35.BÖLÜM "Pars İçin"

3K 256 114
                                    

Oy verip bol bol yorum yapmayı unutmayalım🦋

Duyurulardan haberdar olmak için beni takip edebilirsiniz. Kitap_gezegeni1

Keyifli okumalar✨

Keyifli okumalar✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

35.Bölüm "Pars İçin"

Bir insan kendi canı yanmıyorken nasıl bu denli acı hissedebilirdi? Nasıl bu denli üzülebilirdi? Nasıl bu denli kendisini yıpratırdı? Ben neden canım yanmıyorken bu kadar çok acı çekiyordum?

Sanırım aşk dedikleri şey tam olarak bu oluyordu... Senin canın yanmıyordu ama sevdiğin kişinin canı yanınca sanki acı çekiyormuşsun gibi canın yanıyordu. Sanırım aşkı ilk defa iliklerime kadar hissediyordum.

Aradan bir hafta geçmişti. Benim başımdaki dikiş çoktan alınmıştı ve gayet iyiydim. Bende hiçbir sorun yoktu ama bu bir hafta içinde Pars giderek daha kötü olmaya başlamıştı. Çoğu zaman yemek yiyemiyor sadece kan kusuyordu. Doktor durumunun daha da kötüye gittiğini söylemişti. Bir an önce panzehir bulunmazsa iç organlarından biri iflas edecekti ve vücudu bunu kaldıramayacaktı.

Defalarca Fehmi'yle konuşmuştum. Ama sonuç hüsrandı. Oradan kurtulmadan panzehiri veremeyeceğini söylüyordu.

Yanımda hissettiğim hareketlilikle daldığım düşüncelerden çıktım ve yanımda uyuyan Pars'a baktım. Uyanmış kısık gözlerle bana bakıyordu.

"Ne zaman uyandın sen?" Uyku sersemi sesiyle sordu bu soruyu.

Omuz silktim. "Çok olmadı." Yalan, hiç uyumamıştım ki. Uyuduğumda sürekli Pars'ı kaybettiğimi ve kendimin de ağladığını görüyordum. Bu yüzden bir haftadır doğru düzgün uyuyamıyordum.

Doğrulup sırtını yatak başlığına yasladı. Beni tutup gögsüne çekti. "Yine uyumadın değil mi?" Yine anlamıştı. O zaten hep beni anlıyordu. Ne zaman yalan söylerim ne zaman doğru söylerim hep anlıyordu.

"Biraz uyudum."

"O zaman biraz daha uyu." İtiraz etmedim. Ne kadar itiraz etsem de uyumam için ısrar edecekti. Bunu bildiğim için ona sarılıp gögsüne sokuldum ve gözlerimi kapattım. Onun kollarının arsında, onun kokusuyla ve onun saçlarımla oynamasıyla biraz uyumayı denedim.

Ne kadar süre uyudum bilmiyorum ama başımın şiddetli bir şekilde sarsılmasıyla uyandım. Bu sarsıntının sebebi Pars'ın öksürmesiydi. Hatta öksürmek değil bildiğin öğürmekti. Kusacak gibi öğürüyordu.

Hızla doğrulup Pars'a baktım. Benim doğrulmamla ayağa kalktı ve kendisini banyoya attı. Yataktan kalkıp bende banyoya girdim. Lavabonun başına geçmiş, ellerini lavaboya koymuş öğürüyordu. Kan kusuyordu.

Yanına gidip çekmecede peçete aldım ve kopardım. Kan kusması bitince ellerine ve yüzüne bulaşan kanları sildim. Birden üzerime doğru yığılınca zor bela ayakta durdum. Kollarım Pars'ın bedenine dolanırken bağırdım. "Yardım edin!" Ayakta durmaya çalışarak Pars'ın yere düşmemesi için onu sıkıca tuttum. Bu sefer daha yüksek bir sesle bağırdım. "YARDIM EDİN!" Saniyeler içinde banyonun kapısı açıldı. Kimler geldi bilmiyorum ama ilk duyduğum ses Aras'ın sesiydi.

SON NEFESİME KADARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin