Bölüm 17 - Bir İç Dökme Merasimi

29.3K 1.4K 14
                                    

Buğlem sakince dudaklarını araladığında adam iznin çıktığını fark ederek sert bir şekilde öpmeye başladı kızı. Buğlem ise adamın geniş omuzlarına yerleştirmişti ellerini...

'Oha... Anaaamm... Devam edin siz' Yiğit'in sesi ile yumuşak dokular birbirinden ayrılırken Vuslat anlını Buğlem'in alnına dayayıp derin bir nefes almıştı. Kızın kalbi bütün bedeninde hissedilircesine atarken adamın durumu da pek farklı değildi aslında. Vuslat ilk kez bir kadına sormadan ruhunun hassas noktasına basmıştı dudaklarını, olacakları az çok biliyordu ama sessizlik ve Yiğit'in bakışları adamı daha da çıkmazlara sürüklüyordu. Ve Vuslat hiç beklemediği bir tepki ile karşılaşmıştı, alnındaki tenin çekilmesi ile dudaklarında oluşan baskı aynı anda gerçekleşmişti. Salonda başka ayak sesleri duyulduğunda Buğlem göz kapaklarını aralayarak dudaklarını çekti. Başı utangaç bir şekilde eğilirken Vuslat gülümseyerek açmıştı gözlerini. Aklından Buğlem'in bir tokat atıp bağırması geçerken yaptığı Vuslat'a büyük bir mutluluk bahşetmişti.

'Bana bak...' fısıldayarak konuşması üzerine Buğlem tedirgin gözlerle Vuslat'a baktığında adamın gülümseyen yüzü içini ısıttı kızın.

'İstesen de istemesen de utanacağın bir şey yok' usulca başını salladı bu defa Buğlem ama adam önünden çekilse onları izleyenlerin yüzlerine nasıl bakacağını bilmiyordu. Biraz önce kimseyi fark etmeyen kız şuan Vuslat önünden çekilecek diye tedirgindi.

'Dışarı çıkın' adamın sakin bir tavırla söylediği cümle üzerine tüm grup hızlıca kapıya ilerlemişti. Vuslat ise bundan memnun bir şekilde tekrar gülümsedi Buğlem'e.

'Şuan hazır değilsin diye çıkardım ama onlardan, özellikle Ece ve Derya'dan kaçamazsın.'

'Biliyorum...' fısıldayışı zor bela duyulan kız ile derin bir nefes aldı Vuslat. Daha sonra dudaklarını kızın alnına bırakıp kollarını belinden çekti.

'Akşam görüşürüz' Buğlem sadece başını sallamakla yetinmiş Vuslat ise sakin adımlarla evden çıkmıştı. Kapıda saf saf yüzüne bakan insanlara baktı bu kez.

'Abi, siz gerçekten..'

'Bilmiyorum Yiğit.' Çatık kaşları ile arabasına ilerlediğinde Eymen koşarak yetişmişti adama.

'Abi'

'Eymen, bu konuyu şu an konuşmak istemiyorum'

'Ne demek konuşmak istemiyorsun. Buğlem'in dudakları yapıştın ve sen bunu bir anlık hisle mi yaptın?'

'Hayır, lanet olsun ki hayır' Eymen'in anında kaşları çatılmıştı. Bir anlık değilse neydi bu, neden kızın dudaklarına kapanmıştı ki bu adam.

'Abi ne oluyor?'

'Yarım saat kafamı toplayacağım, sonra Mahzen'e gelin' başka cümleye gerek duymadan binmişti arabaya. Hızlıca yola koyulduğunda yüzünde aptal bir gülümseme belirmişti. Dudağını ısırıp başını sağa sola salladı hafifçe. Kendine olan şeyleri bilmiyordu, daha önce aynı duyguları yaşamamış hatta yakınından bile geçmemişti. Hayal, canını yakan kadın, Vuslat'tan on binlerce parça götüren beden şimdi adama çok basit geliyordu. Onun yanında heyecanlanırdı ama kalbi bu kadar hızlanmazdı Vuslat'ın... Bu bambaşka bir şeydi, ufak bir çocuğun dengesini ilk kez sağlayarak ayağa kalkması gibiydi. Heyecanlı, mutlu ve birazda panik yaratan...

Vuslat on beş dakika oturduğu sahil kenarından kalkarak tekrar arabasına yerleşti. Hala adını koyamadığı hisleri vardı ama artık daha ferahtı adamın içi. Çünkü uzun uzun düşünmüş ve yaptığı şeyin bir anlık hormon olmadığını anlamıştı. Masum bir kızın dudaklarına saçma sapan bir hormonla dokunmamıştı Vuslat, şimdi sadece yapacağı tek bir şey kalıyordu. En zor ve içinden çıkılmayan durum. Buğlem'e yüreğinden geçenleri söylemesi...

Mahzen'e girip merdivenleri indikten sonra her zaman ki locada olan gruba baktı. Yanlarına gitmeden önce bara yaklaşıp bir kadeh viski ile adımlarını hızlandırmıştı.

'Hoşgeldiniz'

'Sende hoş geldin abi' Aras'ın konuşması olsa da hepsinin gözündeki o meraklı bakışlar Vuslat'ı daha da geriyordu.

'Karman çorman oldum, sanki, sanki bütün duyguları unutupda yeni öğrenmeye başlıyor gibiyim. Ne yapacağımı, ne anlatacağımı bilmiyorum'

'Abi, Buğlem'i karman çorman olan hislerinle mi öptün yoksa hormonların la mı?' Eymen'in sorusu ile derin bir nefes almıştı Vuslat.

'Sanırım hislerimle. Aslında eminim, bir anlık hormon değildi. Tamam öpmek istedim öptüm ama o ibne Yavuz aklıma girdiğinden beri o kızı düşünmediğim dakika yok' cümlesini bitirip kadehi tepesine diktiğinde herkesin rahatlamış yüzünü görmüştü.

'Şimdi ne olacak peki, yani kız zaten çakma sözlün, e aynı evdesin, işin içine bir de yürek girdi, planın ne abi?'

'Değişen bir şey olmayacak, sadece tek şey farklı olacak'

'Ne farklı olacak Vuslat?' Derya'nın sorusu ile adam gülümseyip Aras'ın kadehini almış ve onu da dikmişti tepesine.

'Yalancı sözlüm, gerçek olacak'

'Ne!' hepsinin şaşkınlık nidaları ile Aras adamın elindeki bardağı almıştı hızlıca.

'Abi yaz geldi, güneş çarptı da o yüzden mi dokundu alkol. Sen ne dediğini biliyor musun? Tamam kızı seviyoruz, çok iyi, asla yüz üstü bırakmanı istemem ama söz meselesini gerçeğe çevirmek biraz hızlı değil mi?'

'Değil, söz diyorum. Ard ardına nişanı, nikahı, düğünü dizelim demiyorum'

'Ateşle barut yan yana durmaz onu da ben biliyorum ama' Eymen'in cümlesi gülümsemelerini sağlarken Vuslat sırtını koltuğa yaslamıştı.

'O zaman bizde şehri yakarız'

'Tamam tamam, benim aşık halim çekilmiyordu ama Vuslat Kasırga biraz daha böyle kalırsa Roma yanıgınından daha büyüğü çıkacak' ellerinde olmadan kıkırdadıklarında Vuslat derin bir nefes aldı.

'Kızı öyle bırakıp çıktım lan'

'Biz hallederiz patron' diyerek ayağa kalkan Ece, Derya ve Eylül'ün kollarına yapışmıştı.

Şafak Sökerken |Şafak Serisi 1 - 2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin