Bölüm 40 - Gerçekler

18.5K 928 13
                                    

'O yüzden konuşacağım zaten, istediğiniz gibi sırt dönebilirsiniz ama bunun nedeni birini korumak değil, sadece cesaret yoksunluğu... Buğlem.' Diyerek bakışlarını ailesinden genç kadına çevirmişti.

'Efendim?'

'Hamileliğinde bir tehlike söz konusu değil demi?' başını sağa sola sallayınca Devrim'de derin bir nefes alma işlevini tekrar etmişti.

'Halam, Yaren Yücesu. Ölmedi Buğlem, annen yaşıyor.' Genç kadının ilk önce dudakları aralanmış ardından nefesi kesilir gibi olmuştu. Kısık gözlerle karşısında dimdik duran adama bakıp bakışlarını kocasına çevirdi.

'Yanlış duydum değil mi?' fısıltısı ile Vuslat başını sağa sola sallayınca Buğlem gömleğini çekiştirmiş ve derin bir nefes almıştı.

'Nerede?'

'İstanbul'da, bizimle beraber döndü.' genç kadın hışımla ayaklandığında herkes ona dikkat kesilmişti. Sanki boynuna bir ip geçirilmiş ve ilmik ilmik oracıkta örülmüştü.

'O- durun bir dakika. Neden...' kısık gözlerle masa çevresindeki insanlara bakıp sertçe yutkunmuştu.

'Buğlem' kocasının fısıltısı ile nefesi yüzüne vurarken kız Vuslat'a dönüp bakmıyordu bile.

'İ-ina-namıyorum...' başını sağa sola sallayıp yeniden insanlara baktı.

'Buğlem, kendine gel' adamın diktatör sesi bile öyle sakin geliyordu ki kulağına sanki karşısında Devrim ve Ahmet beyden başkası kalmamıştı. Flulaşan görüşü ile yanağına bir damla yaş süzüldü. Dudakları aralansa da tek bir kelime daha dökülmemişti.

Annesiz büyümek bir kız için çok başka idi ama Buğlem annesiz büyümenin yanında bir de annesi yerine konması gerektiği söylenen bir kadınla büyümüştü. Şimdi ise içine ağır bir acı oturmuşken ne dökülebilirdi ki bir insanın dudaklarından... Hangi su bu yangını dindirebilirdi? Çaresiz hissetmek bir kız çocuğu için ne kadar kolay olabilirdi? Çok... Koca bir çokluk... Acıların, yangınların, kimsesizliklerin, gözyaşlarının, korunaksızlığın içinde koca bir çokluk... Nasıl affedebilirdi peki genç kadın bunu? Gerçekten annesi olan ve onu yalanların içine küçük yaşında sürükleyen bir kadın vardı Buğlem'in hayatında. Anne mi diyecekti ona? Neden peki? Yorgun bir çocuk olmasını sağladığı için mi anne diyecekti? İşte Buğlem tüm bunların ortasında kalmış içine kapanık ama hırçın bir kadındı şuan... Buğlem tam da şimdi ürkekti ve ilk defa bu kadar çaresiz hissetmişti kendini...

İki adım gerilediğinde belini saran kol ile duraksayarak yanındaki adamın derin bakışlarına döndü.

'Vuslat...' fısıltısı ile adam hızlıca kızın gözlerinden akan damlaları silmişti.

'Güzelim, kendine gel... Toparlanmalısın, korkutma beni sevdiğim'

'Yalanmış.' anlamamışcasına baktığında adam derin bir nefes almıştı.

Şafak Sökerken |Şafak Serisi 1 - 2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin