Sabah alarmın çalmasıyla açtım gözlerimi. Alarmı kapatıp yanıma baktığımda Batu da kıpırdanmaya başlamıştı. O da gözlerini açıp bana döndü. İkimiz de gülümsedik. "Günaydın karıcım." dediğinde kıkırdayıp "Günaydın kocacım." diye karşılık verdim. Sonra "Kalkıyorum ben artık." diyerek yataktan kalktım. Tuvalet işlerimi hallettim. Ben çıktığımda yerime Batu girdi. Ben de giysi odasına geçtim. Formalarımı çıkartacakken kapı çalındı. "Kim şimdi bu?" diye düşünerek aşağı indim. Kapıyı açtığımda karşıma bir kadın çıktı. Hafifçe tebessüm ettiğinde ben de aynı şekilde karşılık verip "Buyurun?" dedim. Kadın "Siz Sıla Hanım olmalısınız. Ayşe ben, Batu Bey'im tanır beni. Yardımcınızım." diye yanıtlayınca daha rahat gülüp "Memnun oldum. Geçin lütfen." diyerek biraz yana kaydım. Ayşe Hanım içeri geçti ve montunu çıkartıp astı. Salona doğru ilerlerken "Ben kahvaltıyı hazırlayayım." diyip mutfağa girdi. Odaya geri çıktığımda Batu giyiniyordu. Kapıyı kapatınca önünde olduğu aynadan bana bakarak "Kim gelmiş?" diye sordu. Giysi odasına geçerken "Ayşe Hanım." diye yanıtladım. Dolaptan formalarımı alıp giyindim. Ayağıma da beyaz, boğazlı Nike spor ayakkabımı giydim. Okul çantamı ve siyah hırkamı da alıp odaya geçtim. Elimdekileri yatağa bırakırken Batu'nun yatağı toplamış olduğunu fark ettim. Boy aynasının önüne geçip hırkamı giydim ve üstümü düzelttim. Batu'nun parfümü odayı doldurduğunda ondan tarafa döndüm. Yanıma gelip dudaklarımdan öptü ve "Ben iniyorum aşağıya." dedi. Başımla onayladığımda da ceketini ve kitaplarını alıp odadan çıktı. Ben de tuvalet masasına oturdum. Saçlarımı açıp elimle düzelttim. Koluma beyaz saatimi ve dün Melek Teyze'nin verdiği pırlanta bilekliği taktım. Yüzüklerim artık sol taraftaydı. Sağ elimin yüzük parmağına da bir tane siyah boğumluk geçirdim. Son olarak da parlatıcımı sürüp parfüm sıktığımda hazırdım. Çantamı ve komodinin üstündeki telefonumu alıp odadan çıktım. Aşağıya indiğimde sofranın güzelliği iştahımı açmıştı. Batu salonda, camın önünde telefonla konuşuyordu. Çantamı kapının oraya bırakıp mutfağa geçtim. "Ayşe Hanım döktürmüşsünüz valla." dediğimde süt ısıttığını fark ettiğim kadın bana dönüp "Lütfen, bana 'Ayşe Abla' diyin." dedi. Ben de gülümseyip "Peki Ayşe Abla. O süt bana mı?" dedim. Sütü bardağa koyup "Batu Bey süt içtiğinizi söyledi." diyerek bardağı da bana uzattı. Sütten bir yudum alıp "Nedenini söylemedi mi?" diye sordum. Başını sallayıp "Hayır." dediğinde ise ben de söylemeden içeri geçtim. Batu da "Tamam, okuldan sonra uğrarım. Görüşürüz." diyip telefonu kapattı ve yanımda bitti. Yanağımı öpüp "Bir şeyler atıştıralım da çıkalım, geç kalmayalım." diyerek sandalyemi çekti. O da karşıma oturduğunda bir şeyler atıştırdık. O arada Ayşe Abla yanımıza geldi ve "Akşama ne yemek istersiniz?" diye sordu. Ben direk Batu'ya baktım. O da "Takıl kafana göre, fark etmez." diye yanıtladı. Ben de "Bence de." diyerek Ayşe Abla'ya baktığımda "Nasıl isterseniz." diyip mutfağa yöneldi. Batu ise "Dur Ayşe Abla, şuraları da topla. Aşkım sen de kalk hadi, geç kalacağız." diyerek ayaklandı. Ben de peşinden kalktım ve "Görüşürüz Ayşe Abla." diyip onu takip ettim. Montlarımızı giyip evden çıktık. Arabaya geçip park yerinden ayrıldık.
Okula geldiğimizde otoparkta boş yer bulup arabayı park ettik. El ele içeri girdik. Eşyalarımızı alıp sınıfa giderken "Şimdi benim soyadım yoklamada 'Arslan' mı yazacak?" diye sordum. Batu gülümseyip "Aslında yazmayacaktı ama babam araya girip halletti. Yani, evet." diye yanıtladı. Başımı anladığımı gösterir biçimde sallayıp önüme döndüm. Sınıfa girip eşyaları bıraktık ve amfiye gittik. Çete yoktu. Biz de ikimiz oturduk. Biraz sonra yanımıza geldiklerinde çete muhabbetlerimiz başladı.
Ders saati geldiğinde sınıflara dağıldık. Hoca gelip yoklama almaya başladığında heyecanlanmıştım. Batu da fark etmiş olacak ki kolunu omzuma atıp "Sakin ol biraz. Niye heyecanlısın bu kadar?" diye mırıldandı. Ben cevap veremezken Elif ve Kuzey de bize katılmıştı. Onlarla konuşurken gülmeye de başlamıştım ve heyecanımı unutmuştum. Öyle ki, hoca "Sıla Arslan?" diyince de "Burada!" diyip anlattığım şeye devam etmiştim. Sınıfta da sessizlik oluşurken lafımı kesip sınıfa baktım. Hoca "Sılacım senin soyadın 'Keskin' değil miydi? 'Arslan' nerden çıktı?" diye sorduğunda "O, kızlık soyadım kaldı." diye mırıldandım. Sınıf "Oha!" diye tepki verirken biraz gerilmiştim açıkçası. Hoca da susmak yerine "Evlendin mi yani? Kiminle?" diye üsteledi. Buna cevap vermek yerine göz devirmiştim. O sırada Batu sırıtarak sakince elini kaldırdı. Basbayağı eğleniyordu çocuk! Hoca şaşkın şaşkın "Siz... Evlendiniz mi?" dediğinde oflayarak başımı sıraya koydum. O sırada Batu da "Ne kadar abarttınız ya! Evlendik, evet! Yoklamaya devam edin hocam, yeter!" diye sitem etti. Başımı kaldırdığımda hoca göz devirip yoklamaya devam etti. Bizimkilere "Ne sorguladı be!" diye sitem edince güldüler. Batu bana yaklaşıp "Canımın içi, hazır ol buna. Daha bu ilk ders." dediğinde ofladım ve "Benim uykum var, ben uyusam mı biraz?" dedim. Batu da "Uyu bebeğim." diye onayladı. Hocaya kısa bir bakış atıp oflayarak Batu'ya geri döndüm ve "Ya bir şey derse şu kadın?" diye sordum. Batu boş bulunup "Kim?" dedi. "Sence?" der gibi baktığımda ise anladı ve "Ha, hoca mı? Bir şey diyemez. Dedirtmem yani. Uyu sen hadi." diye ekledi. Birkaç saniye daha öylece sınıfta göz gezdirip Batu'nun bana verdiği montu masaya, başımı da üstüne koydum ve gözlerimi kapadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ARSLAN (Bir Aşk Hikayesi)
Novela JuvenilOnlar, birbirlerini biraz geç buldular. Kız, onu bekleyen hayatın farkında bile değildi. Erkek ise bu hayata doğmuştu ama kaçıyordu ondan. Başlarda her şey normaldi. İki liseli aşıklardı. Hikayelerinin adı klasikti: "Bir Aşk Hikayesi" Sonra ise her...