80.Bölüm : Kendi hikayenin kahramanı ol...

1.4K 117 11
                                    

Eylül ile Kenan küçük kızla ilgilenirken Ela ile Tolga odadan el ele çıkıp salona doğru gelmişti. İkisinin de yüzünden düşen bin parçaydı ama yine de elleri sıkı sıkıya birbirine kenetlenmişti. Onları fark eden Kenan hallerine bakıp Ela'nın gözlerinin ağladığı için şiş olduğunu görünce gereksiz takılmalar yapmaktan vazgeçip sadece her şeyin yolunda olup olmadığını sordu. İkisi de sessiz kalmış Ela konuşacak halde olmadığı için başını Tolga'nın omzuna yaslamıştı. Tolga da onun elini daha sıkı tutup "Eylül artık Buğra'ya İzmir'e geri döndüğünü söyleyebilirsin" dedi ikisini de şaşırtarak.


Eylül ne oluyor der gibi Kenan ile bakışıp sonra da Tolga'ya doğru bakarak "Ne demek oluyor bu? Eğer Buğra döndüğümü öğrenirse Ela'nın yerini de öğrenmiş olur çünkü bu sefer gecenin bir vakti kapıya geldiğinde takdir edersiniz ki ona evde yokum süsü veremem" dedi. Kenan ancak buraya kadar dayanabilmişti. Ela ile Tolga'ya laf edememesinin faturasını Eylül'e çıkararak hafif muzip bir tonlamayla "Pembe Panter'e bir soru! Müfettiş Gadget neden gecenin bir vakti sana gelsin ki? Aa! Bu soruyla beraber salonumuzda uçuşan şu sevimli kalpçikleri sizlerde görüyor musunuz?" diye soruverdi.


Eylül nefesini tutup alevler çıkaran gözlerini Kenan'a doğru çevirerek "O yaptığın imayı geri çekmek için üç saniyen var!" dedi. Kenan sırıtarak ellerini kaldırıp "Tamam canım sadece bir soruydu. Aa! Affedersiniz şirin kalpçiklerimizle birlikte iki soru oldu" derken gözlerini deviren Tolga da araya girip konuya geri dönerek "Buğra'ya yakın olabilecek birine ihtiyacımız olacak. Onunla konuşabilen ne durumda olduğunu ya da gerektiğinde nerede olduğunu öğrenebilecek birine... ve bu kişi Eylül'den başkası olamaz" dedi. Haklıydı çünkü Buğra artık Mine ile de eskisi kadar yakın değildi. Bu konuda da tek bir seçenek kalıyordu. O da Eylül'dü.


Aslında bu Eylül için de iyi olacak gibiydi. Mesela şu an her şeye rağmen Buğra'nın nerede ve nasıl bir halde olduğunu çok merak ediyordu. Ayrıca gerektiğinde onu dizginleyebileceğine de ya da en azından deneyebileceğine de inanıyordu. Tolga sessizlik olunca söylediğini geri alırmışçasına "Ama bunu yapmak istemezsen anlarım. İnan bana hiç sorun değil Eylül" dediğinde Eylül hemen ifadesini toparlayıp "Hayır yapacağım. O benim arkadaşım... demek istiyorum ama böyle söylerken de size ihanet ediyormuşum gibi hissediyorum. Ancak bunu yaparsam ben de daha rahat olacağım. Peki ona ne zaman döndüğümü söyleyebilirim?" diye sordu. Tolga göz göze geldiği Ela'ya birkaç saniye baktıktan sonra onun ne olursa olsun yine de Buğra'nın sağlığını merak ettiğini düşünüp "Hemen bile söyleyebilirsin. Böylece iyi olup olmadığını da birinci ağızdan öğrenirsin" dedi.

Ela teşekkür eder gibi iki eliyle de Tolga'nın elini sararken Eylül bakışlarını Ela'ya çevirip haklı olarak "Peki Ela ne olacak?" diye sordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ela teşekkür eder gibi iki eliyle de Tolga'nın elini sararken Eylül bakışlarını Ela'ya çevirip haklı olarak "Peki Ela ne olacak?" diye sordu. Şu an için kalabildiği tek yer Eylül'ün eviydi çünkü. Tolga kolunu omzuna attığı Ela'nın saçına bir öpücük kondurup "Ela benim yanımda güvende olacak. Şimdilik sadece bunu bilin yeter" dedi. Oo! Ortadan kaybolacaklardı yani. Kenan bu işe epey sevinmişti doğrusu. Bunu da maalesef "Demek sevgili ağabeyimin aklının başına gelmesi için bir demire şişe takar gibi geçirilmesi gerekiyormuş" diye belli edince haliyle aralarında tuhaf bakışmalar yaşanmıştı. Yılın potu! Ela duyduğu şeyin üzüntüsüyle gözleri dolarak "Demire geçirilmesi mi?" diye sorunca Tolga da koltuğun üstünden aldığı yastığı sert bir şekilde Kenan'ın suratına fırlatıp "Bir sus Kenan ya!" dedi de olan olmuştu artık.

Geçmişin Gölgesinde (Son 1 Bölüm Kaldı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin