktım ve "Mafya mısın?" diye sordum.

"Değilim. Buradaki kimse beni tanımıyor. Mafya olsam tanımaları gerekmez miydi?"

Kısa bir süre düşündükten sonra "Polis misin?" diye sordum.

"Değilim."

Sıkıntıyla ofladım. "Yasa dışı bir iş mi yapıyorsun şu an?"

"Cevap veremem."

Sinirle ayağa kalktım.

"Yavuz ben sana nasıl güveneceğim o zaman?" diye bağırdım.

"Bilmiyorum."

"Senden hoşlanıyorum Yavuz. Senden ciddi anlamda hoşlanıyorum ama hoşlandığım için seni diğerlerinden ayıramam."

Yavuz kısa bir süre düşündükten sonra "Eğer hedefimi öldürürsem bana olan güvenin hiç kalmayacak, değil mi?" diye sordu.

"Hayat kurtarmak, insanları korumak için ant içtim. Türkiye Cumhuriyeti anayasasına, Atatürk ilke ve inkılaplarına, anayasada ifadesi bulunan Türk milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak, tarafsız ve eşitlik ilkelerine, bağlı kalarak uygulayacağıma, Türk milletinin, milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma, insan haklarına ve anayasanın temel ilkelerine dayanan, milli, demokratik, laik bir hukuk devleti olan, Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine ant içerim, dedim."

Derin bir nefes verdikten sonra "Eğer sen anayasaları çiğnersen ettiğim yemin üzerine sana gerekeni yaparım." dedim.

"Şimdi ne olacak?"

"Benim gözümde şüpheli kimliğin diğerlerine göre daha masum kalsa da semi ilişkimizde gözetim altında tutacağım." dedim.

Yavuz ayağa kalktıktan sonra bana doğru bir adım attı.

"İlişkimizin seviyesini öğrenebilir miyim?"

Ona doğru bir adım attım ve "Bence gayet açık." dedim.

Yavuz ellerini belime koyarken "Tam anlayamamış olabilirim." dedi.

"İstersen anlayabilmen için en baştan başlayabiliriz. Hiç ilişkimiz olmayan noktadan."

"Ne kadar tekrardan aynılarını yaşamak heyecan verse de hiç gerek yok." dediğinde gülümsedim.