'Abi! Abi dur!' caddenin ortasında Yiğit'in bağırması ile birden frene basınca korna sesleri bütün semti inletmeye başlamıştı.
'Ne oldu lan!'
'Abi orada, aha vallahi orada! Sende görüyo musun?' Yiğit'in çırpına çırpına işaret ettiği yere baktığında kaldırımda ilerleyen kadını bulmuştu gözleri.
'Şu sarı mı?'
'Evet abi, ah ulan nasıl yakışmış mavilerde. Abi gidişe bak asalet akıyor yeminle'
'Yiğit sabrımı sınıyorsun oğlum, bak iyi dayanıyorum yine' diyerek arabayı tekrar hareket ettirmişti Vuslat. Yavaş yavaş ilerlemeye başladığında Yiğit'in ağzı açık kızı izlediğini görünce üst dudağı kıvrılmıştı.
'Lan belki evli, nişanlı hiç olmadı sevgilisi var belki. Sana yakışıyor mu elin karısına kızına bakmak'
'Ağzından yel alsın abi ya, parmağında yüzük felan yok, olmaz yani'
'Ha onada baktın'
'Tabi baktım abi ya, ben milletin sevdiğine yan gözle bakacak adam mıyım? Tamam azıcık çapkın olabilirim ama-' diyerek Vuslat'ın tek kaşını kaldırmasına bakmıştı.
'Tamam biraz fazla çapkınım' Vuslat'ın tamamen dalga geçercesine bakması ile Yiğit omuzlarını düşürmüştü.
'Tamam abi ya, çapkının bayrak taşıyanım, play boyların şahıyım, tek geceliklerin adamıyım ama, abi ben nasıl bir adamım ya, bu kız azcık televizyon izliyorsa bana bakmaz'
'Baktırırız oğlum, sen şu halinden kurtul ya da benden uzak dur yeter ki' diyerek arabayı salonun önünde durdurduğunda Yiğit yavru kedi gibi bakmaya başlamıştı adama.
'İn hadi'
'Abi nasıl yapacan ya'
'Ben bu güne kadar hangi dediğimi yapmadım Yiğit, in arabadan işime gidiyim halledeceğim'
'Valla mı?'
'Valla' diyerek çenesi ile kapıyı işaret edince Yiğit yeniden sırıtmaya başlamıştı.
'Abim be, Beşiktaş için Pascal ne ise benim için sen osun. Yürü be abim' diyerek indiğinde Vuslat'ta göz devirmiş ve harekete geçmişti. Yavaş yavaş kullandığı araba ile bir yandan da yan ayna yardımı ile kızı izlemeye başlamıştı. Kız sağa sola bakıp hızlı adımlarla karşıya geçince adam daha da yavaşladı. Girdiği ara sokakla geri geri gitmiş sokağın başında durup izlemeye başlamıştı.
'Allah sahibine bağışlasın yoksa bizimkine' diyerek mırıldandığında kızın villa tipi kreşe girdiğini görünce gülümsemesi büyümüştü. Ufak çocuklar anında kızın etrafını sararken aklına gelen anılarla sıkıntılı nefesini havaya savurdu. Telefonunu çıkarıp arama başlattığında anında karşılık almıştı.
'Buyur abi'
'Yavuz, Florya Kreş, sahil boyunda. Burada çalışanların hepsini araştır, akşama masamda istiyorum'
'Emrin olur abi de, malum kreş diyorsun herkese bilgi vermezler'
'Sen dene, baktın olmadı o zaman kreşi satın al. Her fikride benden bekleme Yavuz' diyerek konuşmayı sonlandırdığı gibi arabayı tekrar harekete geçirmişti.
Şirketin önünde durup anahtarı güvenliğe verdikten sonra sakin ama güçlü adımlarla asansöre ilerleyip son kata basmıştı. İdari kata gelmesi ile etrafa bakındığında kimsenin sesinin çıkmadığı fark ederek odasına girip bilgisayarını açtı. Kapının sesi ile bakışları o tarafa dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şafak Sökerken |Şafak Serisi 1 - 2|
Jugendliteratur(Şafak Serisinin 1. Kitabıdır.) Vuslat sesizliğinin içine ağırlığını katarak sunuyordu insanlara. O ağzını açtığında kimse konuşamazdı ve o sustuğunda kimse bir adım öne çıkamazdı. Yerini, gücünü, hakimiyetini ve hırsını kaybetmeyen nadir adamlardan...