Sonunda büyük gün gelip çatmıştı. Ela ile Tolga birkaç saat içinde karanlık geçmişlerini geride bırakarak resmi anlamda da bir araya gelecek ve kızlarıyla birlikte yepyeni ve mutluluk odaklı olmasını temenni ettikleri hayatlarına ilk adımlarını atacaklardı. Sonsuzluğa uzanacak olan aşklarının nikahla taçlanacağı bu özel günde yanlarında bulunan herkesin içinde farklı farklı heyecanlar vardı ve bu heyecanları kimisi telaşlanarak kimisi bir diğeriyle uğraşarak kimisi de genç çift için dualar ederek yaşıyordu.
Gelin ve damada gelecek olursak eğer bir kere Tolga'nın heyecanı sabahın erken saatlerinden itibaren had safhaya ulaşmıştı ve bir an önce nikahın gerçekleşip gecikmiş imzalarını atma isteğindeydi. Bu bekleyiş bir aksilik çıkma olasılığını ona sürekli hatırlatıp diken üstünde durmasına neden oluyordu. O da haklıydı. Sonuçta ne zaman Ela ile bir araya gelseler ummadıkları yerlerden gelen darbelerle farklı yollara savrulmuşlardı. Bu olumsuzluklar da Tolga'yı ruhen hâlâ etkiliyordu. Böyle bir durumu bir kez daha yaşamaları burada bulunan hiç kimsenin temennisi değildi. Ancak bu sefer her şey farklı olacaktı. Bu defa mutluluklarla dolu yepyeni bir sayfa açmayı başaracaklardı.
Ela ise heyecandan soluğu kesilecek gibi olsa da şu an için Tolga'dan daha iyi durumdaydı. En azından bu güzel anların heyecanını kontrol altında tutabiliyordu. Şimdi de aynadaki yansımasına odaklanmış kendisini incelemekle meşguldü. Gözleri makyajının ışıltısından saçlarının kusursuzluğundan ve üzerindeki gelinliğin zarafetinden başka bir şey görmüyordu. Ancak bu görüntü geçmişte yaşadığı bazı hüzünlü hatıraları da beraberinde getirmiyor değildi. Bu olurken yüzündeki mutlu ifade bir süreliğine ortadan kaybolmuştu. Aynanın karşısına gelinlikle geçip heyecanını bastırmaya çalıştığı anları bir kez daha yaşamıştı çünkü.
Aynadaki yansımasına bakarken İstanbul'da olması gereken ama ne yazık ki Tolga'yı terk etmek zorunda kaldığı ilk nikahlarını anımsamıştı. O gün de aynanın önüne aynı şu an olduğu gibi gelinliğiyle geçmiş mutluluk içinde kendisine bakmış ama günün sonunda büyük bir üzüntü yaşamıştı. Sonrasında yaşananlar da ortadaydı. Hayatlarında birçok şey tekerrür etmişti değil mi? Bu defa öyle bir şey olmasın. Artık sadece mutluluk olsun ne olur.
"Ela ağlayacağım şimdi çok güzel olmuşsun!"
Ela dalmış bir halde aynadaki görüntüsüne hüzünle bakarken Mine'nin sesini duyar duymaz kendisine gelmişti. Zaten biraz daha bu şekilde durursa ağlaması da kaçınılmaz olacaktı. Yani Mine mükemmel bir zamanlamayla yanına gelmişti. Ela ifadesini düzelterek arkadaşına doğru dönmüş ve tam o anda da Eylül'den beğenisini belli eden işveli bir ıslık sesi duyulmuştu. Ela'nın az önce dolmak üzere olan gözlerinin yerinde şimdi yeller esiyordu.
Gelinliğinin eteklerini tutup kendi etrafında dönerken Eylül'ün sırıtık bir ifade ile "Eyvah! Tolga seni görünce kalpten gitmese bari. Ahmet'e söyleyeyim de yanından ayrılmasın bari malum ilk müdahale önemli" demesi gülümsemesi gerekirken yüzünde endişeli bir ifade belirmesine neden olmuştu. "Bugün ağzınızı hayra açın olur mu? Negatif enerjileri üstümüze çekmek yok. Her şey harika olacak ve hepimiz çok mutlu olacağız" dediğinde Mine'de Eylül'de onu anlayıp bir ağızdan "Her şey harika olacak ve hepimiz çok mutlu olacağız" dediler ve orta noktada buluşup birbirlerine sıkı sıkı sarıldılar.
"Hain domdomlar! İnsan yarım ağızla bile olsa Yelda koş düğün öncesi kızlar kucaklaşması yapacağız diye seslenir. Yine atıldık bir köşeye eski leğen gibi!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Gölgesinde (Son 1 Bölüm Kaldı)
Romance-Hesabı görülmemiş bir geçmişle sorunsuz bir gelecek kuramazsın- Ela&Tolga Orhan ve Vedat'ın dostluğu ansızın ortaya çıkan güzeller güzeli Nergis'in varlığıyla zedelenmiş iki arkadaşın yaşananlar karşısında arasının bozulması da ortaya birçok kötü s...