• Lonely / Chapter Fifty-eight

179 23 42
                                    

~•~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~•~

"Nee-san..." Elimde acemice yaydığım yeşil çakra beni fazlasıyla yormuş, kama'm avuç içimi artık yakıyordu. Yuma'nın bilinci ise hala kapalıydı. Karnından yara almıştı, fazla geniş ve derindi, anlı ise sadece sıyrılmış olmasına rağmen yüzündeki çürükler ve ninbu takımı yırtılmıştı.

Aiki ise ağlamaktan çocukların yanında uyuyakalmak üzereydi. Kou ise etrafı koloçan ediyordu. Irro ninjutsu sürekli kesilip duruyordu, çakramı bir türlü ayarlayamıyordum.

"Nee-san.." Aiki sızmak üzereydi, Kou onu yatıştırmak için uzattı. Çocuklar ise beni izliyordu. Aiki gözleri kapalı fakat aralıklarla baksa da Kazumi merakla izliyordu beni, "Kaa-san, Yuma oji-san iyi olacak değil mi?" Başımla onayladım, "Merak etme, kaa-san burada Kazumi. Uyanacak." Yuma'nın yaralarını temizlerken büyük bir titizlikle yapması beni gururlandırsa da ilk önceliğim Yuma'nın uyanmasıydı.

Nasıl bu hale gelmişti? Ero-sennin ile birlikte olmalıydı!

Neler oldu?

"Naomi-san, iyi misiniz?" Gözlerim seğirmeye başlamıştı eminim, gün batmıştı, ben hala yarasına irro ninjutsu uyguluyordum. Kazumi dikkatle beni inceledi, "Terliyorsun." Gülümsedim, "İyiyim ben. Kazumi, sen artık uyu, Akane, haydi." Akane karşı çıkacaktı ki Kazumi onu susturdu. İkisi Aiki'nin yanına geçtiler, Kou, "Itachi-san, size bir şey söyledi mi?" Başımı hayır anlamında iki yana salladım, "Söylemedi, genjutsu kullanıp bayıltmış beni." Kou düşüncelere dalarken yüzünü ekşiten Yuma ile tüm dikkatimle seslendim, "Yuma? Yuma, beni duyuyor musun?" Öksürürken Kou ile ne yapcağımızı bilemez halde ona sesleniyorduk. Yuma, ela gözlerini araladığında ağlamak üzereydim.

Bu kadar duyguyu aynı amda sırtlamak çok ağırdı artık!

"Nee-chan..."

Yanağı avcumu doldururken gerçekten gözlerim isyanla haykırdı. "Buradayım.." Kou derin bir nefesle Yuma'nın anlındaki bezi değiştirdi. Yuma, Kou'yu o haliyle incelerken, "Dost, merak etme." Bana döndü, dişlerini sıktı, "Nee-chan!" Bir yeri acıyordu, neresi acıyordu, "Söyle, neresi!" Bana dizini gösterdi, dizini açtığımda bir kaç saplanmış taş ve cam kırıkları haricinde pek bir şey olmasa da, "Kırık." dediğinde gözlerimle onu izledim. Bilinci daha yeni gelmişti, kendini analiz ediyordu. "Ne yapmam gerekiyor?"

"Sabitle." Kou ayağa kalktı, "Naomi-san, siz ip bulun, ben tahta getireceğim." Kou uzaklaşırken Yuma ile göz göze geldik. Ona doğru eğildim, "Sana bunu kim yaptı?" Anlı, koynuma değerken hissettiğim nefesi ile sanki ben daha çok acı çekiyordum. "E-e..." Onu anlamaya çalışırken birden kan kusmasıyla onu hızlıca yana yatırdım. Kustuğu kanı öksürürken canımdan can gidiyordu, içime sadece öfke doluyordu!

"Naomi-san." Elinde dört tane genişçe bir kaç odunla gelen Kou'ya döndüm, "Buyrun." Yuma'nın kırık ayağının neresinde kırık olduğunu anlamaya çalışıyordum. Dokunduğumda yüz ifadesinden baldırında sıkıntı olduğunu anladım. "Acıyacak." Başıyla onayladı. Ayağını hızlıca kaldırdım ve tahtayı yerleştirip altına da rahat edebilmesi için kendi yer yatağımın içindeki yünü koyup hırkamla sardım. Üstüne de boylu boyunca koyduğum tahtayı sıkıca bağladım. Yuma nefes nefese kalmıştı.

彼岸花 - Itachi×Y/NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin