Rahat

610 88 62
                                    

Medyadaki Eyüp

"Saat yedi buçuk. Akşam yemeği vakti." diye anons duyduğumuzdan birkaç saniye sonra kapı açıldı.

İçeri elinde tepsi tutan adamlar girdi ve hem Kayra'nın hem de benim için tepsi verildi.

Sıla ile Sarp da odadan çıkmıştı. Sıla yine buradan çıkamayacağımızı düşünüp kötü hissetmişti.

Sarp da onu bahçede hava almaya götürmüştü.

Takım elbiseli adamlar odadan çıkınca tepsiye baktım. Haşlanmış patates ve bir kaşık salata.

"Bence insaflı davranmışlar." dedim.

"Ne demezsin. Patatesi de gidip en küçüğünden seçmişler." Kayra'nın bu dediğine güldüm.

Tepsinin kenarına koydukları ıslak mendili göstererek "Bak tuvalet hakkımız gitmesin diye ıslak mendil koymuşlar." dedim.

"Çok düşünceliler."

Kayra'yı onayladım. "Aynen öyle."

Kayra bu dediğime gülümserken çatalımı aldım ve haşlanmış patatesten bir çatal aldım.

Buz gibi olmuş patates ile yüzüm düştü. Sadece haşlayıp getireceksin, nasıl bu kadar kötü yapabilmişlerdi?

Yüzünü buruşturan Kayra, "Aşçı ile tanışmak istiyorum." dedi.

"Ha yani bir aşçının yaptığını düşünüyorsun." dedim gülerek.

"Benimki de cahillik. Öğrenci evlerinde bile daha iyi yemekler çıkıyordur."

Gülerek "Bence de." dedim.

Salatadan bir çatal aldığımda sebzelerin pek de taze değildi.

"Nimet sonuçta. Laf edilmez." diye mırıldandım.

"Yani, öyle."

Akşam yemeği bittiğinde tepsiyi sehpanın üzerine koydum.

Sabahladığımdan dolayı gözlerim kapanıyordu.

"Uyu istersen. Yoksa güçten düşüp hazırlıksız kalırsın."

"Yani beni kovuyor musun?" diye sordum.

Kayra kaşlarını çattı. "Onu da nereden çıkardın?"

"Uyu dedin."

"Git demedim."

"Burada mı uyuyayım?" Bunu düşünmek bile utandırmıştı.

"Evet."

Kayra utandığımı fark edince "Tabii rahat edemeyeceksen git. Nerede rahat edeceksen oraya uyu." dedi.

Yapıp yapmamakta tereddüte düştüğüm hareketi kısa bir süre düşündüm. Sonra ani bir cesaretle kucağına yattım.

"Galiba burada rahat edeceğim."

Kayra'nın bu duruma utandığı her halinden belliydi.

Kayra'ya baktım. Ani bir cesaretle kucağına yattığım için mutluydum. Hoşuma gitmişti.

"Sence oyunun kurucusu gerçekten yarışmacılardan biri mi? Öyle bir istihbarat almıştım ama şüpheye düşmüyor değilim."

"Sence görevlilerden biri olabilir mi? Bana mantıklı geliyor." dedim. Daha önce hiç görevlilere dikkat etmemiştim ama kulağıma zekice bir plan gibi gelmişti.

"Bilmem. Ben böyle bir oyun hazırlasam kendimi oyunun dışında bırakmam. Bu heyecanı tatmak isterdim."

Kayra'nın cevabı da mantıklı gelmişti. Bu karar, kurucunun kararına kalmış bir durumdu.

"Yarışmacılardan biriyse sence kim olabilir?" diye sordu.

"Eğer ölmemiş olsaydı Ersin derdim. Hem tecrübesi hem de bilgisi diğerlerine göre fazlaydı."

"Şöyle de düşünmek gerek, bu oyunun kurucusu mafyaların başına geçmeyi vaat ediyor. Bu demek oluyor ki bu başkanlık ya onun elinde ya da birisinden alıp kazanana verecek gücü var."

Haklıydı. Bu yönden de düşünmek gerekiyordu.

"Sence kimler olabilir?" diye sordum.

"Yavuz ya da İlayda diyorum."

"Neden?"

"Yavuz bu kadar ince düşünebilecek bir zekaya sahip. İlayda ise babasının prensesi gibi bir şey. Babasının böyle bir oyun tertip etmesi zor olmazdı."

"Bana göre ya Eyüp ya da Yavuz." dedim. Yavuz için onla aynı fikirlere sahiptim.

"Eyüp hiç aklımdan geçmemişti. Niye?" diye sordu Kayra.

"Sen demiştin, eğlenmeyi seviyor. Böyle bir oyunu kurup oldukça eğlenebilir. Hem Sarp'ın hedefi Eyüp. Bizi buraya getiren kişi polis olduğumuzu biliyor. Yani Eyüp kurucu ise ölmeyeceğini bilmenin rahatlığı ile oyun oynayabilir." dedim.

Kayra kısa bir süre düşündü. "Zaten oyunun kurucusu. Eyüp kendisini de bir mafyanın hedeflemesini isterdi bence. Hem ölecek olsa takım elbiseliler olaya müdahale eder."

"Ama o zaman Eyüp'e kıyak geçildiği ortaya çıkardı."

Ölümüne OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin