3. Bölüm (Düzenleniyor)

17.5K 458 36
                                    

O önde ben arkada ilerliyorduk. Arabamın yanına gelince duraksadı. Arkasına bana döndü ve umursamaz bir tavırla kolay bir hareket ile cebinden bir kart çıkardı.
"Bu senin otopark kartın. Üstünde nereye park edeceğin yazıyor. Bu sıranın başında" dedi.
"Teşekkür ederim. Ücretli mi peki"?
"Arabana bin ve beni takip et'!
"Üstümü değiştirmem lazım. Benim eve bir uğrasak olur mu"?
Burnundan soluyarak kafasını salladı.

...
Evime gelmiştim ve hızla inerek koşar adımlarla kapıya ulaştım.
Kilidi çantamdan çıkarıp kapının yuvasına sokarken bir gözümle Kuzey hocayı takip ediyordum.Yavaş adımlarla arabasının önüne ilerleyip, kollarını göğsünde bağlayıp arkasına doğru yaslanmıştı.
Bu hareketi ile fazla çekici olmuştu. Kendime gelerek açmış olduğum kapıdan içeri girdim ve apartmanın merdivenlerinden sessizce çıktım. Herhangi bir komşu beni bu halde görecek olursa ağızlarında laf olurdum.

Tişört ve şort giyerek makyaj aynasının önüne geçtim. Ne kadar çok parfüm sıkmak istesemde alerjim vardı. Bu yüzden hiç birşey yapamayıp dışarının yolunu tuttum. Giderken de saçlarıma çeki düzen veriyordum.
Dışarı çıktığımda Kuzey hocanın bir ileri bir geri gittiğini gördüm. İçimden 'çok mu beklettim' diye geçirdim.
Yanına ulaştığımda "Ben hazırım. Gidelim istersem".
"Hiç gelmeseydin" dedi hafif bağırarak.
Tam özür dileyecek iken laflarımı ağzıma tıkarak konuştu.
"Arabama bin"! Aşırı derece emir vaki yapıyordu ve ben bu duruma çok sinirleniyordum.
Ne kadar çok kendi arabamla gitsem de ona karşı çıkmayıp dediğini yaptım. Doğrusu o ego hastası ile kavga etmek istemem.
Arabaya tam yerleşmiş iken aklıma dosyalar geldi.
Aniden "Dosyalar" diye çıkıştım.
Gözleriyle arka koltuğu göstererek arabayı çalıştırdı.
Dosyaları görmemle derin bir iç çektim.
Acaba ne zaman almıştı bunları diye içimden geçirmiştim.
Kafamı fazla bulandırmayıp yolu izlemeye koyuldum.
10-15 dakikanın sonrasında arabasını kenara çekerek durdu. Kafamı camdan tarafa yaklaştırıp etrafa bakındım. Gelmişmiydik ki?
"Benim markete uğramam lazım. Biraz bekle" dedi.
"Peki".
Burası fazla karanlıktı ve ben doğrusu karanlıktan korkarım. Yerimden biraz hareketlenip, Kuzey hocanın gittiği yöne doğru bakmaya başladım.
Ne zaman gelecekti ki bu adam?
5 dakika geçmişti ve hala gelmemişti. Başına birşey mi geldi diye düşünürken telefon sesi duymam ile yerimden sıçradım.
Sessizliğe tam alışmışken birden açık vermesi oldukça ürkütücü idi.
Gözlerim, sesin geldiği tarafa doğru hareket ediyordu. Telefon bir daha çalınca sesin torpido gözünden geldiğini anladım.
Orta tuşa basıp açtığım torpidodan telefonu bir kaç kağıt arasından çıkardım.
'Denizim'.....arıyor.
Kendine has çekimlemişse bu ismi demek ki özel biriydi. Bu demek oluyor ki sevgilisi vardı.
Ekrana bakarken 2 cevapsız çağrı diye gözüküyordu.
Arka kapının açılmasıyla telefonu yerine koyup koymamak arasında kalmıştım.
Arka tarafa yerleştiği poşetleri bırakıp sürücü koltuğuna oturdu.
"Birisi seni aradı" dedim telefonu sallayıp.
"Kimmiş" diye sormuştu  ve arabanın hızını epey bir arttırmıştı.
"Iıı De-Denizim diye biri" Niye kekelediğimin farkında değilimdim. Rüya ne oluyor sana böyle.
"Onu arayıp telefonumu kulağıma dayar mısın"?
Hızla kafamı sallayıp 'geri ara' kısmına bastım ve aramaya başladım.
Ellerimi zorla dahi olsa kulak kısmına götürebilmiştim.

"Efendim Deniz'im".
"Tamam aldım istediğini".
"Ben geliyorum zaten, merak etme".
Konuşmasını bitirip gözlerini bana dikti.
Telefonu çekerek kapattım.
"Sağol".
"Önemli değil".

Sıkıntının verdiği huzursuzluk ile cam kenarına yaklaşıp dışarı izlemeye koyuldum.
'İlk defa birine nazik oldu. Arkadaşlarınla bile emir şeklinde konuşuyordu. Demek ki insanın karşında sevgilisi olunca birden yumuşuyormuş'.

"Geldik" demesiyle arabanın kapısını açıp dışarı çıktım. Vay vay vay geldiğimiz yerde her taraf özel inşa edilmiş konutlardan oluşuyordu.
Özellikle bahçeleri bir harika idi.
"Öyle bakıncağına yürü"!
Gözlerimi devirip onu takip ettim.
Zile basıp beklemeye başladık. Bütün vücudu ile kapının tamamını kaplıyordu. Bir iç geçirdim ve açılan kapıyla içeri girdik.
"Hoşgeldiniz yavrularım" dedi karşımdaki teyze. Esmer bir kadındı ve güleryüzlü idi. Yaşı ortalama 40-45 yaşları arasındaydı. Yavaş adımlarla salon gibi bir yere geçtik ve ortamı izlemeye koyuldum.
Hakim olan renkler genellikle toprak tonlarıydı.
"Hemen başlayalım. Ayşe abla zahmet olmazsa iki kahve yapar mısın"?
"Tabi Kuzey'im. Denizde odasında.Çağırayım mı"?
"Biz şu işlerimizi halledelim ondan sonra".
"Tamam Kuzey'im".
Aralarındaki diyolag çok güzeldi. Ayşe abla çok kibar ve iyi bir kadındı. Tahminimce bu evde çalışan bir birisiydi fakat çalışmasına karşın karşısındaki insanlara kendi evladı gibi davranıyordu. Bu hale gülümsemeden edemedim.
Gelen kahveler ile dosyaları incelemeye koyulduk.

DOKTORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin