• Desperation / Chapter Forty-eight

230 24 51
                                    

~•~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~•~

"Aferim sana!"

Kazumi elindeki tahta kutudaki daire deliğe daireyi sokmuştu, onu alkışladım. "Mama.* Oldu, değil mi?" Başını okşadım, "Tabii oldu." Kucağıma geldi ve ellerini karnıma koydu ve yaslandı. "Heyecanlı mısın, onii-san olacağın için?" Başını salladı, "Ne zaman onii-san olacağım kaa-san?"

Kazumi artık iki yaşındaydı ve doğumuma da az kalmıştı. Aslında ikinci bir çocuğu düşünmüyorduk fakat artık fena bir fikir gibi de gelmiyordu. Hem, Kazumi'de sevinmişti bu habere. Bir haftam falan vardı doğuma. Aylardan Ağustos'tu. Itachi, Akatsuki için bir süreliğine gitmişti, üstelik üyelerden olan Zetsu'dan bahsetmişti, bir süre uzak kalması en iyiysiydi.

Ayağa kalktım, "Mama'nın yemek yapması gerekiyor, tamam mı?" Başıyla beni onayladı, Itachi'nin ona aldığı tahta treniyle oynamaya başladı. Bende mutfağa gittim. Güzel bir balık yapmaya karar verdim. İki tane balığı alıp temizlemek için tezgaha yerleştirdim. Pullarını temizleyip karnını yardım. İçini temizleyip kenara ayırdım. Kenarda kaynayan pirinci kontrol edip balığı kızgın tavaya koydum.

Bel ağrımdan dolayı duramıyordum bir türlü. Çakra akışım yavaşlamıştı ve arada gelen sancılarla baa-chan sürekli beni kontrol etmeye geliyordu. Onun için de pişirmiştim. Sofrayı kurmak için tahta yer masasını açtım. Kazumi yanıma geldi, "Mama, bahçede birileri var." Ona döndüm, "Kimler?"

"Maskeli adamlar, garipler."

Hızlıca ocağın altını söndürdüm ve Kazumi'yi aldığım gibi, "Sessiz ol! Onlar iyi insanlar değil!" diyerek hızlıca mahsene girdim. Kazumi kucağımda hızlıca Itachi'nin bana gösterdiği ikinci çıkıştan ilerlemeye başladım. Karanlıkta ilerlerken bir yandan fısıltıyla Kazumi'yi sakinleştirmeye çalışıyordum, "Merak etme canım, bir şey olmayacak." Yakamı sıktıkça sıkıyor, başını boynuma sokmuştu.

Merdivenlerden zar zor çıkıp evden uzaklaştığımız gibi Kazumi ile oradan uzaklaştım. Gidecek bir yerimiz yoktu ki! Itachi'ye ulaşamazdım da. Aklıma sadece Akane baa-chan'ın evi geliyordu. Kasıklarım kasılmaya başladığında kucağımdaki Kazumi'yi indirdim ve ağaca yaslandım. "Mama, iyi misin?" Derin bir nefes aldım, "İyiyim bir tanem. Merak etme."

Patikayı ağaçlar arasında takip edip kasabaya girdik. Akane baa-chan tezgahını temizliyordu, beni gördü, "Naomi! Bu ne hal?"

Ben bu kadına ne gibi bir açıklama yapacağım şimdi?

"Baa-chan, bir süre sende kalabilir miyim?" Hızlıca Kazumi'yi içeri alıp bana destek oldu, "O ne biçim soru öyle, gel!"

*
*
*

Oturduğum yer rahattı fakat sancılarımın sıklığı artıyordu, "Doğum sancıları mı?" Başımı okşadığında onayladım, "Bir kaç gündür böyle..." Bana gülümsedi, "Eh, Kazumi-kun, kardeşine erkenden kavuşacak desene? Hem, kocan nerede?" Geriye yaslandım. "İşinden dolayı uzaklaşmak zorunda kaldı. Buraya geldim çünkü..."

彼岸花 - Itachi×Y/NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin