39.Bölüm : Avuçlarının içinde tuttuğun kalbim ömrümün sonuna kadar sana ait

1.5K 149 8
                                    

Bu sabah Kızılkayaların evinde derin bir sessizlik hakimdi. Merdivenlerden etrafa göz atarak inen Namık Bey de yemek odasına girdikten sonra kahvaltı sofrasında sadece eşinin olduğunu görüp "Hande neden kahvaltıya gelmedi Ümran?" diye sordu. Bunu soruyordu çünkü Hande bu masaya her daim ilk oturan kişi olmuştu. Sabahları ailesiyle kahvaltı sofrasında sohbet edip işine o pozitiflikle gitmeyi adet haline getirmişti ama şimdi şaşırtıcı bir şekilde ortalarda görünmüyordu.


"Kendisini iyi hissetmiyormuş Namık"

"Neyi var yoksa hasta mı?"

"Sadece biraz dinlenmek istediğini söyledi"


Elçin ile Bora'nın düğününde yaşananlar sonrası Namık Bey açıkça söylemese de Tolga'ya karşı tavırlı olduğunu ailesine hissettirmişti. Sebebi ise o gün kızının masalarına ağlamış gibi dönmesi ve ertesi gün okuduğu magazin haberlerindeki imalardan hiç hoşnut olmamasıydı. Kızıyla nişanlı olan bir adamın başka bir kadınla dolaylı yoldan bile olsa adının anılıyor olmasına bir baba olarak elbette ki sinirlenmişti.


Hande'nin şu an kendisini iyi hissetmemesini de bu duruma bağladığı için eşi Ümran Hanım'a dönüp "Tolga ile aralarında bir sorun mu var?" diye sordu. Ümran Hanım emin değilmiş gibi başını sallayıp bilmediğini çünkü Hande'nin bu konuda kendisiyle bir şey paylaşmadığını söylediğinde Namık Bey de sırtını sandalyesine yaslayıp "Her ne kadar bu evlilik haberine en başından beri olumlu bakmış olsam da sen de biliyorsun ki bu ikisinin de çok ani verdiği bir karardı. Eğer Hande bu ivediliğin pişmanlığını yaşıyorsa ya da bambaşka hayallerle verdiği bu karar onu mutlu etmekten çok üzmeye başladıysa söyle ona daha fazla ileri gitmeden bu işe bir nokta koysunlar" dedi. Eşinin sözleri Ümran Hanım'ı şaşırtmıştı.


"Namık kızımız sadece biraz dinlenmek istedi. Hande'nin Tolga'yı ne kadar çok sevdiğini biliyorsun. Bu yüzden pişman olduğunu hiç sanmıyorum"

"Ben bundan pek emin değilim Ümran. Özellikle de son birkaç gündür kızımın halini hiç beğenmiyorum. Kafasının karışık olduğu çok açık. Yeni hazırlayacağı kreasyona bile kendisini veremiyor. Bu konuda ne kadar heyecanla çalıştığını görmemiş olsaydım bu halini yadırgamazdım ama şirkette ne zaman odasının önünden geçsem onu ya dalgın bir halde koltuğunda otururken ya da çizimlerini stresle buruşturup çöpe atarken görüyorum. Ve bu hiç hoşuma gitmiyor"

"İş stresindendir Namık. Eminim kısa bir süre içinde koca bir kreasyon hazırlamak zorunda olması kendisini baskı altında hissetmesine yol açmıştır"


Namık Bey tam "Benim kızım yetenekli ve çalışkandır. Bu tarz bir baskının ona stres yaratmaktan ziyade hırs verdiğini biliyorum" derken aşağıya inen Hande "Özür dilerim dinleniyordum o yüzden aşağıya inemedim. Günaydın babacığım" diyerek yanlarına oturdu. Hande önüne getirilen kahvaltı tabağı için teşekkür ettikten sonra çatalını eline alıp peynirini yerken Namık Bey'in de dikkatini çeken bir şey olmuştu. Hande'nin parmağında nişan yüzüğü yoktu. Eşi Ümran Hanım'la göz göze geldikten sonra ikisi de bakışlarını kızlarına çevirmişti.


Hande kendisine dönmüş bakışları hissedip elleri hafif hafif titreyerek kahvaltısına devam ederken de kapının zili çalmıştı. Ümran Hanım'ın Hande'ye yüzüğünü neden takmadığını sorduğu sırada içeriye giren çalışanları da "Hande Hanım Tolga Bey geldi" dedi. Hande anne ve babasına bakarak ayağa kalkarken Tolga da içeriye girerek Namık Bey ve Ümran Hanım'a selam verdikten sonra kahvaltılarını böldüğü için özür diledi. Namık Bey "Bize katılmak ister misin Tolga?" diye sorsa da bir yandan da karşısındaki genç adamı bir baba hassasiyetiyle gergince süzüyordu.

Geçmişin Gölgesinde (Son 1 Bölüm Kaldı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin