• Some Another Time / Chapter Fourteen

417 42 42
                                    

~•~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~•~

Ağaçların arasında zıplarken Konohakagure'ye olan yolu kaybettiğimi düşünmeye başlamıştım! Çünkü sığınaktan ayrıldıktan sonra nerede olduğumu bilmeden bu yola çıkmıştım. Her şey ters gidiyordu.

Çöle ulaştığımda ağır bir küfür etmiştim. Beklenmedikti. Ama rahatlamıştım. Üstelik yanımda herhangi bir yemek veya su da olmadığı için ne yapmam gerektiğinden de emin değildim. Anlıma taktığım alın koruyucuyu çıkarıp başıma gerdim ve ensemde bağladım. Güneşten beni koruyordu en azından, ayak parmaklarım arasında giren kumlar haricinde her şey yolundaydı. Sunakagure'ye ya da Rüzgar Ülkesi'nden bir yere ulaşmam benim için yeterliydi.

*
*
*

Tanrı tüm insanlığı güneşin hazin işkencesinden korusun!

Suna'ya ulaştığımda hayatımın son demlerini verdiğimi sansam da Temari beni kurtarmıştı. Chunnin Sınavları'na geldiğinde resmi olarak tanışmamış olsakta en azından artık tanışıyoruk. Ve biliyor musunuz?

Bu Gaara, aşırı tatlı be!

Benim dışımda kızıl saçlı bir annem vardı, şimdi de Gaara. En azından o emo ruh halinden çıkmıştı. Naruto cidden iyi iş başarmışa benziyordu, Gaara gerçekten en azından hayata daha sıcak bakıyordu. Sohbet etme fırsatı yakalamıştım, inanın bana. Sasuke'den daha sıcakkanlıydı.

Suna'da bir gece konakladıktan sonra Konoha'ya dönmek için izin istedim. Burada bulunmam pek doğru değildi, üstelik habersiz gelmiştim.

Yola çıkmadan önce Temari, Kankuro ve Gaara'ya teşekkür ettim. Yolun sıkıcı geçecek saatlerini saymazsak endişelendiğim bir konu vardı.

Yuma, Yağmur Köyü'ne döndüyse bile ona bir şekilde iyi olduğumun haberini yollamam gerekiyordu. Tsunade-sama ile konuşup acilen bunu halletmem lazımdı yoksa cidden kendimi çok mahçup hissederdim. Daha fazla mahcubiyeti de kaldıramazdım zaten. Bir şey söylemeden ayrılmıştım mağaradan. Kim bilir başını nasıl bir belaya sokmuştum?

Genç adam uyandığında ağrılarıyla acı içinde gözlerini yumdu. Doğrulurken etrafta kızı göremedi. İçeri giren takım arkadaşının surat ifadesiyle kızın gittiğini anlaması zor olmadı. "Kaçmış." Rolüne uygun bir nefes verdi. Gördüğü küçük kağıda ulaşmak için bir bahaneyle pelerini aldı ve sessiz bir köşede açtı. Okuduğu şeyle gülümsedi.

Başka sefere.

Köye yaklaştığımda ulaştığım köy kapısını görünce yavaşladım. Tanrı aşkına, bir daha asla ama asla aç yolculuk etmeyeceğim! Titreyen bedenime rağmen kapıdan geçtim. Kapıda nöbet tutan arkadaşlara el sallayıp Hokage Binası'nın yolunu tuttum. Ero-sennin, Akatsuki' yi araştırıyordu, bu yüzden köyde kalabileceğim tek yer eski evimdi. Doğduğum ev.

彼岸花 - Itachi×Y/NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin