Poyraz (9)

1.5K 134 12
                                    

POYRAZ (9)

Berk'i çadırlardan birinin arkasında ağlarken bulmuştu. Söze nasıl gireceğini bilemiyordu. Onunla pek diyaloğu olmadığından genci çok da tanımıyordu. Ama en azından serserilerin zorlamasına rağmen Yeliz'e neden başka türlü bakmaya yanaşmadığı anlaşılmıştı.

"Bir öğrencim vardı," diye söze başladı Poyraz, Berk'in onu dinleyeceğini umarak: "Adı aklımda kalmamış, ama yaşadığı şeyleri hala hatırlıyorum, beni derinden etkilemiş olmalı. Son sınıfa kadar onun bir sürü dersine girmiştim, lisans hayatı boyunca sınıftaki üç kızla çıkmıştı ama pek uzun soluklu olmamıştı ilişkileri. Bu kızların ortak bir yönü ilgimi çekmişti, hepsi de bu öğrencimden önce aynı erkekle çıkmışlardı, sonra ondan ayrıldıklarında bir süre bu öğrencimle sevgili olmuşlardı. Yani ne zaman o bir kızdan ayrılıyor olsa, diğer erkek de başka bir kızdan ayrılıyordu ve bu öğrencim o erkeğin ayrıldığı kızla çıkmaya başlıyordu. Genelde bu tür detaylar ilgimi çeker çünkü bu detaylar ders anlatımım esnasında öğrencilerin odaklarını değiştiren türden olurlar. Dersle değil yanlarında oturan kız arkadaşlarıyla ilgilendiklerinden bir süre sonra kim kiminle sevgili anlayabiliyordun sonuç olarak. Lisans döneminin sonlarına doğru bu öğrencimi o erkeğin arabasında görmüştüm ve onunla öpüşüyordu. O zaman anlamıştım, öğrencim o erkekten hoşlanıyordu ve ona yakın olabilmek için erkeğin ayrıldığı kızlarla çıkıyordu sadece. İkisi de yıllardır aslında yalan bir hayat yaşamışlar ve en sonunda birbirlerini bulmuşlardı. Bu görüntü nedense aklımdan hiç çıkmamış."

Berk anlatılanların tamamını dinlemişti ki ona şu soruyu sordu: "O görüntü aklına geldiğinde miden bulanıyor mu?"

"Neden bulansın ki?" diye sordu Poyraz soruyu bile garip bulduğunu gösteren bir bakış atarak.

"Bu elimde değil tamam mı? Ben hasta değilim. Yapamıyorum işte. Olmuyor!" diye haykırdı birden Berk ve ağlamaya başladı yeniden. Poyraz hemen mendille gözyaşlarını sildi ve: "Bir erkek evladım olsun isterdim. Ama olmadı. İnan bana, senin gibi bir erkek evladım olsa senden utanmazdım," dedi emin bir şekilde.

"Ailem senin gibi düşünmedi ama, beni bir hasta olarak gördüler. Beni düzeltilmesi gereken kusurlu bir malmışım gibi tamir etmeye kalkıştılar."

"Bu içinde bulunduğumuz toplumda utanmadan yaşayabilmeni istediler, onlar senin iyiliğini düşünüyorlardı sadece. Ama belki de hatalıydılar, özgür olmak herkesin hakkı. Sırf toplumun geri kalanından farklı diye özgürce yaşama hakkı kimsenin elinden alınmamalı, ama işte kimse bunu göremiyor, onlara yine de kızma çünkü onlar bunu korkunç bir şeymiş olarak görmüşler, böyle büyümüş insanlar. Gerçeği göremiyorlar, senin hala bir insan olduğunu, hala onların evladı olduğunu, hala âşık olabileceğini, hala insanlık için güzel şeyler yapabileceğini göremiyorlar. Sen yine de kızma onlara."

Poyraz, söylediklerini Berk'in iyice anlamasını istiyordu: "Sen benim bir evladımsın. Yeliz nasıl benim kızımsa, sen de benim erkek evladımsın. O senin kardeşin, ona ağabeylik yapacaksın. Ben sürekli başınızda duramayacağım, ama sen onun yanında yer alacaksın. Bana söz ver Berk. Böylece daha huzurlu bir şekilde gözlerimi kapatabilirim."

Berk gözyaşlarını silerek: "Sana söz veriyorum," dedi, son söylediklerinin önemini kavrayamamıştı. Çünkü o, Poyraz'ın aslında çok az vakti olduğunu bilmiyordu.

"O halde geri dönelim hadi ve sakın o başını eğme, sen utanacak bir şey yapmadın," dedi Poyraz ve Berk'in elinden tuttu, masalarına geri döndüler. Berk iyi olduğunu söyleyip Yeliz'i rahatlattı ve ona gülümsedi. Yeliz aralarında bir sorun olmadığını görünce mutlulukla Berk'in yanağına bir öpücük kondurdu.

VaroluşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin