Meltem (7)

1.4K 106 10
                                    

MELTEM (7)

Odasında tek başına kaldığı bu zaman diliminde her şeyin suçlusu olarak kendisini görmeye başlamıştı iyice. Belki de bu iyi kalpli eşinin yanında ona destek olan kimse olmadığı için bu kadar acımasız bir hale bürünmüştü. Sağlığı bu hava koşullarına dayansaydı onun da eşini kurtarabilmek için başka insanlara zarar verebilecek kadar yüreğini karartmasına gerek olmazdı. Ama asıl nedeni biliyordu Meltem ve kendisine bu konuda çok kızıyordu. Bir çocukları olamamıştı ve bunun suçlusu kendisiydi.

Bu haberi ilk öğrendiği zamanı hatırlıyordu. Kadın doğum uzmanı Dr. Ferhat ona acı gerçekleri söylerken ağlamaktan başka bir şey yapamamıştı. Çocuk parkına kadar yürümüş ve orada çocukları izlerken gözyaşlarına hâkim olamamıştı. Bir kız çocuğu onu teselli etmişti, kızın adını hiç unutamamıştı. Adı Yeliz olan bu melek ona güç vermişti ve gerçekten de kızın dediği gibi eşi ona hiç kızmamıştı, bu konuyu onun kadar takmamıştı. Yine pazar günleri onların kutsal günleri olmuştu ve mutlu yuvaları bir çocuk sesinden mahrum bir şekilde de olsa var olmaya devam etmişti.

Odasının kapısını açan kişi Reis değildi bu sefer, gelen kişi doktoruydu. Felaket öncesinden tanıdığı, eşi dışındaki tek kişi oydu. Ona nedense her seferinde kötü haberler veriyordu, doktorun hastalarıyla ilişkisi gerçekten de kötüydü.

"Hemen buradan kaçmamız gerekiyor," diye uyardı doktor onu.

"Neler oluyor? Silah sesleri mi duyduklarım? Hem Reis seni kendisi mi çıkarttı?" diye sordu Meltem, artık karanlıkta kalmaktan sıkılmıştı.

"Askerlerle çatışıyorlar, hala akılları başlarına gelmedi. Reis de onların başında ve savaş maalesef onun lehine ilerlemiyor. Beni yaralılara bakmam için çıkarttılar ve benim asıl planım seni de alıp buradan kaçmanın bir yolunu bulmak."

"Asla!" diye karşılık verdi Meltem. "Eşim bu kadar ölüm ve kanın karşısında kör olamaz. Onunla bir kere daha konuşmalıyım."

"Onu durdurman imkânsız," diye bağırdı doktor ve kadının gözlerindeki kararlı ifadeyi görünce de daha fazla ısrar etmedi, kadını odada yalnız bıraktı.

Meltem ne olursa olsun geçmişin mutlu anılarına tutunmaları gerektiğine inanıyordu. İyice kanlanmış olan gelinliğine bakarken, bir umut, eşine de o günleri hatırlatabileceğini düşünüyordu, bir yol olmalıydı ve o yolu bulduğunu düşünüyordu.

VaroluşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin