Oy verip bol bol yorum yapmayı unutmayalım🦋
Duyurulardan haberdar olmak için beni takip edebilirsiniz. Kitap_gezegeni1
Keyifli okumalar✨
21.Bölüm "Yemek Faciası"
Elimdeki bavulu çekerek merdivenin başına gelmiştim ki odasından çıkan Can benden önce davranıp valizimi aldı ve aşağıya indirdi. Bende aşağıya inince kolumu onun omzuna attım, tabii boyu benden uzun olduğu için eğilmek zorunda kaldı.
"Abla burada tedavi olup gitsen olmuyor mu?" dedi bir umut. Hem gitmemi, odama sahip olmayı istiyor hem de gitmememi ve burada kalmamı istiyor. Bu çocuk benden daha dengesiz yemin ediyorum.
Gülerek "Odamı rahat rahat kullan diye erkenden gidiyorum işte." dedim.
"Yok istemiyorum oda falan, tedavi ol öyle git." dedi beklentiyle.
"İlk gittiğim psikolog orada." Anında cevap verdi.
"Ben sana en iyi psikoloğu bulurum." Kıkırdadım. Yeter ki tamam diyeyim, valla en iyisini bulurdu.
"Söz her gün seni arayacağım, sabaha kadar dedikodu yaparız." diyerek onu ikna etmeye çalıştım ama çocuk gibi omuz silkip benden uzaklaştı. Arkadan ona sarılıp konuştum. Gidiyorum diye trip atıyordu.
"Ablaya küsülmez." dedim gülerek. "Ya yolda başıma bir şey gelirse? Ya uçak düşerse? Ya Bitlis'e gidince teröristlerin pususuna düşersem? Ya ölürsem? Bana küs olduğun için hep bir pişmanlık olur içinde." diyerek duygusal tarafından vurdum onu. Kim olursa olsun hep işe yarardı bu.
"Yapma şunu ya!" diyerek bana döndü ve sarıldı. Gülerek parmak uçlarımda yükselip boynuna bir öpücük kondurdum.
"Aferin, ablaya bir daha küstüğünü görürsem bir daha barışmam seninle."
"Hep tehdit, hep tehdit." O söylenirken ondan ayrılıp valizimi çekerek dışarıya çıktım. Kenan amca, Pars, Aras ve timin hepsi dışarıda beni bekliyordu. Annem ve babam Pars'ın babası Kenan amcayla tanışmıştı ve şimdi de Bitlis'e geri dönüyorduk. Bizimkilerin izinleri bitmişti ve benim de psikoloğum orada olduğu için ben de onlarla dönmeye karar vermiştim.
Elimdeki valizi bırakıp babamın yanına gitti. Kaşlarını çatarak bana bakıyordu. Geçen gün Pars'la birlikte olduğumu söylemiştim ve haliyle her baba gibi kıskançlığı tutmuştu. Hâlâ da bana tavırlıydı.
"Küs müyüz?" dedim, bir süre hâlâ kaşları çatık bir şekilde baksada dayanamayıp sarıldı bana. Gülümsemeden edemedim. Baba yüreği işte, çok fazla küs kalamıyor. Aynı zamanda kıskanmadan da edemiyor.
"Ben sana hiç küser miyim?" dedi dudaklarını boynuma bastırarak. "Ama o adamdan ayrılırsan çok mutlu olurum." Kıkırdadım, bunu ciddi söylemediğini biliyordum tabii ki. O da sevmişti Pars'ı ama kızını da başka bir adamla paylaşmak istemediği için küçük kıskançlıklar yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON NEFESİME KADAR
ActionAcıyla harmanlanmış yürekler... Yedi asker, yedi farklı acı, yedi farklı hayat ama ortak bir geçmiş... Hepsinin tek bir ortak geçmişi vardı o da çektikleri acılar. Farklı zamanlarda çok farklı Acılar çekselerde hepsi ortak geçmişi olan yedi farklı...