18.Bölüm : Ben Vedat Gürsoy'un oğluyum

1.9K 165 3
                                    

Ela'nın yoğun isteği üzerine Mine herkesi tek tek haberdar ederek hafta sonu için evlerine film izlemeye davet etmişti. Tabii bunu sıklıkla yaptıkları için kimse de altında bir mana aramadan hemen kabul etmişti. Hadi diğerleri neyse de Buğra bu davetin asıl sebebini bir bilse değil oraya ayak basmak planı da hallaç pamuğu gibi dağıtırdı herhalde.


Öğle vakti olduğunda Ela büyük bir heyecanla giyinip Mine'nin yanına gitmek üzere çantasını da alarak odasından çıktı ama onunla birlikte teyzesi de hazırlanmış bir halde odasından çıkınca koridorda burun buruna geldiler. Yüzündeki sorgulama isteği uyandıran gülüşünü hemen yok etmesi gerekiyordu yoksa fazlasıyla dikkat çekecekti.


Nevin Hanım da ablası Nergis Hanım'ın yanına gidiyordu ve Ela'yı üzmemek için de bunu ona biraz üstü kapalı bir şekilde söyleyerek "Hastaneye gidip doktorla konuşmak istiyorum ama gitmeden önce birkaç işim var onları halledeceğim. Beni merak etme olur mu bir tanem?" dedi. Teyzesinin annesinin yanına gideceğini duyunca Ela'nın yüzündeki gülüş hemen silinmişti. Onunla alakalı ne zaman bir şey duysa içinde bir öfke yükseliyor ve ister istemez diken diken oluyordu.


İfadesiz bir yüzle söylediğiyle ilgilenmiyormuş gibi "Ben de Mine'nin yanına gidiyorum teyze beraber bahçeyi hazırlayacağız. Bu arada yeri gelmişken söyleyeyim akşam gecikirsem beni merak etme olur mu? Nerede olduğum belli zaten" dediğinde Nevin Hanım'da buruk bir tebessümle "Etmem bir tanem" dedikten sonra kol kola girip beraber evden ayrıldılar.


........::::::::____::::::::........


Ela teyzesi ile ayrıldıktan sonra Tolga'yı arkadaşının evine davet etmeye gitmişti. Yolda yürürken de zihninde ona bunu nasıl söyleyeceğini prova edip bir yandan da kendi haline gülerek ilerliyordu. Kırk yıl düşünse yeni tanıştığı birinin kalbini bu kadar şaşırtıcı bir şekilde çarptıracağı aklına gelmezdi herhalde.


Ancak mutlu bir halde yürüyerek Tolga'nın evinin bulunduğu caddeye geldiğinde sevimsiz bir hisle olduğu yerde kalmıştı. Ela haliyle buradan pek hoşlanmıyordu ama yine de gözü eski evlerinde olarak yürümeye devam etti. İşin kötüsü Tolga'nın arabası da ortalarda gözükmüyordu. Bu yüzden de Ela'nın yüzü düşmüştü. Bir yere mi gitmişti acaba?


Eve yaklaşıp etrafa meraklı gözlerle baktıktan sonra bir umutla kapının ziline bastı. Kapının açılmasını heyecan içinde beklerken de kalbi yeniden güm güm atmaya başlamıştı. İçinden "Şiişşşşt! Sessiz ol" dedikten sonra gülerek elini kalbinin üzerine koydu. Ancak kapı açılmıyordu.


Birkaç çalışın ardından Tolga'nın evde olmadığını iyice anlamıştı. Keyfi kaçmış olsa da işin ucunu bırakmaya da pek niyeti yoktu. Bu yüzden de kısa bir an düşünüp sonra da telefonunu eline aldı. Tolga'ya kendisini evde bulamadığını yazdıktan sonra bugün Mine'nin ailesinin evinde bir araya geleceklerini ve onu da aralarında görmekten mutluluk duyacaklarını yazdı. Mesajı şöyle bir kontrol ettikten sonra da sessizce "Lütfen olumlu bir cevap versin. Lütfen lütfen lütfen!" diye fısıldayarak mesajını gönderdi.


Şimdi yapabileceği tek şey cevap gelene dek oturup beklemekti. Oradaki merdivenlere oturan Ela tam düşüncelere dalmışken telefonu çalmaya başlamıştı. Mesaja mesajla cevap vermesini beklerken Tolga'nın arayarak geri dönüş yapması onu ister istemez panikletmişti. Bilseydi telefonu nasıl açacağıyla ilgili prova da yapardı. Ela telaştan ayağa kalkıp hızla telefonu açarak "Merhaba!" dedi. Ah! O heyecandan ölüyorum diyen ses tonu da ne be Ela!

Geçmişin Gölgesinde (Son 1 Bölüm Kaldı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin