(+18 sahneler bulunmaktadır!)
Çalan alarmla yüzümü buruşturdum. Yastığı kulaklarıma bastırarak "Batu kapat şunu!" diye bağırdığımda Batu'nun kahkahası doldurdu kulaklarımı. Bununla birlikte alarmı da kapatmıştı. Ses kesildiğinde yastığı bıraktım ve yorgana sarılıp uykuma devam etmeye çalıştım. Batu yanağımdan hızlı bir şekilde öpüp "Ben şirkete gidiyorum, istersen gelme." dedi. Aklıma getirdiği şeyle aniden gözlerimi açıp doğruldum. Batu yataktan kalktığında beni görüp güldü. "Sevgilim ciddiyim. Gelmek zorunda değilsin, yat uyu istiyorsan." dese de onu dinlemeyip "Yok yok, geliyorum. Hem, sen aşağıdaki tuvalete in bakayım. Ben duşa gireceğim." dedim. Yataktan hızla kalkıp tuvalete koşturdum. Girmeden "Yatağı da topla!" diye bağırıp kapıyı kapattım. Pijamalarımı çıkartıp klozetin üstüne bıraktım. İç çamaşırlarımı da kirli sepetine attım ve banyoya girdim.
Hızlı bir duş alıp çıktıktan sonra bornozumu giydim ve saçlarımı tarayıp kuruttum. Dişimi fırçalayıp düzleştiriciyi de fişe taktım ve odaya geçtim. Batu çoktan giyinmişti. Aynanın önünde ıslık çalarak saçını havalandırıyordu. Lacivert takım elbise ve beyaz gömlek giymişti. Tabi ki kravatı yoktu ve gömleğinin üstten üç düğmesi açıktı. Ayağında da siyah köselesi vardı. Ben onu süzerken beni fark edip gülümseyerek aynadan bana baktı ve "Giyinik olmam ne büyük bir kayıp böyle." dedi. "Ya!" diye mızırdanıp ben de gülmeye başladım ama bunu kısa kesip pijamalarımı toplamış olduğu yatağın üstüne koydum ve giysi odasına geçtim. Dolapta uygun kıyafet bakınırken en sonunda karar verdim. Kapıyı hafifçe ittirip iç çamaşırlarımı ve çıkarmış olduğum dizimin biraz üstüne denk gelen siyah, bol eteğimi; üstüne de uzun kollu, siyah bluzumu giydim. Ayağıma bordo topuklularımı geçirip montları ve ceketleri astığımız dolaptan ayakkabımla aynı renkteki deri ceketimi aldım. Onu da giyip aynanın karşısına geçtim. Beğenmiştim. Oradan çıktığımda Batu odada değildi. Tahminen aşağıdadır diye düşünüp tuvalete girdim ve ısınmış olan düzleştiricimi alıp saçlarımı yaptım. İşim bittiğinde düzleştiriciyi kaldırdım ve tuvaletten çıktım. Makyajımı yapmak ve uygun birkaç şey takmak için tuvalet masama oturdum. Saçımın birazını öne alıp görüntüme baktıktan sonra çekmeceyi açıp makyaj malzemelerime baktım. Uygun olan malzemeleri çıkartıp makyajımı yaptım. Son olarak da kırmızımsı rujumu dudaklarımla buluşturdum ve makyaj işini tamamladım. Takı kutumu çıkartıp üç tane damladan oluşan, uzun, parlak siyah küpelerimi; siyah kalın bilekliğimi; siyah DKNY saatimi ve siyah boğumluk yüzüklerimi taktım. Kutuyu kaldırıp çekmeceyi kapattım. Parfümlerime tek tek bakıp sonunda Hypnotic Poison'da karar kıldım. Onu da sıktığımda fiziksel olarak hazırdım. Bir tek çantam kalmıştı. Tekrar giysi odasına girip çanta çekmecemden bordo, kısa saplı, omuza asılan çantamı aldım. Cüzdan, ruj, telefon ve ne olur ne olmaz diye siyah güneş gözlüklerimi içine koyup çantayı hazırladım. Evden çıkınca anahtarı da koyacaktım. Batu'nun arabasıyla gideceğimizden bu evdeki yedek anahtarımı almamıştım. Montların durduğu askıdan da bordo kabanımı elime aldım. Odaya son kez göz gezdirip çıktım ve aşağı indim. Batu'nun ıslığı bu sefer mutfaktan geliyordu. Mutfağa doğru ilerlerken elimdeki çantayı masaya bırakıp kabanı da sandalyeye astım. İçeri girdiğimde Batu portakal sıkıyordu. Masada da kahvaltılıklar duruyordu. Makinenin durduğunu kesilen sesinden anlayıp Batu'ya döndüm. Sıktığı kabı alıp ustalıkla bardağa boşalttı. Dibinde kalanını da kafasına dikti ve yıkayıp bulaşıklığa koydu. Bardağı alıp döndüğünde beni gördü ve "Günaydın aşkım!" diye adeta şakıdı. Ben de kıkırdayıp "Günaydın." diye karşılık vererek masaya ilerledim. Portakal suyunu koyup "Otur hadi." dedi ve tekrar tezgaha döndü. Yerime otururken sorarcasına "Sen?" dedim. O da elinde fincanla gelip "Bana kahve. Çünkü bu abi hala uyuyor." diyerek karşıma oturdu. Tatlı tatlı konuşarak kahvaltımızı yaptık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ARSLAN (Bir Aşk Hikayesi)
Genç KurguOnlar, birbirlerini biraz geç buldular. Kız, onu bekleyen hayatın farkında bile değildi. Erkek ise bu hayata doğmuştu ama kaçıyordu ondan. Başlarda her şey normaldi. İki liseli aşıklardı. Hikayelerinin adı klasikti: "Bir Aşk Hikayesi" Sonra ise her...