-19- Çocukluk Arkadaşım

176 5 1
                                    

(Multimedya: Sıla ve Batu'nun havuzdan çıkışı)

Akşam oldu ve biz hala dışarı çıkmadık. Ayrıca konuşmadık da. Öyle sessizce balkonda oturduk. Bir ara Batu tuvalete gitti. Ben de fırsattan istifade dışarı çıkacaktım ama nasıl anladıysa tuvaletten "Sakın deneme!" diye bağırdı. Verdiğim karşılık da çaresizliğimin göstergesiydi.

"İyi tamam be!"

Tekrar balkona çıkıp oturduğumda o da biraz sonra yanıma geldi. Kapı çalınana kadar da sessizliğe geri döndük. Kapıyı açmak için ayaklandığımda "Sen dur ben açarım" dedi. Ama onu dinlemedim ve kapıya doğru ilerlemeye devam ettim. Yine de bu peşimden gelmesine engel değildi. Kapıyı açtığımızda bizim grupla karşı karşıya geldik. Aralarında Elif ve Kuzey yoktu. Lanet! Durumumuzu bilen tek onlardı. Denizalp, kapıyı Batu'yla birlikte açmamızı her nedense anormal buldu.

Denizalp: Yeni evliler gibi kapıyı beraber açmacılık ha?

Ha-ha çok komiksin (!)

Sıla: Saçmalayacak mısınız yoksa sadede gelecek misiniz?

Denizalp: Tamam yenge ya, ne kızıyorsun?

Sıla: Kızarım, çünkü şu arkadaşa sinirliyim.

Damla: Yani bu "Biz de yemeğe gelmeyeceğiz." demek mi oluyor?

Sıla: Aslında ben gelirim :) Hatta hemen gidelim :)

Bunu Batu'nun beni bırakmasını umarak söylemiştim. Ama dışarı bir adım atmamla kolumdan yakaladı ve "Hayır gelmiyoruz." dedi. Bize şaşkın bakışlar atan arkadaşlarımız bir cevap bekliyorlardı doğal olarak. Ne de olsa saçmalığın önde bayrak sallayanıydı durumumuz. Açıklamayı Bay Öküz'e bırakmamak için hemen "Beyimizin kesin emri var. Onunla barışana kadar beni odadan çıkarmayacakmış." diyerek lafa girdim.

Zeynep: Yani?

Sıla: Yani İMDAT!

Batu: İmdat filan değil. Biz çok mutluyuz burada. Değil mi aşkım?

Sıla: Hiç de değil! Burada zorla tutuluyorum! Ayrıca Elifler nerede ya? Onlar olayı biliyor.

Zeynep: Onlar yemeğe gelmeyeceklerini söylediler, o yüzden biz de bir size de bakalım demiştik ama siz de gelmiyorsunuz herhalde ha?

Sıla: Şu geri zekalı bırakmıyor ki beni! Açım ben ya!

Damla: O zaman gidiyoruz. Enişte bırak kızı!

Diğer kolumdan tuttu. Batu'nunsa bırakmaya niyeti yoktu.

Batu: Denizalp al şu sevgilini git. Biz gelmiyoruz.

Denizalp: Aşkım biz gitsek mi?

Damla: Tabi canım, gidelim (!) Anan güzel mi senin? Hiçbir yere gitmiyoruz. Hem enişte sen niye bu kızı aç bırakıyorsun? Bırak yemeğe gidelim. Sonra gelir yine.

Batu: Oradan bakınca salakmışım gibi mi gözüküyor Damla? Sanki ben bilmiyorum kaçacağını.

Sıla: Batu saçma sapan konuşma ve bırak kolumu. Zaten boş boş oturmaktan içim şişti!

Batu: Bırakmayacağımı biliyorsun aşkım.

Sıla: Bana aşkım deme!

Batu: Ne diyeyim?

Sıla: Bir şey deme! Konuşma benle! Sadece kolumu bırak!

Batu: Bırakmayacağımı biliyorsun.

Sıla: Oooof!

Çocukları da orada ağaç etmenin bir anlamı olmadığını düşündüğümden Damla'nın tuttuğu kolumu nazikçe çekip "Neyse siz gidin bari." dedim.

THE ARSLAN (Bir Aşk Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin