-63- Özel Bölüm (SılBat)

161 1 0
                                    

(Multimedya: Sıla'nın manzarası)

(+18 sahneler vardır.)

Batu'dan

"Ondan bir canavar yaratmışım. Nasıl yaptım bilmiyorum. Yapmak da istemiyordum. Belki de ilk kez biri hem bana güveniyor, hem beni seviyor, aynı zamanda da benden çekiniyordu. Ben de onun masumluğuna aşık olmuştum. Ben miyim onu kirleten? Onu hayatıma sokmam mı kirletti onu?"

Önümdeki viski bardağıyla oynayarak söylemiştim bunları. Sıla restini çekip depodan çıktıktan sonra bir süre kalakalmıştım. Sonra sebepsizce kahkaha atmaya başlamış, hıncımı oradaki adamlardan çıkarmıştım. Öldüresiye dövmüştüm hepsini. Bir yumruk daha atsam son nefeslerini vereceklermiş gibiydi. Yapacaktım da. O yumruğu atacaktım ama Kuzey ve Yiğit beni uzaklaştırdılar. Ben de yine kahkaha atmaya başlayıp depodan çıkmış, bara girmiştim. Çete gelene kadar birkaç içki fondiplemişitm. Kafamda düşünceler birbirini kovalıyorlarken içimi döktüm arkadaşlarıma. Sözümden sonra Yiğit "Abi içme artık, yeter. Git bir konuş yengemle, belki sadece gözünü korkutmak için yapmıştır." dediğinde histerik bir kahkaha attım. "Karımı benden iyi mi tanıyacaksın?" diye sorup viskiyi kafama diktim. Ayağa kalktım ve "Neyse, ben kaçtım." diye ekleyip kapıya yöneldim. Sarhoş olmamıştım. Dayanıklıydım her şeye karşı. Hiçbir şey beni yıkamazdı. Ama Sıla 'hiçbir şey' değildi. Hayatımdı. Benden gideceği fikri bile beni deli etmeye yetiyordu. Zaten normal değilim de, neyse... Eve geldiğimde korumalardan biri "Batu Bey? Sıla Hanım beraber geleceğinizi söylemişti ama..." dediğinde kaşlarımı çatıp telefonumu çıkardım hemen. Tamam kızmış olabilirdi, restini çekmiş olabilirdi ama ne benden ayrılmak o kadar kolaydı, ne de kızımı almak... Telefona "Canım?" diyen neşeli sesiyle cevap vermesi şaşırtmıştı beni. Oysa ben telefonu açmayacağını bile düşünüyordum. Korumayı el işaretiyle yanımdan uzaklaştırdım. Arabaya yaslanırken Sıla'ya da "Nerdesin sen?" diye sordum. "Annenlerdeyiz ya hayatım, sen de buraya geleceksin." dediğinde kaşlarım iyice çatıldı. "Ne karıştırıyorsun sen?" dediğimde de yine sakince "Ha, geliyor musun? İyi o zaman, bekliyoruz canım. Öptüm." diyip telefonu kapattı. Sabır dileyerek arabanın kapısını açtım. "Gidelim bakalım." diye mırıldanarak arabaya binip siteye doğru yola koyuldum.


Annemlerin zili çaldığımda Sıla, kucağında Gece'yle açtı kapıyı. Ona sinirliydim. Ya da belki kırılmış... Ama Gece'yi görünce; onu karım olarak, kucağında çocuğumuzla görünce gülümsemeyi engelleyemiyordum. Sıla "Babamız gelmiş!" diye şakıyarak önce Gece'yi, sonra da "Hoş geldin hayatım." diyerek beni öptü. "Hoş-bul-duk." diye şaşkın bir karşılık veriyordum ki Gece'yi bana uzattı. "Bebeğim?" diyerek kızımı kucağıma aldım. Sıla önde biz arkasında içeri geçtik. Ailelerimizi salonda görünce Gece'yi son kez öpüp koluma oturttum ve salondakilerle selamlaştım. Sıla'nın yanındaki boşluğa oturduğumda ilgi odağı değildim. Ben de fırsattan istifade huzur bulduğum şeylerden birini yapıp Gece'yle oynamaya başladım. O sırada babamdan gelen "Çocuklar siz iyi misiniz? Birbirinizin yüzüne bakmıyorsunuz." sorusuyla başımı kaldırıp ona baktım. Sıla'ya döndüğümde o da bana bakıp "Hadi bakalım ne cevap vereceksin?" der gibi kaşlarını kaldırdı. Umursamadan babama döndüm ve "Yok baba, iyiyiz. Kızımı özlemişim ben biraz." diye geçiştirip tekrar Gece'yle oynamaya başladım. Sıla ise "Aynen, iyiyiz. Hatta saat geç olduğuna göre, biz kalkalım." dedi. Ayaklanıp bana döndüğünde de "Hayatım ben Gece'nin çantasını alayım, çıkalım. Olur mu?" diye ekledi. Başımla onaylayıp yukarı çıkışını izledim. Ona neler olduğunu anlamıyordum. Geri geldiğinde düşünceleri kafamdan atıp Gece'ye "Gel bakalım..." diyerek ayağa kalktım. Vedalaşıp evden çıktık. Arkamızdan kapıyı kapattıklarında "Sana inanamıyorum." dedim. Önden yürümeyi bırakıp bana döndü ve "Neden?" diye sordu. Yanına varınca ben de durdum ve "Neydi bu yaptıkların? Önce gelip herkesin önünde bana rest çekiyorsun, sonra burada mutlu aile tablosu çiziyorsun... Ki, çizmene de gerek yok. Biz gayet mutluyuz. En azından ben... Seni, Gece'yi çok sevdiğimi bilmiyor musun?" diyerek içimdekileri döktüm. Sıla gülüp dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve "Saçmalama sevgilim, biliyorum tabi ki." dedi. Sonra da "Hadi gidelim, evde konuşuruz." diye ekleyip arabasına bindi. Kapısını kapatmadan da "Gece sende." deyip göz kırptı. Ben dikilmeye devam ederken de park yerinden çıktı. Gece de benim gibi şaşkınca arkasından bakıyordu. Ben ona dönünce ise bana dönüp gülümsedi. Şirinliğine karşı gülümseyip burnunun ucunu öptüm. Arabaya geçip kısa sürede eve vardık.

THE ARSLAN (Bir Aşk Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin