• The Past / Chapter One

291 31 35
                                    

~•~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~•~

Köye geldiğimden beri her şey sakin ilerlese de yeni tanıştığım çocukla takılmak eğlenceliydi.

"Naomi, buraya bakar mısın?"

Başımı çevirdiğimde Shisui'yi gördüm. Gerçi benden beş yaş büyüktü fakat bana böyle seslenmem konusunda ısrarcı olmuştu. Yanına gittiğimde elinde tuttuğu poşetlerle bana gülümsedi. "Bu gece sake partisi yapacağız, gelmek ister misin?" Bizimkilerle derken?

"Bizimkiler?" diye sorduğumda saçlarını karıştırdı. "Itachi, ben. Gelirsen sen bir de." Kulağa fena fikir gibi gelmemişti fakat sake ağır değil miydi? En azından bana öyle gelmişti. "Merak etme, sana meyve suyu alırız!" Omzuna bir tane geçirdiğimde hızlıca özür diledi. "Tamam tamam! Sinirlenme... Kırmızı biber seni.." Kaşlarım daha da çatılırken o gülümsüyordu. Gerçi ben uzakta gördüğümle daha da sinirlensem de üzülmek daha ağır basmıştı. O da yüzümün düştüğünü farketmiş olmalı ki arkasını döndü. "Oh.. Anlaşıldı." Ben oradan tüyecekken kolumdan tuttu. "Eğer şimdi onun için savaşmazsan başka bi' fırsatın olmayacak!" Gözlerimi yumdum. "Bana baksana! Saçlarım kıpkırmızı, üstelik diğer kızlar gibi harika hatlarım da yok -"

Beni susturdu. "Bu seni diğer kızlardan ayırıyor. Üstelik bir bakışınla insanları korkutabiliyorsun! Bende böyle bir şey olsaydı eğer -" Onu bu sefer ben susturdum. "Sence de fazla hayal ürünü değil mi?" Ne demek istediğimi anlamış olacak ki bakışlarını üstümden indirdi. Kollarını kavuşturdu. "Eh, beyefendi için tüm kızlar savaşırken gözü bizi tabii görmez!" Kolumu tutup beni oraya sürüklemeye başladı. Tanrı aşkına! "Shisui, yapma -" Beni oraya topaç gibi fırlatınca kızlardan birinin sırtına çarpmıştım. Doğal olarak odakları da ben olmuştum.

Bittin oğlum sen.

Hayatımın en gerici anlarından biriydi herhalde. Kızlar bana bakarken Itachi de gözünü bana dikmiş bakarken yutkundum. "Şey.." Kızların arasından elimi sokup onun bileğini yakaladım. Ölecek gibiydim. Tanrı'm, yanaklarımı kesip atasım vardı! "Üzgünüm, gitmemiz lazım!" Hızla onu oradan çekip çıkarırken sadece yok olmak istiyordum! Shisui bizi uzaktan izlerken bileğini sıkı sıkı tutup sürüklediğim Itachi sonunda mührü bozmuş konuşmuştu, "Naomi, nereye gidiyoruz?" Derin bir nefes aldım. "Shisui gönderdi beni, ona sor. Bende bilmiyorum!"

"Tamam, tamam. Sinirlenme sen."

Sinirlenmemiştim ki. Gergindim sadece. Shisui'nin yanına geldiğimizde Itachi'nin bileğini bıraktım. Kaçmak için gidecekken Shisui beni gene yakaladı. "Ekip toplandı, kaçamazsın." Ona döndüm. "Seni boğazlamamak için zor tutuyorum kendimi!" Shisui güldü. "Hadi ama, Chunnin Sınavı'nı geçmeni kutlamak için sake aldım. Bi' teşekkürü hakkediyorum." Itachi kaşlarını kaldırdı, "Sake? Kafayı yedin herhalde?" Shisui güldü. "Merak etme, hafif. Tabii isterseniz size meyve suyu alabiliriz." Yutkundum. "Senden nefret -"

彼岸花 - Itachi×Y/NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin