Tolga yiyecek bir şeyler hazırlayıp Kenan'ın geri dönüşünü beklerken salondaki kanepede yorgunluktan uyuyakalmıştı. Kardeşinin neler yaptığını bir bilse uyumak ne kelime evin içinde dört dönüyor olurdu herhalde. Kenan ise Mine yanından ağlayarak ayrıldıktan sonra bir süre oradaki taşlarda oturup düşünmüş sonra da sokaklarda boş boş gezinip evin yolunu tutmuştu. Morali çok bozuktu. Yaptıkları konuşmaya mı üzülsün Mine'nin yanından ağlaya ağlaya gidip şu an ne halde olduğunu bilemediğine mi üzülsün şaşırmıştı.
Çalan kapının rahatsız edici sesiyle uyanan Tolga gözlerini ovuşturarak kolundaki saate baktığında gece yarısının çoktan geçtiğini görüp telaşla hemen yerinden kalkarak kapıyı açmaya gitti. Karşısında Kenan'ı görür görmez nerede kaldığını sorarken de onun yüzündeki ifadeyi fark edince ters giden bir şeyler olduğunu anlamıştı. Tam ne olduğunu soracaktı ki konuşmak istemeyen Kenan onu eliyle durdurup yüzüne bile bakmadan odalardan birine girip kapıyı kapattı. Tolga neden bu halde olduğunu merak etmişti fakat biraz yalnız kalmasının iyi olacağını düşünerek salona geçip odadan çıkmasını beklemeye başlamıştı. Çıkmazsa da bir şekilde yanına gidip ağzını arardı artık.
O anlarda Mine'nin de Kenan'dan pek bir farkı yoktu. Eve döndükten sonra odasına çekilmiş sürekli Kenan'ı ve ona söylediklerini düşünerek ağlıyordu. Tanıştıkları andan itibaren istemsizce bütün görüntüleri gözünün önünden geçmeye başlamıştı. Bunu yaparken Kenan'ın takılmaları kimseye çaktırmadan attığı bakışlar kendisini kızdırdıktan sonra yüzünde oluşan muzur tebessüm hepsi bir bir gözünün önünden geçiyordu ama en kötüsü de bu gece ona söylediklerinden sonraki ifadesiydi. İçinde hayal kırıklığı hüzün ve acı barındıran o son bakışını hafızasından asla silemeyecekti.
Gözlerindeki yaşı koluyla sildirerek yatağına uzanan Mine ayaklarını karnına kadar çekip yorganına sarıldıktan sonra Kenan'ın Onur'u kastederek "Neden o?" diye sorduğu anı düşünüp kendi kendisine "Neden o değil sevimsiz şey! Asıl sorun neden sen?" diyerek ağlamaya devam etti. Kenan da odaya girdiğinde kendisini direkt yatağa bırakmış Mine'nin kendisine sarf ettiği sözleri düşünüyordu. Kız söylediklerinde haksız mıydı? Değildi. Kenan şimdiye kadar kimseyi umursamamış her daim kendi bildiğini okumuş biriydi. Hele hele uzun ilişki adamı hiçbir zaman olamamıştı çünkü karşısındakinin bir çıkarı olmadan kendisi gibi birine yaklaşmayacağını gerçek duygularla sevmeyeceğini düşünüyordu. Daha doğrusu buna inanmıyordu. Annesi bile onu sürekli babasının gözüne sokmaya çalışmış babası ise küçük oğlunu her zaman yok sayarak ikinci plana atıp büyük oğlu Tolga'yı yüceltmişti. Yani Kenan hep "Ben sevilmem. Seviliyorsam da illa karşı tarafın bir çıkarı vardır" düşünceleriyle kodlanarak büyümüştü.
Ağabeyinin kendisine karşı olan olumlu tavırlarından bile şüphe duyan bir adam başka insanlara ne kadar güvenip inanabilirdi ki? Ama Mine bu düşüncelerini tamamen yıkmışa benziyordu. O konuşmaları ve hareketleri ile hayatında hissettiği en gerçek insandı. Ne yazık ki Mine aslında onun gerçek bir sevgi bulduğu anda kaybetmemek için elinden geleni yapacağını bilemiyordu. Tabii Mine de kendisine göre haklıydı. Başından beri Kenan'ın sözlerinin tavırlarının yarattığı izlenim onun kendisine karşı olan sevgisine inanmasına engel oluyordu. Mine'nin sert duruşunun altında gizlediği hassas kalbi kırılmaktan incinmekten duyguları ile oynanmasından çok korkuyordu. Kenan'da öyle değil miydi? İnsanlardan uzak durması sürekli kötü adamı oynamasının bunda hiç mi rolü yoktu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Gölgesinde (Son 1 Bölüm Kaldı)
Romance-Hesabı görülmemiş bir geçmişle sorunsuz bir gelecek kuramazsın- Ela&Tolga Orhan ve Vedat'ın dostluğu ansızın ortaya çıkan güzeller güzeli Nergis'in varlığıyla zedelenmiş iki arkadaşın yaşananlar karşısında arasının bozulması da ortaya birçok kötü s...