"Yaptırdığım yemekleri beğendin mi? Senin için Türk mutfağından bir şeyler yaptırdım".
Kendini bana beğendirmeye bi nevi kabullendirmek için çaba göstersi yapıyordu.
"Hı hı" onu umursamamaya çalışarak önümdeki yemeğe odaklandım.
Bardağımda su bitmişti. Masanın üzerinde bir sürahi aradım ama içecek başka bir şeyler gördüm.
Su dışında birçok farklı içecek türleri vardı."Su istiyorum". Biraz kaşlarımı çatmış hafif bir şekilde çatalımı tabağın gül deseni olan tarafına vuruyordum.
"Tamam canım. Hizmetçiler!"
İçeriden koşan ayak sesleri duydum.
Kısa bir süre sonra "buyrun efendim" dedi birisi.
"Su getir hanımefendiye".Bu ses bana tanıdık gelmişti. Arkamı döndüğümde kız mutfağa doğru ilerliyordu.
Az sonra görürüm düşüncesiyle yemeğimi geri döndüm."Bana öyle niye bakıyorsun"?
Göz tacizi!
Şuan yanımda Kuzey olacaktı varya senin ağzını yüzünü yer değiştirirdi."Bilmem bakmak istiyorum"!
"Rahatsız oluyorum".
"Peki".
Gözlerini devirerek etrafına bakinmaya başladı.
"Kurbağa"!"Efendim. Ne dedin"?
Hay ben onu sesli mi söyledim.
"Iıı yok birşey".
Zoraki bir gülümseme kondurup bana inanmasını sağladım."Buyrun efendim"!
Yanıma döndüğümde kızın bana su getirdiğini gördüm.
Bir dakika bu Sıla değil miydi?"Sıla".
Sıla ile birbirimize bakarken kurbağa lafımızı böldü."Siz tanışıyormusunuz"?
Kahretsin! Heyecanla ağzımdan kaçırmıştım."Yo yok hayır. Benim İstanbul'da bir arkadaşıma çok benziyorda. Özlediğim için ağzımdan bir an kaçıverdi".
"Tamam ya önemi yok. Onu bugün işe aldım. İstiyorsan ona bir ayrıcalık tanıyıp senin yanında durmasını sağlarım. Senin işlerinde yardım eder. Ne dersin"?Afferin kurbağa sana!
İstediğim fırsat ayağıma gelmişti.
"Hım aslında olabilir".
Biraz kendimi naza aldım. Sazan gibi atlamak istemem doğrusu. Yoksa onlarında planını suya düşürebilirdim."Ben odama çıkıyorum". Sıla'ya dönerek "adın ne senin"? Diye sordum.
"S-sedef efendim".
"Gel odama gidelim".Başını öne eğdi. Güzel rol yapıyordu. Kurbağaya baktığımda bize göz ucuyla bakıyordu. Bir şeylerden inşallah kıllanmaz.
Düşünsenize Kuzey'leri öğreniyor... Düşünmesi bile insanı dehşete düşürüyor.Merdivenlere yönelmiştik ben önde o arkada yürüyordu.
Odama az bir şey kalmışken bana ayak uydurarak yanımda yürümeye başladı.
Birbirimize bakınca kıkırdadık. Hızlıca adımlarla odama ulaştığımız da kapıyı yine kilitledim."Sıla"!
"Rüya"!
Aynı anda isimlerimizi söyleyip sarıldık.
Ne kadar da özlemişim.
"Nasılsın kardeşim"? Ellerini ellerime getirerek yatağa oturma mı sağladı."İyiyim sen nasılsın"?
"Çok daha iyiyim"....
Tam tamına 2 saat konuşmuştuk. Tabi ki öncelikle hastanedeki konumlarımızın ne olduğu hakkında bilgi edinmek çok istiyordum.Ve öğrendiğimde ise artık hastane de çalışamayacağımı öğrenmiştim.
Öğrendiğim zaman ağlamıştım lakin Sıla, Kuzey'in bunu halledeceğini söylemişti.Beni ne kadar avutmaya çalışsa bile o kadar emeğim boşa gitmişti. Lisede gece gündüz demeden çalışmak , 6 sene tıp okumak...
Bunların düşününce bir iç geçirdim. Yaptığımın emeğin karşılığını tam almışken kahretsin ailem yüzümden ne haldeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKTORUM
ChickLitYorumlar üslup çerçevesinde olursa sevinirim. Depo'dan çıkmış, bize yardım eden güneş ışığının eşliğinde hilal şeklini almıştık. Herkes tek dizinin üstüne çökmüş, diğer dizinin üstüne ise silahını göz hizasından ayırmamak sureti ile tetikte bekliyor...