Okulların kapanmasına tamı tamına iki hafta kaldı. Batu'yla benim ilişkim ikinci ayını doldururken ve tam gaz devam ederken Damla-Denizalp ve Zeynep-Yiğit çiftlerimiz iki buçuk aydır birlikteler. Onlarınki de devam ediyor. Hepimiz sevgililerimizle çok mutluyuz. Tabii bizim "Çifte Aşk" adını verdiğimiz grubumuza yenileri de katıldı. Çağla bir aydır Mete'yle, Elif A. Cenk'le, Elif K. Kuzey'le, Melis ise Yağız'la çıkıyor. Mete, Cenk, Kuzey ve Yağız da, Yiğit ve Denizalp gibi B'de okuyorlar. Batu grupta A'da olan tek erkek. Size bunları anlatmamın nedeni Çifte Aşk grubuyla yaptıklarımızı anlatacak olmam. Hazırsak başlıyorum...
Geçen gün kızlarla konuşuyorduk. Bizimkiler yoktu ve onlara bir sürpriz yapmak istiyorduk. Ben dünden hazırlamıştım her şeyi. Mekan bile hazırdı. "Ben dün ne sürpriz yapacağımızı buldum." diyerek konuşmaya başladığımda hepsi merak ve umut dolu gözlerle bana bakmaya başladılar. Ben de "Şimdi, ilk önce bir mekan ayarladım. Çimenlik bir alan... Oraya çadır kuracağız ve hatta o gece beraber kalacağız. Tabii kabul ederseniz... Onları söylemiyorum çünkü canlarına minnet. Eğer size de uyarsa sadece annelerden izin almak lazım." diyerek devam edip bitirdim sözlerimi.
Melis: Bence güzel plan, ama anneleri ne yapacağız onu bilemedim.
Zeynep: Teneffüste arasak olabilir aslında.
Sıla: Olur. Hatta bakın şöyle yapalım. Hoparlörler açık kalsın. Diyelim ki açınca "Kızlarla sana bir şey soracağız, hatta şuan onlar da seni duyuyor." Ondan sonra da soruyu sorarız ve arkadan diğerleri de "Ne oluur!" diye bağırırlar. Hem daha inandırıcı olur.
Bu fikrime Melis "Bence mantıklı." diye katılırken diğerleri de teker teker "Bence de!" diyerek onayladılar. Plan da kabuldü. Ben de geri kalanını anlatmaya başladım. "O zaman geri kalanını anlatıyorum. Şimdi biz kızlar olarak, onlar da erkekler olarak gelecekler. Ama akşam hep beraberiz tabii. Gece de sevgililerimizle baş başayız-" diyip devam edecekken Melis'in "Oha!" diye atlamasıyla kesilmişti sözüm. Ona bakıp göz devirdim ve "Kızım ne yapayım senin için fesat! O anlamda demedim. Mesela ayrı ayrı yerlerde otururuz filan, ne biliyim onun gibi işte..." dedim. O sırada Elif K. "Peki nasıl bir şey olacak?" diye sorarak konuyu dağıttı. Plana başlamadan önce "Öncelikle tek çadır mı olsun, yoksa yedi tane mi?" diye sordum. Hepsi "Yedi." dediğinde devam etmiştim anlatmaya. "Tamam, o zaman... Ayrı ayrı kalacağız yani... Şöyle yapalım, çadırlar büyük bir daire oluştursun. Tahminen yedi tane çadır geniş bir daire oluşturamaz, o yüzden araları biraz açık olsun. Bir açıklık daha büyük olsun ve orada da masa olsun. Yemeği orada yeriz. Sonra, bu dairenin ortasında küçük bir sehpa duruyor olsun. Çevresinde de minderler olsun. Oyunlar veya sohbetler için... Sıra geldi nasıl aydınlatılacağına. Ben diyorum ki çadır aralarına mumlar koyduralım, hem romantik olur." diye devam ettiğimde bu sefer de Çağla "Ya çok vıcık vıcık olmaz mı öyle?" diyerek kesti sözümü. Bu sefer ona döndüm ve "E başka ne yapacağız ki?" diye sordum. Önce biraz düşündü, sonra da "Bilmem... Neyse tamam siz yapın hadi planı, ben uyarım. Zaten Mete de benim gibi. Çok romantik takılmayız biz. Siz takılırsınız. Olur, mu?" diye ekledi. Ben de "Olur canım ne olacak? Sizin kararınız sonuçta." dedikten sonra "Ben devam ediyorum..." diyerek anlatmaya döndüm. "Mumlar olsun. Gerçi aydınlatma var orada. Onlar zaten yanacak ama dediğim gibi mumlar romantik olur. Daha iyi. Sehpaya yakın bir yerde de ateş olmalı. Üşümek istemeyiz değil mi? Çadırlara geliyorum. Bakın şimdi... Bir renk belirleyeceğiz ve çadırları o renkte aldıracağız. Hepimizinki farklı olacak. Ayrıca bu iş için biraz para ayırmanız lazım. Çünkü çadırla aynı renk bluzlar giyeceğiz. Hem kendimize alacağız hem de çocuklara. Bir de tabii o renk bir battaniye. Hem yatarken örtünmek için, hem de oyun oynarken sırtımıza almaya. Şimdi bir şeyler sormam lazım... Bir, para konusu sıkıntı olur mu? İki, anneleri ikna edemezsek başka bir şey düşünürüz sorun yok da herkes annesiyle konuşmaya hazır mı veya 'hayatta izin vermez' diyen var mı? Ha bir parantez açmam lazım, gideceğimiz yer kuzenimin yeri. Çakma bir göl var orada. Yani el yapımı... Havuz gibi düşünün. Onun etrafı da çimlerle kaplı, işte biz o alanda olacağız. Benim ismimi vereceğiz annelere, ben de zaten siz kabul ederseniz Bigoş'u arayacağım. İnanmazlarsa telefonunu veririz ararlar. O ikna eder zaten. Neyse, devam ediyorum..." derken bu sefer de Damla "Etmeden bir şey diyeceğim... Annen biliyor mu?" diyerek kesti. Onu da "Biliyor, yani şöyle, Bigoş zaten bizi oraya çağırmıştı. Dün gittiğimizde aklıma bu plan geldi, ben de Bigoş'la konuştum, o da annemlerle konuştu. Yani sadece siz kızları biliyor. Batu'yu duysa zaten izin vermezdi. Neyse devam ediyorum. Tekrarlayayım... Para sorun olur mu? Kesinlikle izin alamam diyen var mı? Erkeklerle aynı çadırda kalmak istemeyen var mı? Ben bugün gidelim diyorum kıyafetleri almaya, uygun mu? Ve tabii ki plana ekleme yapacak veya bir şeyler çıkartacak olan var mı? Evet, sırayla soruyorum... Melis?" diye yanıtladım ve Melis'e döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ARSLAN (Bir Aşk Hikayesi)
Novela JuvenilOnlar, birbirlerini biraz geç buldular. Kız, onu bekleyen hayatın farkında bile değildi. Erkek ise bu hayata doğmuştu ama kaçıyordu ondan. Başlarda her şey normaldi. İki liseli aşıklardı. Hikayelerinin adı klasikti: "Bir Aşk Hikayesi" Sonra ise her...