Oy verip bol bol yorum yapmayı unutmayalım🦋
Duyurulardan haberdar olmak için beni takip edebilirsiniz. Kitap_gezegeni1
Keyifli okumalar✨
17.Bölüm "Korku"
Hayatım boyunca sayısız kere korkmuşumdur ama bu kadar değildir sanırım. Karşımda yüzüne ışık tutan şahısla gözlerimizin içine bakarak çığlık atmak korkunç değil desem yalan söylemiş olurdum. Birazdan yüreğim ağzımdan fırlayacaktı. Üstelik bir anda bu görüntüyü görmek ise kalpten gitmeme bile sebep olabilirdi.
Pars beni geriye çekerken camı açtı ve balkona çıktı, yüzüne ışık tutan kişinin yakasına yapışıp kafayı geçirdi. O kişi artık çığlık atamazken acıyla inledi. "Oha amına koyayım!" dedi acıyla. "Burnumu kırıldı lan!" Kaşlarım çatıldı, bu ses çok tanıdık geliyordu. Umarım tahmin ettiğim kişi değildir.
Koşarak ben de balkona gittim ve yere düşen feneri aldım. Işığı yerde acıyla inleyen kişiye tuttum, gördüğüm yüz kaşlarımı çatmama sebep oldu. "Aras?" dedik Pars'la aynı anda. Az önce yüzüne ışık tutarak beni korkutan ve korktuğum için avazım çıktığı kadar çığlık atmama sebep olan, aynı zamansa benim çığlığım üzerine kendisi de çığlık atan kişi Aras'tan başkası değildi. Böyle değişik bir olayı anca Aras'la birlikte yaşayabilirdim zaten.
"Ne işin var lan senin burada?" dedi Pars dişlerinin arasından. Onu burada beklemediği aşikardı. Hoş, ben de beklemiyordum ya. İkimize de değişik bir sürpriz olmuştu.
"Sizden ses seda çıkmayınca kim kimi öldürdü diye merak ettik de." dedi zorlukla konuşarak. Hâlâ yerde yatıyordu ve eli burnundaydı. Burnu kanadını için eli kıpkırmızı olmuştu. Pars kafasını iyi geçirmişti anlaşılan.
"Merak ettik derken?" dedi Pars kaşlarını çatarak. Tam o sırada bir ses duydum.
"Biz de buradayız." Bakışlarım balkona kaydı, gördüğüm görüntüyle gülmemek için kendimi sıktım. Görkem ellerini balkona koymuş zorlukla buraya bakıyordu. Anıl ve Barış ise onun aksine daha rahat bakıyordu ve boyları da Görkem'den uzun duruyordu. Yavaş adımlarla balkonun ucuna gelip aşağıya baktım. "Selam komutanım." dedi Enes ve Batuhan. Onlar Anıl ve Barış'ı omuzlarına almışlardı. Bu yüzden o ikisinin boyu uzun görünüyordu. Görkem' in ise ayakları boşlukta sallanıyordu. Balkon yüksek olduğu için böyle bir çözüm üretmişler sanırım. Sanırım az önce hareket eden ışığın kaynakları bunlardı.
"İçeriye." dedi Pars, arkasını döndü, içeriye girmeden önce dişlerinin arasından "Hemen!" demeyi de ihmal etmedi.
"Komutanım?" Görkem'in sesini duyunca bakışlarım ona kaydı, nefes nefese kalmıştı. Bu niye hâlâ aşağıya atlamadı? "Çok yanlış bir zamanda mı geldik? Pars komutanım niye bu kadar sinirlendi?" Ben tam ağzımı açmıştım ki Batuhan aşağıdan cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON NEFESİME KADAR
AksiAcıyla harmanlanmış yürekler... Yedi asker, yedi farklı acı, yedi farklı hayat ama ortak bir geçmiş... Hepsinin tek bir ortak geçmişi vardı o da çektikleri acılar. Farklı zamanlarda çok farklı Acılar çekselerde hepsi ortak geçmişi olan yedi farklı...