Bölüm 35 - Acık Göz Yiğit - Yeni Kuzen

18.8K 961 6
                                    

'Bizde seni seviyoruz...' mırıldanarak elini karnına götürdüğünde sertçe yutkunmuştu. Dibinde biten Eylül ve Yiğit'e gülümsemesini büyüterek baktı bu defa.

'İyi misin yenge?'

'İyiyim tabi, sadece uzak sonuçta, ben yine seviyorum onu, o da beni seviyor, mesafe engel değil ki' diyerek omuz silktiği gibi onlarda içeri yönlenmişti.

Bir ay sonra...

Sesiz sedasız habersiz geçen bir ay... Buğlem'in içine oturan, sürekli gözlerinin dolmasını sağlayan koskoca dört hafta... Bu sürede onu yalnız bırakmayanlar, sürekli göz hapsinde tutan Canan hanım ve çoğu gece erken uyumasını sağlayıp, çoğu sabah erken uyanmasını sağlayan ufaklık... Kadın orturduğu koltuktan doğrulup ikili çerçeveyi almıştı eline. Beyaz bir seramikten yapılmış, oymalı desenleri olan sağ tarafta ulturason görüntüsü sol tarafta ise sevdiği adamla olduğu bir fotoğraf... Uzun uzun baktı genç kadın fotoğrafa, Vuslat'ın gözlerindeki belirgin parıltılar her bakışında içini ısıtıyordu. Elini her karnındaki meleğe götürdüğünde içine oturan ağırlıkla nefesi kesiliyordu sanki. Sevdiği adama, Vuslat'a baba olacağını bile söylememişti. Zaten tek başına olsa Vuslat'ın gitmesine izin vermezdi ama kendi canına gelecekleri değil meleğine bir şey olma korkusuyla adamın gidişini izlemişti.

'Buğlem' karşısında beliren Yiğit'le kız ne olduğunu şaşırsa da çerçeveyi yüz üstü bırakıp ayaklandı.

'Afedersin geldiğini fark etmemişim'

'Fark ettim, bir kahve ısmarlarsın heralde'

'Tabi...' diyerek telefonu eline almış ve asistanına iki kahve söylemişti, telefonu kapatıp adama tekrar baktı.

'Hangi rüzgar attı bakalım seni buraya?'

'Sen kilo mu aldın?' ikisinin sorusu aynı anda ses bulurken gülümsemeleri büyüdü.

'Kocamdan ayrıyım, nutella kavanozu ile yakın olmam kilo almam demek' kıkırdadığında Yiğit tek kaşını kaldırdı bu defa da.

'Bence biraz daha al, çöp gibisin, kilo yakışıyor yani'

'Bakarız artık' kıkırdadığında gelen kahvelerle Buğlem'de masanın arkasınan çıkıp Yiğit'in karşısındaki deri koltuğa geçmişti. Genç kadın kahveye uzansa da adam anında çekip sert bakışlar atmaya başladı.

'Niye bizden saklıyorsun?'

'Neyi?'

'Buğlem, her şeyin farkındayım, anlatır mısın ben mi bildiklerimi söyleyim' diyerek tek kaşını havalandırdığında Buğlen başını eğmiş ardından da derin bir nefes alarak tekrar adamın yüzüne bakmıştı.

'Vuslat'ın aklı kalmasın istedim, size söylersem ulaştığınızda söylersiniz diye düşündüm.'

'Hamilesin ve bunu babasından saklıyorsun yani. Ne kadarlık?' diyerek derin bir nefes aldı adam.

'İki'

'Vuslat gittiğinde bir aylık hamile miydin?'

'Evet, ona söyleyeceğim akşam gitmesi gerektiğini anlattı, yapamadım, o orada manyaklarla uğraşırken bir de beni kafasına taksın istemedim...' kadının yanaklarına süzülen damlalarla Yiğit derin bir nefes almıştı.

'Haklısın sanırım, kafası karışıkken bir de kontrollerini takip etmeye kalkardı. Ben hafta sonu onun yanındaydım' mırıldanması ile Buğlem'in bakışları adama dönmüştü.

'İyi mi?' genç kadının umutla parlayan gözlerine başını sallayarak onay verdi.

'Kafası fazla dolu, karşısındaki kim ise hiçbir şey yapmıyor, bu da ona kafayı yediriyor... Vuslat düşündü mü bilmiyorum ama bence bu ikinizi uzak tutmak için yapılan bir şey... Her kimse Vuslat'ın sana dönmesini istemiyor.'

'Hayal...' kızın mırıltısı ile Yiğit kafasını sağa sola sallamıştı.

'Hayal hala hastanede, bu güçlü birisi, Hayal bunu akıl bile edemez...' diyerek kahvesinden bir yudum içmiş ardından Buğlem'e çatık kaşlarla bakmıştı.

'Sen cidden kahve mi içecektin biraz önce?'

'Evet...'

'Kafein manyağı mı yapacaksın yiğenimi, olmaz öyle şey, Vuslat şu an bu konuya tepki gösteremiyor ama biz de şam amcası değiliz burada' kadın Yiğit'in bu haline gülerken derin de bir nefes almıştı.

'Senin aklına gelen başka biri var mı?' Yiğit'in sorusu ile kız duraksayıp kısaca düşündü.

'O salak vardı, siz hallettiniz, babam desem mümkün değil sürekli nasıl olduğumu soruyor, o kadın desem bu güç yok onda... Başka da kimse yok ki...' anlayışla başını salladığında kız da derin bir nefes almıştı. Yüz üstü bıraktığı çerçeveyi alarak Yiğit'e uzattığında adam alması ile gülümsemişti.

'Bu bebeği istiyordu, ama biliyor musun bu dönemde sana destek olmayı daha çok isterdi.'

'Yiğit, diğerleri de gördü mü onu?'

'Yok yenge, sadece ben biliyorum nerede olduğunu o da güvenlik amaçlı, zaten her hafta ülke değiştiriyor.' Diyerek başını sallaması ile kapının sesi duyulmuş ve asistan içeri gimişti.

'Buğlem hanım sizinle görüşmek isteyen bir beyefendi var.'

'Kim?'

'Bilmiyorum efendim, yardım alanlardan değil, isminide söylemek istemedi. Sadece bir akrabanızın haber gönderdiğini söyledi.' Buğlem şaşkın şaşkın Yiğit'e döndüğünde adamın çatık kaşları ile karşılaşmıştı.

'Gelsin'

'Buyrun' diyen kız kapıdan çekilirken esmer mavi gözlü bir adamda içeri girerek dikkatle Buğlem'e bakmış ardından da Yiğit'e göz atmıştı.

'Oturun lütfen' diyerek kız koltuğu gösterdiğinde adam derin bir nefes aldı. Sakince koltuğa oturduktan sonra kararlı bakışlarını genç kadının üzerine dikmişti.

'Lafı fazla uzatmayı planlamıyorum. Ben Demir Yücesu. Dayın Ahmet'in oğluyum. En büyük oğlu.'

'Kuzenimsin yani?'

Şafak Sökerken |Şafak Serisi 1 - 2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin