Bölüm 31 - Buğlem'in Savaşı

25.8K 1K 19
                                    

'A-aras...'

'Söyle güzelim.' Diyerek hafifce geri çekilen adam sevdiği kızın gözlerindeki dehşeti fark ediyordu.

'Ece'm ne oldu?'

'Hayal, burada.'

Tek cümle, büyük bir kıyametin tek habercisi, belki de kalp ağrılarının yangınlarının en büyük nedeni olacaktı. Kaybolup giden geçmiş yıla kalın bir sünger çekilmişken parçalanması insanların içini kavuracakken hiç biri gelecek Kasırga'dan haberdar değillerdi. Tedirgin bitirdikleri dans ile diğerleri de yanlarına geldiğinde Ece ve Aras dikkatle yeni çifte baktı. Vuslat ilk kez bir kıza bu kadar dikkatli bakıyordu ve Ece'de Aras'da bu yüzden şükür ediyorlardı.

'Yaklaşıyor Aras...' mırıldanan Ece'nin kalbi hızla çarparken Aras derin bir nefes aldı.

'Vuslat'la dans edeceksin, ben de Buğlem'i alcam' kız hızla başını salladığında çaktırmadan onlara yaklaşmışlardı.

'Abi yengemi alabilir miyim?' Aras'ın sesi Vuslat'ı kızın gözlerinden koparırken gülümsemeleri büyümüştü. Eş değiştirdiklerinde adam kızın tedirgin yüzüne baktı bir süre.

'Ece bir şey mi oldu?'

'Ne olacak patron ya, abimle dans etmek isteyemez miyim ben?' çatık kaşları ile baskınlık kurarak kurtarmak istiyordu Ece. Eğer Vuslat o kadını görürse olacakları düşünmek bile istemiyordu ki. Müziğin son ritimleri duyulurken Ece ile Yiğit'in gözleri sonunda buluşmuştu. Kız kaş göz işaretleri ile sinsice gülen kadını gösterince Yiğit sertçe yutkunup Vuslat'a baktı. Ardından başını hafifce sallamış ve Eylül'ün elini tuttuğu gibi ilerlemeye başlamıştı.

'Yiğit'e ne oldu?'

'Ayakkabı getirmesini söyledim'

'Neden?'

'Bunlar çok yüksek o yüzden patron, ayrıca teşekkür ederim' diyerek reverans yapınca Vuslat gülümseyerek Aras'a yönlendirmişti kızı. Aras'ın da yüzünde aynı tedirginliği görünce bir anlığına kaşlarını çatsa da çıkmadan önceki dakikalara hatırlayıp heyecandandır diye düşündü. Arkasını döneceği sırada duyduğu gecikmiş ses ile adam çakılmıştı olduğu yere.

'Abi!' Aras'ın ne diyeceğini şuan bilmiyordu ama karşısında gördüğü şey pek de iç açıcı değildi. O kadının kolunu tutmuş çıkışa sürükleyen sinirli bir Yiğit, yanında aynı kızgınlıkla elini tutmuş Eylül ve hırçınlaştıkça hırçınlaşan o kadın.

'Buğlem, burada kal' diyerek onlara ilerlemeye başladığında arkasındaki topuk sesleri ile kızın onu dinlemediğini anlamıştı.

'Buğlem, orda kalmalısın' diyerek duran adamla kız bakışlarını adama dikti.

'Seni yalnız bırakmayacağım' diyerek ufak elini adamın büyük avcuna teslim ettiğinde Vuslat sabır dilenerek ilerlemeye devam etti.

'Yiğit' seslenmesi ile üçü birden dururken Yiğit sıkıntılıca adama bakmıştı.

'Bırak'

'Abi, izin ver çıkarıyım. Bitsin bu iş'

'Bitecek' diyerek gözlerine bakan mavi harelere dikti adam gözlerini. Kızın gözlerinde hırstan ve absürtlükten başka bir şey göremiyordu.

'Vuslat' diyerek bir adım attığında adam yamuk bir gülümseme ile karşılık verdi sadece.

'Niye buradasın?'

'Ben, ben çok büyük hatalar yaptım, affet ne olursun...'

'Affediyim öyle mi?' Vuslat'ın sorusu ile kız hızlıca başını salladığında adam derin bir nefes almıştı.

Şafak Sökerken |Şafak Serisi 1 - 2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin