Yeliz (6)

1.4K 113 7
                                    

YELİZ (6)

Poyraz ve Kerem'in dönüşünü beklerlerken Yeliz'in içinde yine bir gerginlik birikmeye başlamıştı. Poyraz'ın ondan uzakta olması onu korkutuyordu, ayrı kaldıklarında ikisinden birine bir şey olursa ve birbirlerini bir daha göremezlerse diye korkuyordu. Başka şeyler düşünerek bu korkularını yatıştırmaya çalıştı. Eline yerden toprak aldığında küçükken toprakla ne çok oynadığı aklına geldi.

Annesi onu parka götürürdü, televizyon ya da bilgisayara dadanması yerine toprakla oynamasını isterdi. Babası da alerjisi yüzünden başına bir şey gelecek diye korkardı. Bahar ayında olduklarından alerjisi yine rahatsızlık verici düzeye ulaşmıştı ve ilaçlar da fazla işe yaramıyordu çiçeklerin dibinde toprakla oynadığı için. Parkın yanında bir oturakta güzel bir kadının ağladığını görünce içi sızlamıştı. Kimse kadına bakmıyordu bile, herkes kendi işiyle ilgileniyordu. Gözyaşları sel olmuş kadının neye üzüldüğünü merak etmişti. Belki onun da kendisi gibi alerjisi vardı.

Güzel kadına ilerleyip mendil uzattı: "Lütfen ağlama."

Kadın mendili görünce bir süreliğine gözyaşlarını unuttu ve kıza gülümsedi: "Teşekkür ederim prenses."

"Ne oldu? Kim üzdü seni?"

"Kimse üzmedi."

"Ama ağlıyorsun. Bir şey mi oldu peki?"

"Sadece doktordan geliyorum."

"Ama doktorlar iyi ederler, ağlatmazlar."

Kadın kızın yanıtı karşısında gülmüştü ve ardından hayatında böyle güzel bir kız olmadığı gerçeğini fark edip yeniden ağlamaya başladı. Yeliz ise daha da merak içinde kalmıştı kadını üzen şeyin ne olduğu konusunda.

"Baharda hep böyle kötü olurdum. Alışkındım, ama bu sefer farklı bir şeyler daha hissediyordum. O yüzden doktora gittim, belki senin gibi tatlı bir kızı taşıyorumdur umuduyla."

"Ah gerçekten mi, ne güzel? Annemin de alerjisi varmış, bu yüzden bir süre fark edememiş hamile olduğunu..."

"Annen çok şanslıymış o zaman. Bende öyle olmadı ve doktor bana kızımın hiç olmayacağını söyledi."

"Eh belki erkek çocuğun olur?" diye rahatlatmaya çalıştı Yeliz, tam olarak konuyu anlayamadan.

Kadın soruya yanıt vermedi, daha çok ağlamaya başladı ve ağlarken bir yandan konuşmaya devam ediyordu: "Bunu bilmiyordum, ama eşime nasıl söylerim? Onu kandırmış gibi hissediyorum, kendimi ya o da öyle düşünürse? Yeni evlenmiştik, mutlu olacaktık. Ama şimdi... Şimdi..."

"Kocan seni seviyorsa sana kızmaz," diye karşılık verdi Yeliz masumane bir şekilde.

Kadın kızın söyledikleri karşısında dayanamadı ve tatlı kıza sarıldı: "Keşke senin gibi bir meleğe sahip olsaydım."

"Ben varım ya zaten. Tanışalım. Adım Yeliz," dedi kız hemen ve elini uzattı.

Kadın da gülümseyerek karşılık verdi ve Yeliz'in elini sıktı: "Yeliz, çok tatlı bir ismin var. Benim de adım Meltem."

İkisi birlikte o günü parkta oynayarak geçirdiler. Meltem bir günlüğüne annelik duygusunu tatmıştı. Yeliz yeni oyun arkadaşını çok sevmişti. Ama günün sonunda ayrıldıklarında birbirlerini son kez gördüklerini bilmiyorlardı çünkü ertesi gün felaketler başlayacak ve herkesin hayatı çok farklı bir yolda ilerleyecekti.

VaroluşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin