4.BÖLÜM "Ortak Geçmiş"

11K 694 113
                                    

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayalım🦋

Oylar ve yorumlar ne kadar çok olursa bölümlerde daha erken gelir, yani bölümlerin erken gelip gelmemesi sizin verdiğiniz oy ve yorumlara bağlı.

Duyurulardan haberdar olmak için beni takip edebilirsiniz. Kitap_gezegeni1

Keyifli okumalar✨

Keyifli okumalar✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

4.bölüm "Ortak Geçmiş"

Kahvaltımı yaptıktan sonra büyük masadan kalktım. "Afiyet olsun, dışarıdayım ben." dedim bizimkilere ve yemekhaneden çıktım. Dışarıya çıkınca arkamda Pars'ın sesini duyum.

"Gece!" Omzumun üstünden ona bakıp olduğum yerde durdum. Birkaç büyük adımda yanıma ulaştı. "Dün akşam bir şey konuşmak istemiştin, istersen şimdi konuşabiliriz." dedi. Ah doğru, tamamen aklımdan çıktı o konu. Artık sorup öğreneyim.

"Olur." dedim ve birlikte boş çardaklardan birine gidip oturduk. Hafif boğazımı temizleyip konuya nasıl giriş yapacağımı düşündüm. Aslında direkt sorardım ama Pars biraz mesafeli davranıyordu ve sesi de bazen yumuşak bazen de bir düşmanıyla konuşur gibi buz gibi çıkıyordu. Aslında henüz hepimiz birbirimizi iki gündür tanıdığımız için bu mesafe normaldi ama ister istemez çekinmeme neden oluyordu. Belki birbirimizi tanıdıkça bu mesafesi azalacaktı ve bize alışacaktı ama şu anda bu mesafeli davranışı beni geriye itiyordu. Diğerlerine çabuk alışmıştım, çünkü hepsi cana yakın davranıp sanki kırk yıldır birbirimizi tanıyormuşuz gibi davranıyorlar ve bu da onlara alışmama vesile oluyordu. Umarım zamanla da Pars'a alışırdım.

"Seni dinliyorum." diyen Pars'a baktım. Cümleye nasıl giriş yapacağımı bilmiyordum ve sanırım direkt sormak daha iyiydi. Lafı uzattıkça bir çıkış yolu bulamıyorum çünkü.

"Acaba biz daha önceden..." Dün akşam olduğu gibi bugün de konuşmamı telefon sesi böldü ama bu sefer benim telefonumun sesiydi bölen. Sanırım evren sormayayım diye bir işaret falan veriyordu, bunun başka bir açıklaması olamazdı çünkü.

Cebimden telefonu çıkartırken Pars'a bakıp konuştum. "Çok özür dilerim." Arayan kişiye baktım, kardeşim Can arıyordu. "İki dakika konuşup geliyorum hemen." Pars sorun olmadığını belirtmek için başını iki yana sallayınca ayağa kalkıp biraz uzaklaştım. Telefonu açınca benim konuşmama fırsat vermeden Can konuştu.

"Ablaların gülü, biricik ablam, bensiz oralarda ne yapıyormuş bakalım?" Neşeli çıkan sesini duyunca benim de yüzümde bir gülümseme oluştu. Şimdiden özlemiştim onu.

"N'oldu Can? Neden aradın?" Bir işi düşmediği sürece aramazdı beni. Tabii beni sinir etmek için aradığıda oluyordu.

"Aşk olsun abla ya, ben burada hayırlı bir kardeş olup halini hatırını sormak için seni arıyorum ama sen nasıl konuşuyorsun." Yalandan üzgün tutmaya çalıştığı sesini duyunca güldüm. Çocuk kandırıyordu sanırım.

SON NEFESİME KADARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin