26.BÖLÜM "Liman"

4.9K 324 71
                                    

Oy verip bol bol yorum yapmayı unutmayalım🦋

Duyurulardan haberdar olmak için beni takip edebilirsiniz. Kitap_gezegeni1

Keyifli okumalar✨

Keyifli okumalar✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

26.Bölüm "Liman"

Sıkılmış bir şekilde koltukta oturmaya devam ederken telefonumdan oyun oynuyordum. Yaklaşık bir saattir ne bu koltuktan kalmıştım ne de elimdeki telefonu bırakmıştım. Bugün limana gidecektik ama gideceğimiz saat gelene kadar sıkıntıdan ölecektim sanırım. Adamla dün konuşmuştuk, bugün bize çalışan birkaç kişiyle limana gidecektik. Onlar gemilerle ilgilenirken biz de biraz etrafı gezecektik. Tabii hepimiz gitmeyeceğiz, bir kısmımız limanı gören bir yerden gözcülük yapacaktı. Biz bir ipucu ararken yakalanma riskimizi onlar azaltacaktı.

"Komutanım yanlış yapıyorsunuz, şimdi yanacakasınız." Tepemde duran ve oyunu öğretmeye çalışan Enes'e bakatım.

"Benim hatam değil, oyun bozuk." Son bir saattir söylediğim bahaneyi yine söyleyince göz devirdi. "Göz devirme bana! Valla asarım ayaklarından seni tavana!" Anında teslim olurmuş gibi ellerini havaya kaldırdı.

"Haklısınız, kesin oyun bozuk." Sırıttım, tabii oyun bozuk. Benim hatam olması imkansız.

"Aferin." Biraz daha oyun oynamaya çalıştım ama sürekli kalınca uzandığım yerden doğrulup telefonu hâlâ tepemde duran Enes'in eline tutuşturdum. "Bozuk bu oyun, sinirlerimi bozuyor!" deyip yanından ayrıldım. Telefonuyla ilgilenen Anıl'ın yanına gittim.

"Ne yapıyorsun Anlıcığım?" Başını telefondan kaldırıp bana baktı.

"Komutanım Allah aşkına bana bulaşmayın." dedi, sabahtan beri bir ona bir diğerine bulaşıp benimle birlikte sıkılmalarını sağlıyordum ve onlarda artık bıkmıştı.

"Aman be öylesine ne yaptığını sormuştum zaten." diyerek yanından ayrıldım. Diğerlerinin yanına doğru gidiyordum ki hepsi aynı anda konuştu.

"Komutanım bize de bulaşmayın ya." Kaşlarım çatıldı, ne yaşattım ben bunlara ya?

Sabahın köründe kalktığım için hepsini kaldırmam, daha sonra sıkıldığım için yürüyüş yapmak için hepsini zorla dışarıya çıkarmam, Aras'la ettiğimiz kavgaları tek tek anlatmam, yemek yapmasını bilmediğim için onlara yemek yaptırmam dışında hiçbir şey yaşamamıştım ki.

"Aman ya, gidiyorum ben. Biraz da Pars'la uğraşırım. Kıymetimi bilen bir tek o zaten." deyip yanlarından ayrıldım. Pars'la birlikte kaldığım odaya girdim. Pars telefonla konuşurken ben de kendimi sırt üstü yatağa bıraktım, Pars'ın konuşmasını dinlemeye başladım.

Bir sağa bir sola giderken karşı tarafı dilendi. Daha sonra sinirle soluyup konuştu. "Orospu çocuğu! Anladı tabii peşine düşeceğimizi tutuştu bir yerleri." Kimden bahsediyordu caba?

SON NEFESİME KADARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin