Bölüm 59 - Kasırga'nın Dönüşü

15.3K 788 11
                                    


Bir insan ölümünün geciktiği her saniye daha çok korkmaz mıydı? Korkardı tabi... İliklerine kadar ince bir titreme vücuduna peydah olur ve yaptığı yanlışların yanlış olduğunu ilk kez anlardı. Bu doğrultuda ise ölmemek için yalvarırdı. Başta ne demişti Vuslat, ilk önce yalvaracaklar... Yalvaracaklardı ki Kasırga yaptığı işten haz duysun ve her şey bittiğinde şunu da yapsaydım demesindi. 

                                                                                   ---

Dağ evinin biraz gerisine arabayı park ederek bagajı açmış ardından bagajdaki gizli bölmeyi yüzüğü ile açarak uzun namlulu silahını almıştı. Patika ve ağaçlık yolda yürümeye başladığında ise ilerideki evin ışıklarının yanmadığını gördü.

Derin nefesini yineliyerek evin bütün camlarını kurşunlarla alaşağı ettiğinde hala sesin çıkmamasından anlaşıldığı gibi içeride kimse yoktu. Adam bu kez arka koltuktan benzin alıp evin dibine kadar ilerledi. Bütün evi saracak halde benzin dolu bidonu boşalttığında geri çekilerek kendine kadar uzanan ince çizgiye tek el ateş etti ve bütün evin alevlere esir oluşuna baktı. Her evde farklı bir yöntem deneyecekti, ruhunun kalbinin hissettiği herşeyi bir bir ilk önce evlerine sonra kendilerine yaşatacaktı.

Koca evin tamamen alevlere boğulması ise sadece Yiğit'in kanlar içindeki halini gördüğünde olan yürek yangınıydı. Göz bebeklerinde canlanan neyi ki, o kardeşini savaşırken gördüğünde sanki iç organlarına naylonu yakıp damlatmışlar gibi hissetmişti. Yarım gözleri, konuşmaya bile mecali olmayan hali onun içini yakıp kavurmuştu ki bu yangın onlara azdı bile.

Yavaş yavaş ahşap bölmeleri yıkılmaya başlayan evle tekrar arabasına döndü Kasırga. Sırada yazlık taş ev vardı. Oraya yapacağı ise şu yangının daha da fazlasıydı. Kaçış kurtuluş gibi bir imkanı olamazdı eğer içinde bir canlı varsa. Yönünü çevirip bir zamanlar dost dediği adam ile aynı siteden aldığı yazlık eve ilerledi. Çalan telefonuna bir an olsun bakmıyor, gözlerini de çatık kaşlarını gevşetmeden yola odaklıyordu. Yaptığı her hamle onun acılarını körüklese de yaralarının kabuk bağlamasını da sağlıyordu.

Geldiği sitanin kapıları anında açılırken güvenliğe selam verip toprak yola ilerledi. Yolun sonundaki karşılıklı iki villaya baktığında da sinsi gülümsemesi yüzüne yayılmıştı. Biri kendinin diğeri o kalleşindi. Aslına bakılırsa kendi kazandığını düşünecek bir adamdı ama bu kez kendi evinin bile yok oluşu ona huzur verebilirdi. Nasılsa bir daha ne bu eve gelir ne de çocuklarının buraya gelmesine izin verirdi. Sakince arabadan inip yine ışıkları kapalı olan eve kısaca göz attı. Kapıyı açıp silahı aldığı gibi diğer evde olanı yeniledi. Bütün camları kapıları hatta ev yüzeyini bile dışardan hava alır hale getirmişti işte. Bagajını tekrar açarak silahı yerleştirdiğinde yanındaki ahşap kutuyu aldı bu defa. Birbirine bağlı bin dinamiti evin çevresinde dolaştırdığında geri çekilerek cebindeki çakmağı çıkardı. Dost dediği ve sandığı adamın yıllar önce ona verdiği hediyesi. Üzerinde VuKa yazan ayrıca Kasırganında imzasının olduğu orjinal zippo. Tuttuğu fitilin ucunu yaktığında ise arabasına ilerleyip hızlıca geri çekilmişti. Bu kaçış değildi ama, biraz ötede durup o evin havaya uçuşunu hatta tam karşısındaki kendi evininde harap oluşunu izleyecekti.

Ev koca bir alev topu olup dört bir yana dağıldığında ise içindeki bir yara daha kabuk bağlamıştı adamın. Hayal'in adice gidişi ve ardında bıraktığı yıkık dökük adam toparlanınca tekrar dönerek yıkmaya çalışması gibiydi bu. Yeliz'in canına kıydığı gün Yiğit'in ruhunun parçalanışıydı, çocuklarının dört bir yana dağılışıydı, Vehdat Haznedar'ın gözlerinin içine bakarak kollarına yığılışı, Akın ve Alev'in babasız kalışının ağır yüküydü. Kasırga'da farkındaydı ki bundan sonra dört hatta beş evladını da koca bir aleme gönül rahatlığı ile tanıtabilirdi artık. Çünkü bu geceden sonra ne kadar zorlu da olsa düşmanları, ailesine dokunamaması gerektiğini anlamış olacaktı.

Şafak Sökerken |Şafak Serisi 1 - 2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin