Yılın son okul gününe de alarmımla uyandım. Sürünerek yataktan kalktıktan sonra tuvalet işlerimi hallettim ve yatağımı topladım. Okul için kıyafet bakmaya başlayıp kısa sürede siyah eteğimi, gri kazağımı ve siyah külotlu çoraplarımı giyindim. Ayağıma da siyah topuksuz botlarımı geçirdim. Bugün YÖT grubu olarak yılbaşı partisi düzenlediğimiz için okula serbest gidiyorduk. Giyinme işim bitince aynanın karşısına geçip elimle saçlarımı havalandırdım. Onu da hallettikten sonra siyah saatimi koluma takıp makyajımı yaptım. Çantamı ve gerekli eşyaları da aldıktan sonra odamdan çıkıp aşağı indim. Evde kimse yoktu. Mutfağa girip bir şeyler atıştırdıktan sonra toparlanıp evden çıktım. Arabama atlayıp okulun yolunu tuttum.
Okula vardığımda her zamanki yerim boştu. Yanımdaki arabaya baktığımda Batu'nun gelmiş olduğunu anladım. Ben de arabayı park edip indim. Okula girdiğimde ilk önce hep oturduğumuz yere baktım ve çetenin orada olduklarını gördüm. Binaya girmek yerine yanlarına gittim. Batu'nun yanındaki yerime otururken "Günaydın." dedim. Herkes "Günaydın." diye karşılık verirken Batu yanağımdan öpüp "Günaydın güzelim." demeyi tercih etmişti. Ona gülümsedim ve gruba dönüp "Eee ne yaptınız? Hazır mısınız bakalım partiye?" diye sordum. Yiğit hepsi adına "Olmaz mıyız yengem? Yıkılacak buralar bugün!" diye yanıtladı sorumu. Bunun üzerine hepimiz güldük tabi. Gülmemin sonunda çantamı hafif yukarı kaldırıp "Ben şunu bırakıp geliyorum." diyerek yanlarından ayrıldım. Binaya girdikten sonra dolabıma ilerledim ve eşyalarımı hazırladım. Defter-kitapları sınıfa bıraktıktan sonra binanın çıkışına doğru yürümeye başladım. Arkamdan adımın seslenmesiyle durup arkamı döndüm. Müdür yardımcımız Şebnem Hoca bana doğru geliyordu. Yanıma ulaştığında "Günaydın hocam." diye selamladım.
Şebnem: Günaydın Sılacım, nerede sizin grup?
Sıla: Bahçedeler, ben de yanlarına gidiyordum.
Şebnem: Ha iyi, ben sana söyleyeyim de sen ilet onlara. Partiyi siz hazırlıyorsunuz ya, o yüzden beşinci ders izinlisiniz. Dördüncü dersin bitiminde spor salonuna gidin, Murat Hoca'nız size söyleyecek ne yapacağınızı.
Sıla: Tamam hocam, ben iletirim bizimkilere.
Şebnem Hoca bunun üzerine "Tamam." diyip yanımdan ayrıldı. Ben de yoluma devam edip bahçeye, bizimkilerin yanına çıktım. Batu'nun yanındaki yerime "Size bir haberim var." diyerek oturdum. Herkesin dikkatini üzerime çekmiştim. Hepsine teker teker gülümseyip "Beşinci ders izinliyiz." dedim. Hepsi sevindiklerini belli eden tepkiler vermişlerdi. Ondan sonrasındaysa ders başlayana kadar parti hakkında bir şeyler konuştuk.
******
Dördüncü ders bittiğinde çantalarımızı da hazırladık ve grupla toplanıp spor salonuna geçtik. Çantalarımızla birlikte soyunma odalarına dağıldık ve üstümüzü değiştirdik. Biz partiyi organize ettiğimiz için elbise ve takım elbise giymek zorundaydık. Okula da o kıyafetlerle gelebilirdik ama Şebnem Hoca sonra giyinsek daha iyi olacağını söyleyip kirlenme tehlikesini de sebep göstermişti. Ben zümrüt yeşili bir elbise giyip aynı renk topuklular ve takılarla kombinimi tamamlarken Elif aynı şekilde lacivert, Zeynep mor ve Damla ise sarı rengi tercih etmişti. Ben saçlarımı elbiseye yakışacağını düşündüğüm için sabah fönlemiştim ve şimdi de fönlü saçımı kendi saçımla atkuyruğu haline getirmiştim. Elif dalgalandırdığı saçlarını toplarken, Zeynep dalgalı saçını Damla da fönlü saçını açık bırakmıştı. Telefonlarımızı ve almamız gerek kağıtları alıp odadan çıktık. Erkeklerin kapısına geldiğimizde tıklatmamıza kalmadan açıldı kapı. Erkekler de siyah takım elbise giymişlerdi. Ama ceplerinde bizim elbiselerimizin renginde mendil vardı. İltifat etme faslımız bittiğinde Murat Koç'un yanına gittik. Bizi gülümseyerek karşıladı ve "Hoş geldiniz gençler. Çok şıksınız bakıyorum..." diye ekledi. Ona gülümseyip teşekkür ettik ve koç görevlerimizi vermeye başladı. Zeynep ve Yiğit şarkı listelerini, dolaylı olarak da program akışını oluşturuyorlardı. Damla'yla Denizalp Murat Koç ve görevlilerin yardımıyla salon düzenlemesiyle uğraşırken Batu'yla Kuzey de çekilişlerle ve hediye havuzuyla ilgileniyorlardı. Biz de Elif'le içecekleri bardaklara, atıştırmalıkları da tabaklara yerleştirip masaya dizmekle görevlendirilmiştik. Biz böyle çalışırken Murat Koç "Gençler!" diye seslendi. Ona döndüğümüzde "DJ ekibi gelmiş onları karşılayıp buraya getirir misiniz? Sonra devam edersiniz." diye ekledi. Başımızla onayladıktan sonra masaya bıraktığım kağıt ve telefonu alıp grupla birleştikten sonra spor salonundan çıktık. Giriş kapısının orada bir topluluk gördüğümüzde onlara doğru ilerledik. Grubun sözcüsü ben seçilmiştim. O yüzden yanlarına gittiğimizde "Hoş geldiniz." diyerek ellerini sıkan ilk ben olmuştum. Kendimizi tanıttıktan sonra "Bu taraftan buyurun, partiyi yapacağımız alana geçelim." dedim ve spor salonuna ilerledik. Salona girdiğimizde grubu Murat Koç'un yanına götürüp biz de işlerimize döndük. Murat Koç grubu sahneyi koydurduğumuz yere götürmüş bir şeyler anlatıyordu. Sonrasında grup eşyalarını sahneye yerleştirmeye başladı ve Murat Koç da yanlarından ayrıldı. Ben olan biteni izlemeyi bırakıp tekrar işime döndüğümde yanağıma kondurulan ıslak öpücükle "Hi!" diye bağırmaktan kendimi alamamıştım. Hafif başımı çevirdiğimde Batu'nun piç gülüşü atan suratıyla karşılaştım. Bu hali bende onu öpme isteği oluştururken etrafa bakınıp herkesin işine konsantre olduğunu görmemle düşündüğümü yaptım ve dudaklarına bir öpücük bırakıp geri çekildim. Batu şaşkınlıkla gözlerini büyütürken aynı zamanda gülümsüyordu. O gülümsemeyi bozmadan "Bu ne içindi şimdi?" diye sorduğunda omuz silkip "İçimden geldi." diye yanıtladım ve işime devam ettim. Batu da "Peki o zaman... Hadi sana yardım edeyim." diyip işe koyuldu.
Böylece kısa bir süre sonra işimiz bitmişti. Herkesin işini bırakmış tribünlerde oturduğunu gördüğümde Batu beni oraya ilerletmeye başlamıştı bile. Tribüne çıkıp oturduğumuzda "Hadi selfie çekelim." diyip telefonumun kamerasını ayarladım. Herkes poz verdiğinde de fotoğrafı çektim. Bir tane de Snap'ten çekip üstüne "Yılbaşı Partisi düzenliyoruz biiiz!" yazıp paylaştım. Aynı işlemi Instagram için de gerçekleştirip telefonumu kilitledim ve telefonumu bırakıp grup konuşmalarına dahil oldum. Elif, Kuzey'e "Çekilişte kimler çıktı?" diye sorduğunda bazen aklımı okuduğu hakkında ürettiğim fikirler tekrar canlandı zihnimde. Kuzey ona "Valla bilmiyoruz ki o an çekeceğiz." diye cevap verdiğinde kafasını aşağı-yukarı sallayıp "Anladım." dedi.
Damla: Zeyno, siz akışı ne yaptınız?
Zeynep: Şarkıları hazırladık. Bir kaç şarkı çalacak sonra çekilişler yapılacak. Ondan sonra... Ay unuttum, ne demiştik Yiğit?
Yiğit: Şey dedik ya, bir iki hareketli daha çalacak sonra slowa geçecek. Yine bir iki tane... Sonra da isteyenler istek şarkı söyler diye düşündük. Tabi ilk sahneye ben çıkacağım, o ayrı.
Zeynep: Bunu ben niye bilmiyorum canısı?
Yiğit: Sana söyleyeceğim de ondan. Hem de gitarla...
Bunun üzerine Zeynep'in yüzünde bir gülümseme oluşurken bizde "Ooo!" sesleri yükselmişti. O sırada Murat Koçun bize el ettiğini görüp "Murat Koç çağırıyor." diyerek ayağa kalktım. Grup da benimle birlikte ayaklandı ve aşağı indik. Koçun yanına gittiğimizde "Birazdan dolar burası, hadi siz çıkışa geçin karşılamak için." dedi. Biz de "Tamam." diyerek salondan çıktık. Kapıya dizilip gelenleri karşılamaya başladık.
Bir süre sonra Şebnem Hoca geldiğinde "Hadi siz de gelin." dedi. Biz de içeri girdik. Murat Koç sahneye çıktığında salon sessizleşmişti. Murat Koç "Evet gençler, hoş geldiniz. Bugün DJ grubumuz bizimle olacak. Genelde akışı Selim yapacak. Partiyi hazırlamakta görev alan ve görevi hakkıyla yapan YÖT grubumuza teşekkür ediyoruz. Hepinize iyi eğlenceler, ha bana bakın fazla tozutmak yok ona göre!" dedi ve alkışla birlikte sahneden indi. Onun arkasından Selim denilen çocuk mikrofonu alıp giriş yaptı ve parti de böylece başlamış oldu.
&
Düzenlenmiştir.
Yayın Tarihi: 13 Aralık 2015
Düzenlenme Tarihi: 05.05.2019
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ARSLAN (Bir Aşk Hikayesi)
Ficção AdolescenteOnlar, birbirlerini biraz geç buldular. Kız, onu bekleyen hayatın farkında bile değildi. Erkek ise bu hayata doğmuştu ama kaçıyordu ondan. Başlarda her şey normaldi. İki liseli aşıklardı. Hikayelerinin adı klasikti: "Bir Aşk Hikayesi" Sonra ise her...