Bölüm 2/7 - Büyük Gece

12.3K 649 16
                                    

'Karşılayalım bakalım, ne olacaksa. Evlenmeseler idam edecekler sanki' Vuslat'ın tepkisi ile Buğlem kaşlarını çatarak adamın kolunu uyarırcasına sıkmıştı. Vuslat ise derin bir nefes daha çekerek çeketini düzeltip kapının kolunu kavrayıp aşağı doğru bastırdı. İlk önce Devran bey, ardından Eymen ve Derya en son Yavuz ve Salih görülmüştü ki Vuslat hepsine selam verip içeri aldı. Eymen özellikle Deniz'in de onun yiğeni olduğunu ama izin verirse Yavuz'un tarafından bir birey gibi destek olmak istediğini açıkladığında bir an olsun düşünmeden kabul etmişti durumu. Her ne kadar kızsa da, kızını vermeye gönlü el vermese de Yavuz bu evin oğluydu, ötesi yoktu, olamazdı da zaten.

Salona geçip selamlaştıktan sonra Vuslat gözlerini Yavuz'un üzerine öylesine dikmişti ki herkes her an arıza çıkabilirmişcesine iki adama odaklanmıştı. Nasılsın muhabbetleri süre gelirken Buğlem ayaklanınca kızlar da kadının peşine takılmış ve mutfağa ulaşmışlardı sonunda. Deniz iki elindeki farklı fincanları süzmeye başladığında da Buğlem'in sıkıntılı nefesini dibinde duydu.

'Denizcim, neye bakıyorsun?'

'Hangi fincanlarla servis yapacağımıza. İkiside güzel ama şu biraz daha renkli sanki, ortam ciddi ya ne bileyim, ama güzel yine de' diyerek sağ elindeki fincanı havalandırdığında Buğlem gülümsemesini büyüterek dolap kapağını açmış ardından ahşap kutuyu çekerek tezgaha bırakmıştı.

'Vuslat biraz önce yukarıdan getirmişti bunu. Bir bakıma söz olacağı için daha önceden hazırlamış. Kızını vereceği için triplere girse de ilk hediyenizin kendisinden olmasını istemiş' Buğlem'in açıklaması ile Deniz elindeki fincanları hemen tezgaha bırakıp ahşap kutuyu kendine çekmişti. Bakışları Buğlem'e döndüğünde kadının onay verici gülümsemesi Deniz'in dudaklarındaki tebessüme tebessüm katmış ve kutunun kapağını açmasını sağlamıştı. Titreyen elleri ile bakır fincanları çıkardığında dolan gözleri Buğlem'i bulsa da kadının hiç bozulmayan gülüşü ile tebessümünü tekrar büyütmüştü Deniz.

'Bunlar çok güzel' mırıldanarak fincanın içine porselenini yerleştirdiğinde Alev'in dürtüklemesi ile kendine gelmişti.

'Kahve taşacak burada. Hadi hazırla tepsiyi' uyarısı ile Deniz hızlıca fincanları bakır tepsiye dizerek derin bir nefes almış ardından Alev'in kahveyi dolduruşunu izlemişti. Gözü küçük gözdeki fincanı bulduğunda kaşlarını havalandırıp bakmıştı Alev'e.

'Alev abla, o düşündüğüm şey değil demi?'

'Tabi ki düşündüğün şey Deniz. Ne bekliyordun normal kahve götürmeyi mi?'

'Ya yapmayın amaaa...' Deniz'in mızırdanmasına kimse aldırmadığında kız içten içe dualar etmeye başlamıştı. Bu akşamı tuzlu kahve yüzünden hastanede geçirmek istemiyordu. Sonunda tepsi hazır olunca kız elini beyaz elbisesinin beline atıp derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalışsa da daha çok daralmıştı. Nereden giymişti bu elbiseyi Allah aşkına. Hep Göksel'in fikriydi. Tabi bir de taaa Amerikadan buraya çene yetiştiren Ece vardı. Halbuki Aras o kadar uyarmıştı kızları. Heycanlı olur geniş giysin diye ama kimse takmamıştı adamcağızı ki şimdi elbise karnına baskı uyguluyordu.

'Soğuyacak ama' diyerek Göksel tepsiyi eline tutuşturduğunda Deniz tekrar derin bir nefes alıp salona doğru ilerlemeye başlamıştı. Ard arda mutfaktan çıkan bayanlar olunca herkesin gözü onları bulmuştu sonuçta. Deniz her an dökeceğim korkusu ile bir bir fincanları dağıtmış, Göksel Vuslat'ın uyarısı ile çiçekleri vazoya yerleştirmiş, Buğlem sevdiği adamın dibine yerleşmiş, Alev fincanı eline alan Yavuz'a sinsi sinsi sırıtarak Vedat'ın yanına geçmişti. Salondaki ağır sessizlik ise Yavuz'un kahveden bir yudum alıp en ufak bir tepki vermeden sakin tavrıyla kalması ile bozulmuştu.

Şafak Sökerken |Şafak Serisi 1 - 2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin