Yıpranmıştı

521 88 55
                                    

"Cinayet büro bir mafya tutuklamış. Dursun Han. Peki o napmış?" diye soran Sıla, Dursun Han'a bakıyordu.

"Cezasında indirim için babama ihanet etmiş. Oysa babamın tek güvendiği dostu oydu!" diye bağırdı Sıla.

"Ben kurduğum tuzakla polisleri alt ederim sanmıştım." diyen Dursun Han ile sinirle "O tuzakta neredeyse Sarp ölüyordu. Seni şerefsiz köpek!" diye bağırdım.

Sıla, Dursun Han'a baktı ve "Bu doğru mu?" diye bağırdı.

"Babanı kurtarmaya çalışıyordum!" diye bağıran Dursun Han ile Sıla, "Eğer öyle olsaydı neler olduğunu ve planını babama anlatırdım!" diye bağırdı ve Dursun Han'ın kafasına sıktı.

"O tuzakta yaralandın mı?" diye soran Sıla ile Sarp, "Olmadı." dedi.

Sıla, Selim'e döndü ve "Eğer oldu deseydi işkence görecektin." dedi.

"Hadi İlayda, babasına aynı acı yaşatılsın diye; Eyüp, suçlu olduğu için öldürüldü. Benim ne suçum var?" diye sordu Selim.

"Çocuklar, babalarının cezalarını çekerler."

Sıla hiç düşünmeden Selim'in kafasına sıktığında sadece beşimiz kalmıştık.

Kayra, Sarp, Yavuz, Sıla ve ben.

Sıla derin bir nefes verdi. "Aslıhan'ın olayına gelirsek, annemi öldürdü. Sırf annem kendi babasına yüz vermedi diye annemi öldürdü! Keşke babası bir çatışmada ölmeseydi de o da işkencelerime maruz kalsaydı."

Bu kadar hızlı söylemesi ağzımı açık bırakırken Sıla'nın neden böyle bir şey yaptığını anlamıştım.

Burada bulunan herkes ailesini ayıran ve buna engel olmayan ya da yardımcı olan insanlardı.

Ailesinin intikamını alıyordu.

Sıla hepimize baktıktan sonra "MIT tarafından bir baskın olduğunu hepiniz biliyorsunuz. O gün sırf göz korkutmak için birkaç adam öldürttüm. Tesadüfen de bu dava size düştü." dedi.

Sıla; Sarp ile bana bakarken iç çekti. "Başta sırf dava yüzünden sizinle uğraştığımı sanmanız beni baya eğlendirdi."

Kaşlarımı çattım ve "Ne mutlu bize o zaman." dedim.

Sıla bu dediğime güldü ve anlatmaya devam etti.

"Kayra buraya gelip MIT ajanıyım diye yalan söylediğinde katılma isteği zarfında yazanları öğrenip istek zarfı gönderdi sanmıştım. Gerçekten başta iyi kandırmıştı. Hele Sarp ve Begüm'ün telefonunu dinlerken Kayra'nın onlar ile bağlantılı olduğunu görünce onu da oyuna aldım."

Kayra, "Senin kadar olmasa da biliyoruz bir şeyler." dedi.

Sıla, Kayra'ya yaklaşırken "Eğer büyük bir hata yapmasaydın, yaşamana izin verecektim." dedi.

Kayra kaşlarını çatarak "Ne hatası?" diye sordu.

"Adamımı senin öldürdüğünü bilmiyor muyum sandın?" diye sordu Sıla.

Bu konu hakkında çok titiz olmalıydı, gerçekten sinirlenmişti.

Kayra, "Alt tarafı bir adamını öldürdüğüm için az önce onca suç işleyen insanlar ile beni aynı kategoriye sokup aynı cezayı mı vereceksin?" diye sordu.

"Evet, niye olmasın?" diye soran Sıla'nın ardından Kayra, "Bu haksızlık!" diye bağırdı.

Sıla güçlü bir kahkaha attı. "Sence burada buna haksızlık diyebilecek bir seviyede misin?"

Kayra korkmadan "Evet." dediğinde kafayı mı sıyırdı acaba diye ona baktım.

Az önceki insanlara Sıla'nın ne yaptığı ortadaydı. Daha fazla çenesini açması salaklıktı.

"Sırf bir adam babamı sevmiyor diye küçük kardeşim öldü! Haksızlık! Sırf onun yüzünden senelerce annem psikolojik tedavi gördü! Haksızlık! Bu yüzden tüm hayatım mahvoldu! Haksızlık! Babam intikam için pis işlere bulaştı! Çünkü polisler ne bir kanıt ne de bir suçlu bulamıştı! Haksızlık! Şimdi babam hapiste! Yine haksızlık!"

Sıla, adamına döndü ve Kayra'yı göstererek "Döve döve öldürün şunu." dedi.

Adamları Kayra'yı götürürken Sıla derin nefesler alıp vererek kendini sakinleştirdi.

Kendine geldiğinde yıpranmıştı. Her halinden belliydi.

Sıla, Yavuz'a döndü ve "Senden ümitliydim." dedi.

Yavuz, "Biliyorum." dediğinde kaşlarımı çattım.

Neyden bahsediyordular? Bizim bilmediğimiz ne olmuştu?

Ölümüne OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin