Oy verip bol bol yorum yapmayı unutmayalım🦋
Duyurulardan haberdar olmak için beni takip edebilirsiniz. Kitap_gezegeni1
Keyifli okumalar✨
23.Bölüm "Test"
Boynumda hissettiğim inanılmaz ağrıyla gözlerimi araladım. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp boynumu tutmak için elimi uzattım ama hareket ettiremedim. Başımı eğip ellerime baktım. Bir sandalyede oturuyordum ve ellerim sandalyenin arkasında bağlıydı. Yüzümü buruşturup ellerimi hareket ettirmeye çalıştım ama bileklerimdeki ip öyle sıkıydı ki bu mümkün olmadı, hatta bileklerim sızlamaya bile başladı.
Gözlerimin önüne gelen son olaylarla neden sandalyede bağlı bir şekilde uyandığımı hatırladım. Etrafıma baktım, Başak neredeydi acaba? Ya da ben neredeydim?
Kırk yılın başında başıma buyruk davranmadan Pars'a haber verecektim ama şans işte, telefon çekmediği için yapamadım. Herhalde hayat bana mesaj veriyordu. Başıma buyruk davranmam gerektiğini, başka şekilde davranmanın bana yakışmayacağını falan anlatmaya çalışıyordu. Bunun başka bir açıklaması olamazdı çünkü.
Etrafıma baktım, eski bir depodaydım. Başak'ın tutulduğu yere benzemiyordu çünkü onun tutulduğu yer böyle değildi. Burada varil yoktu. Etrafta cam kırıkları, paslı çiviler ve birçok tahta paletlerle doluydu.
Duyduğum kapı sesiyle deponun kapısına baktım. Geriye doğru açıldığını görünce hızla gözlerimi kapattım. Belki bu şekilde yaparsam uyuyorum diye yanımda konuşurlardı ve bende bir şeyler öğrenmiş olabilirdim.
Kapı açıldıktan sonra yanıma doğru yaklaşan birden fazla ayak sesi duydum. O zaman birden fazla kişi yanıma geliyordu. Sakin soluk alışlarımdan burnuma parfüm kokuları doldu. Birden fazla farklı parfüm kokuları vardı. Bayılmadan önce burnuma dolan kokuyu düşündüm. Burnuma hiç parfüm kokusu dolmamıştı sanırım. O zaman bu adamlar benim başıma vuran kişi değildi, ya da onun adamları da olabilirdi.
Adım sesleri oldukça yanıma yaklaştı ve sanırım tam önümde durdu. Kulaklarıma dolan seslerden karşımda duran damarın birinin hareket ettiğini anladım. Hışırtı sesi gelmişti, kumaşın sürtünme sesi gibiydi. Kolunu falan kıpırdatmış olabilir. Kumaş sesinin ardından farklı bir ses duydum. Dıt diye bir sesti. Sanki, birini ararsın ve o kişi telefonu açana kadar çalan ses gibiydi. Birini mi arıyordu acaba?
"Kız uyandı." Duyduğum şeyle kaşlarımı çatmamak için kendimi sıktım. Benden başka kız mı var? Çünkü ben uyanık değilim. Yani uyanığım ama onlara uyuyor taklidi yapıyorum.
"Tamam." dedi aynı ses. Bir süre etrafta hiç ses çıkmadı. Hatta adamların nefes alışverişlerini bile duymadım. Bu tuhafıma gitti. Bunu anca bir asker, bir bordo bereli yapabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON NEFESİME KADAR
AçãoAcıyla harmanlanmış yürekler... Yedi asker, yedi farklı acı, yedi farklı hayat ama ortak bir geçmiş... Hepsinin tek bir ortak geçmişi vardı o da çektikleri acılar. Farklı zamanlarda çok farklı Acılar çekselerde hepsi ortak geçmişi olan yedi farklı...