Dün akşam annem, babam, babaannem, halalarım, kuzenlerim ve ben hep birlikte yemeğe gittik. Genelde böyle buluşmalarda biri birinci diğeri dördüncü sınıf olan kuzenlerimle oyun oynar eğlenirdim. Oysaki bugün hiçbir şekilde eğlenemiyordum. Neden diye sormayın çünkü çağımızın ortak sorunlarından biriydi neşemi sömüren. Cuma günü sevdiğim çocukla ilgili çok önemli bir şey öğrendim. Meğer okulda en nefret ettiğim kızı sevgili bellemiş kendine. Sinir! Tabii bunu öğrenince bende devreler yandı. Sıralara tekme atmalar mı dersin, ne biliyim masanın üstündekileri bir vuruşta yere indirmek mi dersin; ne dersen de, sonuçta bu yazdıklarım eşittir KISKANÇLIK KRİZİ...
Ha bu arada ben size kendimi tanıtmadım... Ben Sıla. Sevdiğim çocuğun adı da Batu...
Masada oturuyorum, yemeklerimiz çoktan bitmiş. Büyükler arasında koyu bir sohbet var. Masanın bir ucunda da ben, iki kuzenim ve tabletlerimiz. Tabii benim gözlerim tablette ama kafam Batu'da. Ben böyle düşünürken gayetten sesler geliyor. Onun sesi. Batu'nun sesi... Bana sesleniyor;
"Sıla?"
Bana hayal gibi geliyor ama kafamı kaldırıyorum ve onu görüyorum. Tabii anında ben şok, ben iptal... Gözümü kapatıyorum, açıyorum ve hala orda. Daha sonra anlıyorum ki masadaki konuşmalar da durmuş, herkes kendisine yabancı gelen bu insan evladına bakıyor. O zaman ben hayal görmüyorum. Nasıl yani? Bu gerçekten o mu? Sonra yine o ses:
"Dili tutuldu."
Ve o suratındaki beni ona bağlayan lanet olası yan sırıtışı. Kendime gelebilmek için hafifçe öksürüyorum ve dilimden dökülen sadece "Batu?" oluyor...
&
Düzenlenmiştir.
Yayın Tarihi: 14 Mayıs 2015
Düzenlenme Tarihi: 24.03.2019
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ARSLAN (Bir Aşk Hikayesi)
Teen FictionOnlar, birbirlerini biraz geç buldular. Kız, onu bekleyen hayatın farkında bile değildi. Erkek ise bu hayata doğmuştu ama kaçıyordu ondan. Başlarda her şey normaldi. İki liseli aşıklardı. Hikayelerinin adı klasikti: "Bir Aşk Hikayesi" Sonra ise her...