Kayra'nın odasına gittiğimde çaldığımız dosyayı sehpanın üzerine bıraktım ve "Gizli geçidin yerini bulabildin mi?" diye sordum.
"Yatağın altındaki betonda çatlaklar var. Kolaylıkla kaldırılabiliyor. Geçit oradan olmalı. Gece kontrol edeceğim." dedi.
"Anladım." diye mırıldanırken gözüm cüzdanını arıyordu.
"Sen iyi misin?" Kayra'nın yönelttiği bu soru ile yaşadığım heyecanı fark ettiğini anladım.
"Korkmaya başladım." diye yalan söyledim.
"Gel buraya yavru kedim." diyerek kollarını iki yana açtığında sıkıca ona sarıldım ve "Ölebiliriz." dedim.
"Ben sana bir kere söz verdim. Ölmeyeceksin. Seni koruyacağım." dediğinde "Yine de korkmamak elde değil." dedim.
Bir yandan da çaktırmadan ceplerini kontrol ediyordum.
Saçlarımı yavaşça okşarken "Sonuna kadar savaşacağız." dedi.
Kimliğinin ceketinin iç cebinde olduğunu anlayınca "Savaşacağız." dedim ve ondan bir adım uzaklaştım.
İç cebinden fark ettirmeden almam zordu. Ceketini çıkartmasını sağlamam lazımdı.
Ani bir cesaretle Kayra'nın yakasını tuttum ve kendime çektim.
Kayra ne yaptığımı anlamazken dudaklarımızı birleştirdim.
Öpüşüme karşılık verirken Kayra'yı yatağa doğru sürükledim.
Bilerek dudaklarımızı ayırmamıştım. Ne yaptığıma dair bir şey sorarsa planım çöpe giderdi.
Yatağa sırt üstü uzanırken üstüme eğilen Kayra'nın ceketini çıkardım.
Kayra dudaklarını benden ayırdığında nefes nefese kalmıştım.
"Begüm bir anda n'oluyor?"
"Sadece seni seviyorum." dedim.
"Ben de seni seviyorum da sence doğru zaman mı?" diye sorduğunda "Öldükten sonra pek zamanımız olmaz diye düşünmüştüm." dedim.
Kayra dudağıma küçük bir öpücük bıraktı ve "Emin olamadım." dedi.
Doğrulduğunda yatakta oturur pozisyona geldim ve "Üzgünüm, böyle olacağını tahmin etmemiştim." dedim.
Sanki yaptığımdan dolayı uyanmıştım gibi hızla ceketini elime aldım ve bir hışımla odadan çıktım.
Kayra ne olduğunu algılayamadığı için ceketini neden aldığımı, hatta aldığımı bile fark etmemişti.
Ceketi üzerime giydikten sonra cebinden kimliği aldım ve Sarp'ın odasını tıktıkladım.
Kapıyı açtığında Sarp'ın eline kimliği sıkıştırdım ve hiçbir şey demesine izin vermeden bahçeye çıktım.
Kayra'nın peşimden geleceğine emindim. Burada oyalanırsam bir şeylerin farkına varabilirdi.
Serçe parmaklarımı gözlerimin içine sokarken kendimi ağlatmaya çalışıyordum.
"Öyle sadece gözlerini doldurursun." Ağaçların arasından gelen ses ile endişeyle ona döndüm.
Bana gülerek bakan Yavuz'a baktım ve "Niye kendimi ağlatmak isteyeyim?" diye sordum.
"Niye gözüne parmak sokuyorsun?" diye sordu.
İfadesiz bir şekilde "Bunun cevabını sana vermek zorunda değilim." dedim.
"Birazdan Kayra'nın geleceğine eminim. Senden yaptığı bir şey için özür dileyecek ama sen zaten bunu planlamış olacaksın."
"Sana bir öneride bulunacağım." derken Yavuz sözümü kesti.
"Önerini dinlemeyeceğimi biliyorsun. Boşuna kendini yorma."
"İşime karışma." dedim sertçe.
Yavuz gülerek "Bak bu bir önerme değildi, emirdi." dedi.
"Ne dediğimin farkındayım." dedim.
"Peki bunun benim hoşuma gittiğinin farkında mısın?" diye sorduğunda ne cevap vereceğini bilemedim.
"Begüm!"
İsmimi bağırarak gelen Kayra'ya baktım. Ona cevap vermeme fırsat vermeden Yavuz, "Sandığımdan daha akıllıymışsın." dedi ve içeri girdi.
Kayra giden Yavuz'u takmadan bana baktı ve "Seni kırdıysam özür dilerim. Emin olamadım derken şu an bahsettiğimiz durumdan bahsediyordum. Yoksa senden eminim." dedi.
"Kayra asıl ben özür dilerim. Ani tepki verdim. Galiba özel günüm yaklaşıyor, duygularım hep tavanda." dedim.
Kayra ne demek istediğimi anladığında utanarak geriye çekildi. Artık bu konuyu açmazdı.
"Aramız iyi mi o zaman?" diye sorduğunda "İyi." dedim.
Yemek servisi başlatıldığını gördüğümde "Hadi gidip yemek yiyelim." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümüne Oyun
ChickLitTek bağlantısı cinayetin sadeliği olan üç cinayeti araştıran polislerimiz dava üzerinde çalışamadan ilginç bir şekilde açığa alınırlar. Cinayetin baş şüphelisinin eski bir tanıdığı olduğunu fark eden baş karakterimiz onun kim olduğunu hatırlamak içi...