William (6) (Varoluş 2 Tanıtım Bölümü)

1.3K 41 11
                                    

Varoluş 2 yeni bölümleriyle geri dönmüştür, buradan da bunun haberini vermek istedim. Gemideki olayları bir hatırlatayım dedim, çünkü devam bölümleri özellikle burada geçmektedir. 

WILLIAM

Onu özlüyordu. Bunu kendisine itiraf edemese de gerçek buydu. İnsanların arkasından konuştuklarını duymamaya alışmıştı, ama birisini özlemenin ne kadar acı verici olabileceğini hiç tahmin etmemişti.

Toplamda kaç ülke olduğunu da bilmezdi, hiçbir zaman coğrafyası iyi olmamıştı. Ama burada ellerinden geldiğince dünyada kurtarabilecekleri tüm ülkelerden insanları getirdiklerini biliyordu. Her ülkenin standart olarak yedi kişiyi getirmesine izin verilmişti. Bu sayıya ülkenin yöneticilerin aileleri dâhil değildi, bu yüzden bir kişinin en azından eşi ve çocuğuyla beraber geldiği hesaplandığında geminin her ülkenin nüfus olarak yirmi civarı insanını barındırdığı söylenebilirdi.

Bir de geminin teknik eleman kadrosu vardı. Bu kadro yetmiş kişiden oluşuyordu ve çok farklı ülkelerden insanları barındırıyordu. Beş kişi ile en çok Çin'den teknik eleman bu kadronun bir parçası olmayı hak kazanmıştı. Bu insanlar sürekli devasa bilgisayarların olduğu kısaca teknik oda denilen yerden hiç ayrılmazlardı. Bilgisayarlarının başında sürekli uyduları takip ederler ve ülkelerin son durumlarını rapor ederlerdi.

Hizmet kısmında ise daha çok elemana ihtiyaç olmuştu tahmin edilebileceği düzeyde, aşçısı, temizlikçisi, çocuk ve yaşlı bakıcısı derken 800 eleman işe alınmıştı, burada para kazanmak tabi asıl kazanç değildi hiç biri için. Tek acı yönü ailelerini getirememeleriydi. Ama şanslı olanlar da yok değildi. Bazıları tüm ailesiyle buraya kabul edilmişti, aile üyelerinden bir kısmı boruları tamir ederken bir kısmı yemeklerle ilgileniyordu. Yani tüm ailenin elinin bir işe yatkın olması hayat kurtaran bir faktöre dönüşmüştü.

Bu geminin bu kadar kişiyi bu kadar zaman içerisinde toplamayı başarması gerçekten de takdire şayan bir olasılığın gerçekleşmesi demekti. William coğrafyadan anlamazdı, ama matematikte çok iyiydi, istatistikte daha da iyiydi. Böyle bir olasılığın gerçekleşmesi için ya iyi bir öngörüye ihtiyaç olunduğunu ki aralarında tanrının olduğuna hiç inanası gelmiyordu ya da en mantıklısı olarak önceden bu olaya hazırlık yapılmış olmasıydı. Bu gemi çok iyi saklanmış bir projenin ürünüydü, bu kadar ülkeden kişinin bir şekilde emeğini ortaya çıkartmasının gerektiği. Yani böyle bir felaketin öncesinde bir sürü ülkeyi inandırmak ve bu plana dâhil etmek çok büyük bir ustalık gerektiriyordu. Bu nedenlerden ötürü de adı bile konmasına gerek olmamış bu geminin büyük mimarıyla tanışmayı çok istiyordu.

Bu gemi insanlığın ya kurtuluşu olacaktı ya da gerçekten de gelen kıyametin arifesinde bekleme odası görevi görecekti. İlk bu gemiye geldiği zaman hep etrafında ileri gelenler diye bahsi geçen kişilerle çevrili olduğunu fark etmişti. Her biri bir ülkenin başbakanı ya da tarım bakanı ya da onun gibi bir şeyiydi. Genelde ekonomi bakanları getirtilmişti, ama eğitim bakanları pek şanslı değildi bu konuda. Sanırım onlara yedi kişinin adını verin dediklerinde çoğu kişi ilk akıllarına gelen birkaç bakanı düşünmeden söyleyivermişti. İnsanların bu kapitalist düzende aklına ekonomi bakanlarını getirmemeleri de biraz olanaksız olurdu neticede.

Aklında bir sürü soru vardı. İlk başta dünyamıza ne olduğuydu. Aynı anda her yer kararmış, devasa bir gök gürültüsü eşliğinde yer yarılmıştı resmen. Çoğu kişi Arap Yarımadası'nın tüm dünyayı etkileyen bu felaketin merkezi olduğunu düşünüyordu. Orada yıldızların gözleri kör ettiğini söylüyorlardı. Bu çok saçma bir durumdu ve gerçeği ortaya çıkartması fazla zamanını almamıştı. Dünyaya dev bir meteor düşmüştü ve bu felaketin geleceği önceden biliniyor olmasına rağmen kaçışın olmayacağının anlaşılmasıyla ortaya atılmış başka bir fikrin peşinden gidilmişti. Bu gemi de bunun bir sonucuydu.

VaroluşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin