-56- Dağ Evi

173 4 0
                                    

(Multimedya: Dağ Evi)

Bir Ay Sonra...

Geçtiğimiz bütün haftalar tamamen Gece'nin odasıyla ilgilenmekle geçmişti. Neredeyse her gün o odayla ilgilendim 'hamile halimle'. Bu tabiri de annem, Batu'ya telefonda "Hamile haliyle ev mi düzenletiyorsun kızıma?" diye kızarken çıkartmıştı. Batu bunu bana söylediğinde kahkaha atmıştım. Doğru, yorulmuştum ama bebeğim için değerdi sonuçta. İşte bu uzun haftalardan sonra her şey hazırdı. Kızımın odası çok ponçik bir görüntüye ulaşmıştı. Odanın kapısındaki "Baby" yazısını kaldırıp yerine kendimiz süslü bir stille, morla "Gece" yazmıştık. Odadaki beyaz duvarların üstüne mor-mavi karışımı, üstünde beyaz simler olan duvar kağıtları yapıştırmıştık. Simler, gece hafifçe parlıyorlardı. Mobilyalarda da küçük değişiklikler yapmıştık ve oda hazır olmuştu. Ben sürekli bunlarla uğraşırken Batu arada sırada şirkete ve bara gidip geliyordu. Böylece bir ayı tamamlamıştık ve bugün Bolu'ya doğru yola çıkacaktık.

Salonda oturmuş, anneme benim de bilmediğim şeyleri anlatmaya çalışıyordum. Bir kez daha "Bilmiyorum anne." dedim. Güya "İyi yolculuklar." demek için aramıştı ama kaç saattir soru sorup duruyordu. "Niye gidiyorsunuz ki hem?" dedi bu seferde. Gözlerimi devirip "Kafa dinlemek için anne." diye cevapladım yine sabırla. O sırada Batu "Hayatım hadi çıkmıyor muyuz?" diyerek merdivenlerden indi ve kurtarıcım oldu. Hemen oturduğum koltuktan kalkıp anneme de "Anne Batu geldi, çıkıyoruz biz artık evden. Görüşürüz sonra, öpüyoruz." diyerek Batu'nun yanına ilerledim. Annem neyse ki uzatmadı ve "Peki, iyi yolculuklar. Biz de öptük, dikkat et kendine." diyip telefonu kapattı. Kulağımdan çektiğim an "Ohh!" çekip göz devirdim. Batu bu halime kahkaha atıp elimi tuttu ve "Biraz uzaklaşmak iyi gelecek ha?" dedi. Ben de gülümsedim ve "Hem de baya iyi gelecek." diyerek adımlarına eşlik ettim. Evden çıkıp arabaya yerleştik ve Bolu'ya doğru yola koyulduk.

***

İki buçuk saat sonra nihayet Bolu'daydık. Batu arabayı dağ evinin önüne çektiğinde "Oha!" diye tepki vermeden edememiştim. Geldiğimiz yer gerçekten çok güzeldi. Batu buraya eskiden ailecek geldiklerini söylemişti. Dedesinden babasına kalmış. O kadar eski gözükmemesine şaşırmıştım. Tabi bir de zevklerini tebrik etmiştim. Arabadan inip kapıya doğru ilerledim. Batu da arkamdan valizleri alıp geldi ve kapıyı açtı. İçeri girdiğimizde ilk iş evi gezdim. İçerisi de dışı kadar güzeldi. İki katlı bir evdi. Alt kat salon ve açık mutfaktan oluşuyordu. Salonun bir tarafı boydan boya camdı ve bu cam, bahçeye açılıyordu. Üst katta ise bir tuvalet ve iki oda vardı. Odaların biri çift kişilik, diğeri ise tek kişilikti ve Batu'nun olduğu bariz belli oluyordu. Batu arkamdan gelip çift kişilik odaya girdiğinde kaşlarımı çatıp yanına gittim ve "Bu odada mı kalacağız?" diye sordum. Valizleri yere bırakıp bana döndü ve "Niye, beğenmedin mi?" dedi. Yanlış anlaşıldığım için yumuşarken hemen suratımı düzeltip "Hayır hayır, beğendim. De... Annenlerin odası değil mi burası?" dedim. Batu gülerek "Merak etme, sorun olmaz. Hem burası onlardan bize kalacak artık." dediğinde ben de gülmüştüm. Yanıma gelip beni aşağıya indirdi. Bahçeye çıktık ve salıncağa oturduk. "Akşama yemek yapmam lazım." diyerek bozdum sessizliği. Bana döndüğünde gülümsüyordu. İki elini yanaklarıma koyup dudaklarımı öptü ve "Birini tuttum ben." dedi. Anında gözlerim büyürken "Hani yalnız olacaktık?" diye sitem ettim. Bir kez daha öptü ve "Merak etme, sadece alışveriş ve yemek yaptı. Sonra da evi temizleyip gitti. Bugünlüktü sadece." diye açıkladı. Buna karşılık rahatladım ve "İyi bari." diyip kollarımı beline sardım. O da bana sarılıp başımdan öptüğünde dağ havasının ve kocamın kollarının verdiği huzurla gözlerimi kapayıp anın tadını çıkardım.

&

Düzenlenmiştir.

Yayın Tarihi: 8 Mart 2016

Düzenlenme Tarihi: 08.12.2019

THE ARSLAN (Bir Aşk Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin