Bölüm 2/30 - Hasretlik

12.1K 617 24
                                    

Yüzüncü bölüme koşa koşa ilerliyoruz. Bende bir heyecan oldu bir heyecan. Hepinizin desteği ile, devam et, bırakma demesi ile yeni yeni olaylara atılıyoruz. 

Kahvenin en koyu tonu barındıran o gözlerdeki babalığı inceledi bir süre

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kahvenin en koyu tonu barındıran o gözlerdeki babalığı inceledi bir süre. Ardından bakışlarını yavaşca adamın eline çevirip tuttuğu gibi ilk önce çenesine daha sonra alnına yasladığında usulca başını kaldırıp derin bir nefes almıştı. İçinde kopan bütün Kasırga'lar Vuslat'ın kimsesiz geçen zamanlarını yerle bir eder gibiydi.

'O-oğlum' adamın titreyen sesi ile Vuslat'da daha fazla direnmeden sarılmıştı. Gözlerini kapatıp bu günlük dur dediği gözyaşlarını engellere taktı. İçinde onlarca firari acı vardı ama bir nebze olsun rahatlamak istiyordu. Kaçak her acıyı sorgusuz sualsiz içindeki hapisaneden def ediyordu. Bu gün bütün mahkumlukları ve mahkumları kopup gidiyordu adamdan. Saçlarındaki senelerin getirdiği yorgunlukla yaşlanmış ellerle Tahir beyin fısıldayışını da duymuştu.

'Aslanım...' dudaklarını birbirine bastırarak ufak bir çocuğa döndü Vuslat. Baba şefkatinden eksik çocukluğunu teslim etti adama. Gırtlağındaki hüzünlerin kelepçesini kırıp atarak korunmaya muhtaç bir çocuk oldu yeniden. Hırçınlıkları, yaşama inat tutunma çabaları, dik kafalılığı bir adamın oğlum ve aslanım demesi ile sinmişti yerlerine. Yavaşca ayrılarak adamın dolu gözlerine bakıp bu defa başını Batur'a çevirdi. Adamın ona çekingen bakışlarıyla içinde bir umut ışığı daha oldu. Batur yavaşca ayaklandığında ise Vuslat'ın hafif tebessümü ve genç adamı kendine çekişi ile toparlanmışlardı.

Koca bir ailesi vardı Vuslat'ın. Dışarıdaki adamlarda dahil yüzlerce kardeşi vardı. Gözünü kırpmadan canını vereceği yüzlerce insan vardı. İki kardeşi daha olmuştu. Onlar içinde kırpmazdı gözünü ki ismi gibi sessizliği içinde yıkılışlar yapacak adamdı o. Bu yüzden Vuslat Kasırgaydı. Bu yüzden Vuslat Kasırga olarak kalacaktı.

'Kardeşim' sıktığı dişleri arasından çıkan sesle Batur kollarını daha da sıkılaştırdı.

'Abim...' ağzından yalvarırcasına çıkan kelime Vuslat genç adamın sırtına yavaşca vurup ondan da ayrılmıştı. Bu kez gözleri gözlerindeki yaşı tutmayan kadına döndü. Oturduğu koltuğa ilerleyip dizlerinin üzerine çöktüğünde onu izleyen hasret dolu gözlere baktı. Kadının elini tutarak dudaklarına götürdükten sonra alnına yasladığında duyduğu hıçkırıklarla karışık ağlamayı görmek istemiyordu. Bu zamana kadar ailesinden kimsenin ağlamasına dayanamamıştı Vuslat. Şimdi de o göz yaşlarını göremezdi. Kadın anında sarıldığında iç çekişleri de adamın bütün vücudunu kaplamıştı. Ne kadın tek kelime ediyor ne de Vuslat diyecek bir çift söz bulabiliyordu.

Zor değildi kabulleniş, asıl zor olan alıştırmaktı. Vuslat için asıl zor dönem onlara alışmak olacaktı ama koca yüreği bu zamana kadar çok insana ev sahipliği yapmıştı. Yıllarca anne diyememenin ağır yükü ile bedenine işkence etmişti. Yıllarca yara aldığında koşup 'anne' diyerek ağlayacağı bir kadın olmamıştı. Sevdiği kadına elini öptüreceği kimse olmamıştı.

Şafak Sökerken |Şafak Serisi 1 - 2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin