Atlatacağız

517 76 92
                                    

"Bacağı kesilebilir."

Kimseden ses çıkmazken doktor konuşmaya devam etti.

"Size bu konu hakkında biraz bilgi vereyim. Ağır derecede kas, kemik, sinir ve damar yapısında hasar oluşan hastalarda bacağın kurtarılamayacağı bir durum söz konusu olduğunda hastayla bu konuda çok dikkatli bir değerlendirme ve bilgi alışverişi sonrasında bacağın kesilmesine veya kurtarılmasına karar veririz."

Kendimi iyi hissetmezken Şahin'in koluna tutundum.

"Genellikle bu tür yaralanmalardan sonra ilk kanı bu tür ağır derecede yaralanmış bacakların kurtarılamayacağı şeklindedir. Oysa iyi bir analiz ve değerlendirme yapıldığında ilk üç gün içerisinde bu durum netleşir."

Şahin bana endişeyle bakarken doktoru dinlemeye devam ediyordum.

"İlk üç günden sonra eğer gecikme olursa yumuşak doku ve kemiklerde ciddi enfeksiyonlar ve tedavisi çok ciddi sorunlara yol açabilecek durumlarla karşılaşabiliriz. Dolayısıyla ağır dereceli bacak yaralanmalarında erken değerlendirme ve rekonstrüksiyon ,onarım, önemlidir."

"Yani abimin bacağının durumunu bu üç gün içinde inceleyeceksiniz ve bir karar vereceksiniz." dedi Esma.

"Abinizin üç günden daha az vakti var. Bacağının durumu çok vahim." diyen doktor ile Songül Hanım, "Vaka ile biz de ilgilenmek istiyoruz. Kocam ile cerrahız. Oğlumuzun dosyasına bakmak istiyoruz." dedi.

"Benimle gelirseniz bir yandan yürürken size durumu hakkında detayları paylaşırım."

Doktorun lafı üzerine Songül Hanım ve Kadir Bey doktor ile birlikte gitti.

"Eğer bacağı kesilirse abim mahvolur." diyen Esma ile Ozan, "İşi, hayatı, her şeyi zorlaşır." dedi.

"Belki bacağını kesmezler. Bir ümit var hala." dedim.

"Umarım kesmezler." diyen Sarp'ın üzerine Şahin, "Acaba Yavuz'u görebilecek miyiz?" diye sordu.

"Büyük ihtimalle özel bir odaya alırlar. Anca camın arkasından görürüz." dedi Sarp.

"Begüm mü?" diye soran Ozan'a "Evet." dedim.

"Polissin galiba." dediğinde kafamla onu onayladım.

"Peki ya sen?" diye sordum.

"İtfaiyeciyim."

Sarp, "Baya güzel bir meslek." dediğinde Ozan, "Teşekkürler." dedi.

"Esma peki sen?" diye sorduğumda "Avukatım." dedi.

"Oha aileye bak. Anne, bana cerrah. Çocukları sırayla istihbaratçı, avukat ve itfaiyeci. Her alanla ilgileniyorlar, maşallah."

Sarp, Şahin'i bu boş boğazlığı için uyarırken bu Esma'yı güldürmüştü.

"Aslında mesleklerimiz biraz ters düşüyor." dedi Esma.

"Biz kötüleri yakalarız." diyen Şahin'e Esma, "Ben de aslında onların o kadar kötü olmadığını kanıtlıyorum." dedi.

Ameliyathanenin kapısı açıldığında sedye ile Yavuz'u çıkarttılar.

Onu bu halde görmek... Kalbimin en ücra noktalarını sızlatıyordu.

Boşta olan bir hemşireye "Yavuz'u ziyaret edebilecek miyiz?" diye sordum.

"Maalesef, bu şimdilik mümkün görünmüyor. Onu özel bir odaya alacağız. Camdan bakabileceksiniz." dedi.

"Anladım." diye mırıldandım.

Buna da razıydım. O ölmesin de her şeye razıyım.

Yavuz özel odaya alındığında camdan ona bakmaya başladım.

Eğer bacağı kesilirse çok ağrı çekecekti. İş ve sosyal hayatına uzun bir süre geri dönemeyecek olması zaten onu çok etkiler.

Bir de çekeceği ağrıları düşünmek canımı yakıyordu.

"Söz veriyorum, karar ne olursa olsun hep yanında olacağım."

Şahin yanıma geldiğinde "Kendini nasıl hissediyorsun?" diye sordu.

"İyi olacak halim yok ya." dediğimde "Doktor durumunu açıklarken fenalaşacak gibi oldun. İstersen bir yer ayarlayalım, dinlen." dedi.

"Yavuz'dan uzaklaşmak istemiyorum." dediğimde Şahin ceketini çıkardı ve ceketini yastık gibi yapıp camın hemen altında olan ikili sandalyeye koydu.

"Hadi ondan uzaklaşmadan şurada uzan."

Tereddütte kalırken Şahin, "Ben yanındayım. Rahat rahat uyu." dedi.

Sandalyeye kıvrılıp uzandığımda Sarp kendi ceketini çıkarttı ve üzerime örtüp "Biz birlikte olduktan sonra kimse önümüzde duramaz. Bunları da atlatacağız." dedi.

Ölümüne OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin