En Özelinden Bölüm 3

11.2K 478 9
                                    


Selam millet... İki özel bölümü Vuslat'ın anlatımı ile okudunuz. Desteklerini belirtenlere ve mükemmel yorumlara çok teşekkür ederim öncelikle. Birazcık düşündüm de hep erkek ağzından aşkı, umudu, hisleri ve bazı sorunsalları anlattığımı fark ettim. Bir de bu işin kadınlar için olan yanı var. Bu bölümü Buğlem'in anlatımı ile okumanızı istiyorum...

Şimdiden yorumlarınız için teşekkürler...

Bir de kendi hikayesinin reklamını yorumlara yapanlar var. Kesinlikle hikeye okunmasın diye değil bu tavrım ama benim için okurlarımın yazdığı yorumlar çok değerli ve mail kutuma düştüğünde heycanla açıyorum. Eğer ki hikayesini tanıtmak isteyen varsa direkt mesajdan bunu gönül rahatlığı ile söyleyebilir. Normalde karşılaşsam okuyacağım hikayeleri yorumda görünce gözlerimin feri sönüyor resmen. Anında tadım kaçıyor. Varsa böyle bir isteğiniz elimden geldiğince yardımcı olup her bölümde en azından bir tane hikayenin ismini duyurabilirim... Dikkatiniz için teşekkürler....

-------------------------

Hayatımda aldığım her oksijen molekülü bu güne kadar ciğerlerime temas ederken artık Vuslat'ın yanımda oluşu ile kalbimi es geçmiyordu. Büyük bir aşk mı yoksa, bağımlılık mı bilemem ama sevdiğim adamın kokusu daima ilahi bir nefes gibiydi. Onun nazik her hareketi benden bir ben daha çalıyordu resmen.

Alıştığım tene yasladığım alnımla açtım gözlerimi. Bir insan ne kadar alışırsa alışsın sevdiği adamın tenine teni değdiğinde farklı doğuyordu güneş. Başımı bir an olsun o sert göğüsten çekmek istemiyordum, hatta gün boyunca böyle kalıp kendimce bir ibadet bile gerçekleştirebilirdim. Saçlarımın arasına dalan ve benim her zerremle harman olan parmakları hissettiğimde yüzümdeki huzura bir de tebessüm eklemiştim ki Vuslat elini boynuma indirip başımın üzerine dudaklarını bastırdı.

Seviyordum bu adamı. Öyle basit bir iki kuralla sınırlı değildi benim sevgim. Kalbim onun gözlerine bakınca hızlanmıyordu, aksine duruyordu. Dünya, evren, zaman, hüzün, göz yaşları, diğer herşey gibi kalbimde duruyordu. Aldığım nefes bana fazlaymışcasına ciğerlerimde sıkışıp kalıyordu. Açık saçık seviyordum ben bu adamı. Bir bebeğin yeni doğduğundaki olan saflığıyla, bir annenin bebeğinin gözlerinin içine her baktığında yüreğinde oluşan huzurla, evsiz bir adamın bir buket çiçeğe olan mutluluğuyla seviyordum. Kalbimin bütün parçaları dört yana dağılsa da ellerimin kuşkusuz ona koşacağını da biliyordum. Hatta bazen sevgim bana az geliyordu ve 'daha çok sevmelisin bu adamı Buğlem' diyordum kendi kendime. Söylesenize, hangi huzur sevdiğinizin korumasıyla boy ölçüşebilir? Veya bir adam sizin olsun veya olmasın aklınızı, benliğinizi esir aldıysa, yüreğinizin ortasına yastığını yorganını bırakıp oturduysa nasıl vazgeçebilirsiniz? Çoğunun dilinde bir kolay kelimesi var. Verem gibi bu kelime, bulaşıcı, öldürücü lanet bir hastalıktan ibret. Kolay değil, eğer bir adama karşı canınızdan can gidiyorsa ne unutmak kolay, ne de basitsemek. Yapmayın, gururlarınızı kalbinizin önüne koymayın. Kendinizi zehirlemekten başka ne olur ki bu? Açın kalbinizi kızlar, belki de sizi asla sevmeyecek bir adama için için yanın. Unutmaya çalışırken çektiğiniz acının yanında inanın ki bir şey değildir bu. Düşünsenize unutmaya çalıştığınız anları. Unutacağım 'onu' derken bile onu hatırlamak acı değil mi? Onun yerine ben onu seviyorum varsın sevmesin demek daha az kanatmaz mı yüreğinizi? Şayet unutmam gerekirse Vuslat'ı, sevdiğim, yüreğindeki huzuru, aklındaki vicdanı gördüğüm adamı inat ederim ben. Çünkü basit değil sevgim. Gitmek isterse 'gitme' derim ama diretmem. Bir iki ısrar sonunda istiyorsa gerçekten gider zaten ama ben yine severim. Kokusunun sindiği yastıkla da severim onu, anılardan kopup gelen sinirli bakışlarıyla da. Unutacağım desem kendime bile inanmam ki zaten. Allah aşkına siz söyleyin, bir kadın sevdiği adamı maksimum kaç saniye unutabilir.

Şafak Sökerken |Şafak Serisi 1 - 2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin