Gözlerimi yavaşça araladığımda nerde olduğumu anlamaya çalıştım. Kaçırılmıştım ama şuanda bir yatakta yatıyordum. Yerimden doğrulup etrafa baktım. Modern bir yatak odasındaydım. Ayağa kalkıp odada dolaştım önce. Sonra kapıyı yokladım. Nasıl olsa açılmaz diye düşünsem de yanılmıştım. Bu nasıl bir adam kaçırmaydı? Hem villaya kapatıp yataklarda yatırıyorlar hem de kapıları açık bırakıyorlardı. Odadan çıktım ve yavaşça aşağıya indim. Burası da boştu. Bir umut evin kapısını denediğimde ise bu sefer açık bulamamıştım. Yüzüm düşerken salona geçtim. Camdan çevreyi gözetlediğimde birkaç adamın gezdiğini gördüm. Buradan çıkışımın olmadığını anlamıştım. Koltuklara yönelmişken orta sehpanın üzerinde bir kağıt görüp duraksadım. Elime alıp okudum.
"Bir süre kendi başınasın Sılacım, kusura bakma. Sevgilin doğru seçimi yapana kadar bu durum böyle kalacak. Evde iletişim araçları hariç her şey var. Orada kaldığın süre zarfında bütün ihtiyaçlarını karşılayabilirsin. Sadece çıkışın olmayacak. Odaya test bile koydurdum, değerimi bil. Şimdi uslu bir kız ol ve sessizce olacakları bekle.
-Adnan Arslan"
Bitirdiğimde "Geri zekalı moruk!" diye söylenerek notu yırttım ve mutfaktaki çöpe attım. Salona geri dönmeyip yukarı, deminki odaya çıktım. Sürgülü cam kapıyı açıp terasına çıktım ve sandalyelerden birine oturdum. Etrafa bakınırken bir yandan da düşünüyordum. Adnan Amca yazısında bir seçimden bahsetmişti. Burada kalıp kalmayacağımı etkileyecek ne seçtirebilirdi ki? İsteklerini böyle mi yaptıracaktı? Bizi böyle mi ayıracaktı? Peki, Batu ne yapacaktı? Benim için en doğrusunu seçmeye çalışırken hayatını bitirmezdi değil mi? Ya da bir şekilde beni kurtarırdı değil mi? Benden vazgeçer miydi sizce? Bence geçmezdi. Ama belki de mecbur kalacaktı. Acaba ne yapıyordu şimdi? Her yere haber salmış, beni bulmaya mı çabalıyordu yoksa seçimini mi yapıyordu? Sahi ne seçecekti? Seçenekleri nelerdi de, aralarından birini seçecekti?
İki Gün Sonra...
Tam tamına iki gündür bu evde tıkılıp kaldım. Gündüzlerim-gecelerim birbirine girdi. Hiçbir şeyin tadını almıyorum. Sürekli ya bir şeyler izliyor ya da kitap okuyorum. Ne dışarıdaki adamlarla, ne de beni kaçırtan Adnan Amca'yla iletişime geçmiştim. Ama bugün işler değişmişti. Sabah kalkıp kahvaltı ettikten sonra kahvemi alıp salondaki koltuklara yerleştim ve korumaların daha ben uyanmadan bırakmış olduğu dergileri karıştırmaya başladım. O sırada kapıdan gelen seslerle panikle yerimde doğruldum. Gelen korumaya nasıl bakıyorduysam "Eee- şey- Adnan Bey bu akşam için bir misafiriniz olacağını söyledi ve güzel giyinmenizi istedi. Haber vermek için gelmiştim." diye kekeledi. Uzatmayıp "Tamam." dediğimde evden çıkıp kapıyı tekrar kilitledi. Sıkıntıyla iç çekip dergiye geri dönerken kapı yeniden açıldı. Bu sefer de korumalardan biri arkasında birkaç kişi ile girdi içeri. Arkasındakiler mutfağa geçerken o, "Sıla Hanım, arkadaşlar akşam için yemekleri hazırlayacaklar." dedi ve ben tekrar "Tamam." diyince evden çıkıp kapıyı kilitledi. Ben de kupayla dergiyi sehpaya bırakıp ayaklandım ve yukarı çıktım. Adnan Amca'nın odamdaki dolabı doldurduğunu dün keşfetmiştim. Odaya geldiğimde dolabı açıp askılara bakınmaya başladım. Elbiseler de vardı ama kimin geleceğini bilmediğimden giymek istemedim. Biraz spor gözüksün diye açık renk kot etekle üstüne de tozpembe, kısa kollu büstiyer giydim. Ayağıma da tozpembe Adidas Super Color geçirdim. Aynadan saçlarıma baktım. Kendi dalgasıyla gayet hoş durduğu için dokunmadım. Hazır olunca aşağıya indim. Mutfakta ne yaptıklarını merak etmiştim. Biten kupayı bırakma bahanesiyle yanlarına giderken masayı da güzelce kurduklarını gördüm. İçeri girdiğimde bakışlar bana çevrilmişti. Hiçbir şey çaktırmadan kupayı lavabonun kenarına bıraktım ve göz ucuyla ne yaptıklarına bakarak salona döndüm. Yemek hazırlayıp sofrayı kuruyorlardı ama bu özenin sebebi neydi? Düşüncelerle tekrar koltuğa yerleştim ve misafiri beklemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ARSLAN (Bir Aşk Hikayesi)
Teen FictionOnlar, birbirlerini biraz geç buldular. Kız, onu bekleyen hayatın farkında bile değildi. Erkek ise bu hayata doğmuştu ama kaçıyordu ondan. Başlarda her şey normaldi. İki liseli aşıklardı. Hikayelerinin adı klasikti: "Bir Aşk Hikayesi" Sonra ise her...