"Yakalanmak istemiyorsan niye itiraf ettin? Şimdi sana ne yapacağımızı bilmiyorsun. Belki öldüreceğiz. Belki başka bir şey."
Yavuz, görevliye yaklaştı ve "Beni gerçekten öldürebileceğini mi sanıyorsun?" diye sordu.
"Silahsız bir adamı silahım ile vurmak zor olmaz." diyen görevli ile Yavuz kahkaha attı.
"Hangi silahın?"
Görevlinin eli beline gittiğinde silahını bulamayınca Yavuz kendi belinden onun tabancasını çıkardı ve elinde salladı.
"Sen... Nasıl?"
Yavuz soruyu yönelten görevlinin sağında elini şıklattı ve "Önce dikkatini dağıt, sonra çal." dedi.
"Yine de beline saklayamazsın." diyen görevliye "Ama sakladım." dedi.
Görevli sinirle tabancasını alırken "Bunu bahçeye götürün." dedi.
İki görevli Yavuz'un koluna girdiğinde olaya müdahale edecektim ki Kayra kolumdan tuttu.
Bana ne yapacakları önemli değildi. Şu an tek umursadığım Yavuz'du. Sanki koca evrende bir o vardı.
Dünya'da tek o varmış gibi hissediyor musun?
Sarp'ın kurduğu cümle yine aklıma gelirken bağırdım.
"Yalan söylüyor!"
"Bu da ne demek oluyor?" diye soran görevliye "Tahmininiz doğru. O adamı ben öldürdüm." dedim.
"Begüm saçmalama!" diye sinirle bağıran Yavuz'a "Asıl sen saçmalama! Ben öldürdüm, diyorum!" diye bağırdım.
"Hayır, ben öldürdüm!"
Eyüp gülerek, "O zaman kesin ben öldürdüm." dediğinde herkes ona kaşlarını çatarak baktı.
"Hiçbir şey demedim." diyerek geriye çekilen Eyüp'ün ardından İlayda, "İkisini de cezalandırın." dedi.
"Ben öldürdüm, diyorum! Begüm niye cezalandırılıyor?" diye sordu Yavuz.
"O da ortaya atlamasaydı. İkisini de bahçeye götürüp düşündüğümüz cezayı uygulayın." diyen görevli ile birisi de benim koluna girdi ve bizi bahçeye çıkardılar.
Getirdikleri zincirler ile bizi bir ağacın aynı kalın dalına ellerimizden zincirlediklerinde parmak uçlarıma kalkmak gerekmişti.Yavuz'a "Sen niye karışıyorsun?" diye sordum.
"Seni alıp götürmelerine izin mi verseydim?" diye soran Yavuz'a "Evet!" dedim.
"O zaman güya seni seven adam kendi suçunu üstlenseydi!" diye tıslayan Yavuz ile "En mantıklısını yaptı. İtiraf edene ne yapacaklarını bilmiyorduk." dedim.
"En azından sana verdiği sözü tutsaydı."
Yavuz'a kaşlarımı çatarak baktım. "Neyden bahsediyorsun?"
"Hani seni ne olursa olsun koruyacağına dair söz vermişti."
"Sen bunu nereden biliyorsun?" diye sordum.
Yavuz, "Herkes hakkında fikrim olsun diye odaları dinliyorum." dedi.
"Aferin sana." dedim ve derin bir nefes verdim.
"Şimdi bize ne yapacaklarını bilmiyoruz. Ya öldürürlerse?" diye sordum.
"Öldürmeyecekler, endişelenme."
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" diye sordum.
"Sana demiştim. İlk gün kaldıkları yere girip her şeyi öğrendim."
"Keşke bildiklerini benle de paylaşsan. O zaman burada olmazdın." dedim.
Yavuz gülümseyerek "Burada olmakten memnunum, Begüm. Daha fazla bu konuyu konuşmaya gerek yok." dedi.
Ayaklarına bakarken "Benim kadar memnun olamazsın. Ayaklarım yere değmiyor. Parmak ucunda zor duruyorum." dedim.
Yavuz aramızdaki bir adımı kapattı ve "Ayaklarımın üzerine bas." dedi.
"Saçmalama."
Yavuz ciddi bir ifade "Hadi." dediğinde "Yavuz saçma sapan konuşma." dedim.
"Bir dinle beni." dediğinde ayaklarının üzerine bastım.
Boyum yeterken Yavuz'a baktım. Birbirimize çok yakın duruyorduk.
"Yavuz hafif sayılmam. Nereye kadar beni taşıyacaksın? Hem ceza verdiklerinde güçsüz düşersin." dedim endişeyle.
"Şışş."
Beni susturduktan sonra kafasını eğerek bana baktı.
"Bizi bir gün boyunca burada aç ve susuz bırakacaklar. Canları isterse de işkence de yapabilirler. Bir gün boyunca parmak ucunda zorlanma."
Gözlerimi ondan kaçırırken "İşkence yaparlarsa sana ne olacak? Benim ağırlığım ile yoruluyorsun." dedim.
"Yorulduğumu kim söyledi? Ben halimden memnunum."
Bu dediği beni gülümsetirken "Aptal." dedim.
Yavuz bu dediğime gülerken kafamı göğsüne gömdüm. Utanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümüne Oyun
ChickLitTek bağlantısı cinayetin sadeliği olan üç cinayeti araştıran polislerimiz dava üzerinde çalışamadan ilginç bir şekilde açığa alınırlar. Cinayetin baş şüphelisinin eski bir tanıdığı olduğunu fark eden baş karakterimiz onun kim olduğunu hatırlamak içi...