• Fighting Together / Chapter Nineteen

353 47 56
                                    

~•~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~•~

"Sırtım kırıldı!"

Kıyıya kadar yürümüştük. Ve canım çıkmıştı. Karga bize yol boyunca eşlik etmişti. Sırtımdaki yükü yere koyup uzandığımda Yuma yere oturdu ve sırtını çantalara verdi. Yuika-san ise Yuma'nın yaslandığı yere oturdu. Derin nefes alıp verirken karnıma konan kargayla irkildim. Yuma güldü. "Kalk diyor sana." Bende onu elimle onaylayıp doğruldum. "Bazen onu boğasım geliyor." Yuika-san ayaklanınca Yuma da zorla kalktı. Hafif olanı Yuma'ya verip ağır olanı sırtladım. Yolumuz uzundu, üstelik Bulut Köyü anbu takımının tehlikesi geçmiş değildi. Çakramı sürekli etrafa yayıp tetikte olmak zorundaydım. Yuika-san'ı tehlikeye atmak isteyeceğim son şeydi.

Yolda yavaş yavaş yürürken karga hala bize eşlik ediyordu. Bir Yuma'nın çantasına, bir benim çantama konuyordu. Çakramı etrafa yaydığımda da bir şey hissedemiyordum. Akatsuki Sığınağı'nı geçeli de çok olmuştu. Yuma annesi ile sohbet ederken durdum. Benim durmamla Yuma' da durdu. Gülümsedim. "Mola verelim, üç saattir yoldayız." Yuika-san hemen ayak uydurup sepetindeki bezi yere genişçe serdi. Piknik yapacakmışız gibi tabak ve yemekleri yerleştirirken karganın havalanmasıyla Yuma'ya döndüm. Beni onayladığında izin isteyerek ayağa kalktım. "Hemen geliyorum."

Ağaçlar ve çalılar arasından geçip onu gördüğümde gülümsemeden edemedim. Karga omzundaydı ve Akatsuki cübbesiyle kamuflajdan uzaktı. Kollarımı kavuşturdum. "Bu ilgini neye borçluyum acaba?" Ona yaklaşırken kargasına elimi uzattım. Onu severken devam ettim. "Bana gayet iyi baktı, sen kendine iyi baksan daha iyi değil mi?" Derin bir nefes verdiğinde ona döndüm. "Bir sorun mu var -" Kaşlarını çattığını gördüğümde irkildim. Kızgındı. "Sığınakta öylece dolaşırken aklın neredeydi Naomi?"

Demek ki görmüştü.

"Üstelik arkadaşınla beraberdin. Klonunu da bırakmışsın." Başımı mahçubiyetle eğerken o beni paylamaya devam etti. "Ya yakalansaydınız? Ya o çocukla annesi kavuşamadan ölseydiniz? O zaman ne olacaktı?" Endişelenmiş miydi hayal kırıklığına falan mı uğramıştı, kestiremiyordum. Elimi yanağına uzatıp baş parmağımla okşadım. "Bir şey olmadı, yakalanmadık. Biz iyiyiz." diğer elimle cübbesini tuttum. "Hem yakakansaydık bile ne yapar, eder, Yuma'yı oradan çıkartırdım. Biliyorsun, daha önce yapmıştım, değil mi?" Gülünsediğimde bakışları yumuşamıştı. Elimi hafifçe yüzünde gezdirirken başını elime doğru yasladı. Bu beni gülümsetti. "Gitmem gerek."

"Fazla imkansızlıklar var."

Bakışlarım yerde parçalanırken anlıma vurduğunda ona tekrar baktım. Omzundaki karga benim omzumda yer alırken o çoktan ayrılmıştı bile. Kargayla geri dönerken tatlı acısıyla elim anlıma gitmişti.

"Başka sefere."

Karga birden omzumdan havalandı. Bende Yuma ve Yuika-san'ın yanına geri dönmek için aldırmadım. Oldukları yere vardığımda boğazıma dayanan kunai ile kalakaldım. Yuma ve Yuika-san'ın yakalanmış olduğunu gördüm. Boğazıma bastırdığı kunai ile ciddiyetini ortaya koyuyordu. "Bizimle geliyorsunuz." Kaşlarım çatılı ona bakışlarımı döndürdüm. "İstediğiniz ben değil miyim? O ikisini bırakın." Kadın histerik bir şekilde güldü. "İfşa olmamızı mı istiyorsun?" Gözlerimi yumdum. Elimdeki kunai'yi kendime doğru tuttum. "Göreviniz beni canlı yakalamaktı, değil mi?" Duraksadıklarını gördüğümde sırıttım. "Derhal onları bırakın, onlar Konoha vatandaşı bile değiller." Kadın öylece dururken emir vermiş olacak ki Yuma ve Yuika-san'ı bıraktılar. Yuma itiraz edecekti, onu durdurdum. "Annenle beraber köye geri dön. Önceliğin bu." Tereddüt içinde annesine baktı. Ardından beni onayladı. Çantaları sırtlanıp annesiyle uzaklaşırken bende kunai'mi bıraktım. Bileğimi bağladıkları halatla beni çevrelediler.

彼岸花 - Itachi×Y/NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin