YELİZ (4)
Neden korkması gerektiğini bile bilmiyordu. Kötü adamlar her yerdeydi ve yine onlarla karşı karşıyaydılar, ama bu sefer ne yapmaya çalıştıklarını bir türlü anlayamamıştı. Geçen sefer Poyraz'dan almak istedikleri bir şey vardı, alerji ilaçları karşılığında kızı vereceklerini söylemişlerdi. Ama şimdi neden rehin tutulduğunu anlamamıştı. Başta hırsız olduklarını sanmıştı, zaten ellerindeki tüm eşyaları onlardan almışlardı ki bu hırsız olduklarını gösteriyordu. Ama bununla da yetinmemişlerdi. Poyraz ve Yiğit'in ne yapmak niyetinde olduklarını anladıkları zaman ne kadar öfkeye kapıldıklarını görmüştü. Bu öfkenin nedeni ise onun için hala sırdı.
Serserileri yönlendiren, kendisini belli ki lider olarak grubun başına atayan gencin emirleri doğrultusunda taşıyan kişi binalardan birinin arkasına götürmüştü onu. Berk olarak ismini duyduğu serseri de onların arkasından gidiyordu.
Onu yere sertçe bıraktıktan sonra iri yarı serseri, Berk'e: "Hadi yine iyisin. Ama fazla hırpalama, daha biz varız sırada," diye uyardı ve yanlarından ayrıldı. Berk oldukça heyecanlı görünüyordu ve bir süre kızın önünde daireler çizip durdu.
"İyi misin?" diye sorma ihtiyacı hissetti en sonunda Yeliz. Hatırının sorulmasına oldukça şaşıran Berk hala ne yapması gerektiğini düşünüyor gibiydi.
"Beni dikkatle dinlemeni istiyorum, çünkü bu senin için çok önemli" diye söze başladı fısıltıyla. Yeliz dinlemek konusunda oldukça tecrübeliydi, o yüzden iki kulağını açtı ve Berk'in diyeceklerini dinledi büyük bir dikkatle.
"Benden sana bir şey yapmamı bekliyorlar ve bu senin tamamen isteğin dışında, arzu etmeyeceğin bir şey," diye açıkladı durumu Berk.
"Bana zarar mı vereceksin?" diye sordu Yeliz, karşısındakinden korkmuyordu ama diğer serseriler gerçekten de kötü adam rolünü iyi beceriyorlardı. Onlardan biri olsaydı şu anda korkacağına emindi.
"Bunu istemiyorum. Aslına bakarsan bunu istesem de yapamam," dedi Berk ve daha çok detay bekleyen kıza elinden geldiğince açıklamaya çalıştı: "İlk fark edildiğinde ailem çok utanmıştı, hala unutamam bunu. Psikologlar arasında gidip gelmeye başlamıştım."
"Üzüldüm, hiç deli birine benzemiyorsun," diye yorumda bulundu Yeliz. Bu yoruma bir süre gülen Berk konuşmaya devam etti: "Deli değilim zaten. Şu anda ahlaklı biri sana bu gözle bakmazdı, ama en azından ileride büyüdüğün zaman bir erkekle beraber bir yaşam kurabileceğini biliyorsundur. İşte beraber yaşamak gerekmiyor bazen, illa büyümeni de beklemeyebilirler. İki durumda da genelde bu durum acı getirir sadece."
"Bu evlendiklerinde insanların dudaktan öpüşmeleri gibi bir şey mi?"
"Evet, en azından genelde iş onunla başlar. Sana asıl anlatmak istediğim şey şu küçük kız, ben bunu sadece arkadaşlarım gibi olmadığım için yapmıyorum. Zorlasam da sana yaklaşamam, çünkü ben seni arzu etmiyorum."
Yeliz'e anlatılanlar kafa karıştırıcı gelse de anladığı şeyin doğru olduğuna emin olmak için sordu: "Erkeklerle mi öpüşmeyi arzu ediyorsun?"
Berk bu şekilde sorulduğunda durumun mide bulandırıcı gelebileceğini biliyordu ama elinde değildi. Ailesinin yüz karası olmuştu. Yine de kendisini hiçbir şeye zorlamak istemiyordu. Psikologlar da genelde onun tarafında yer alıyorlardı, bu durumda da ailesi hemen yeni bir psikoloğa başvuruyorlardı. Kabullenememişlerdi çocuklarını bu şekilde ve onun hasta olduğunu düşünmekte inat ediyorlardı. Ama Berk hasta olmadığının gayet farkındaydı, bu yaşamda onun gibilere de yer vardı, hep de olacaktı. En azından bu durumun şu anda Yeliz'e yaradığını biliyordu, küçük kız bunun farkında olmasa bile.
Orada yarım saat kadar oturup konuştular. Berk psikologlarla olan seanslarını anlatmıştı ona, kimselere açmadığı içini kıza dökmek çok iyi gelmişti. Herkese kalıplaşmış erkek davranışları sergilemek zorunda kalmanın zorluğu onu iyice yıpratıyordu. Yeliz de Berk'i sevmişti ve onu dinlemekten keyif alıyordu. Hiç de garibine gitmemişti, kendisi bu konuyu hiç düşünmemişti ama bir erkeğin başka bir erkekten hoşlanabileceği onu rahatsız etmemişti Berk ona anlattığı zaman.
"Diğerleri ne olacak? Onlar sırada beklediklerini söylemişlerdi," dedi aklına serseriler tekrardan geldiğinde Yeliz. Bu sefer korkmaya başlamıştı. Onlar Berk gibi değildi ve ona Berk'in bahsettiği şekilde zarar vermeye niyetlilerdi. Hem anladığına göre sadece dudaktan öpüşmekle işlerini bitirmeyeceklerdi, o sadece işin başlangıcını oluşturan bir eylemdi.
"Biraz daha bekleyelim burada. Onlara yorgun olduğunu söyleyeceğim, bu sayede zaman kazanırız biraz," diye yanıt verdi Berk. Ama onun içinin sıkkın olduğunu görebiliyordu, o da küçük kızı serseri arkadaşlarından nasıl uzak tutacağını tam olarak bilemiyordu.
"Arkadaşlarıma zarar verirler mi peki?" diye sordu bu sefer Yeliz. Kendi başına gelecek olanlara takıldığından Poyraz ve diğerlerini hiç aklına getirememişti. Ya onlara da zarar vermek isterlerse diye korktu birden.
Berk'in yanıtı geç gelmişti, endişeliydi ve bunu saklamak için uğraşmıyordu bile: "Bilmiyorum küçük kız. Bilmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varoluş
Science FictionMacera, gerilim ve beklenmedik sürprizlerle bezeli bir hikayenin derinliklerine girmeye hazır olun. Türkiye'de pek fazla görülmeyen yerli post-apokaliptik romanlara olan açlığınızı bastıracak ve gerçekte dünyamızda böylesi bir felaket olduğunda nele...