8. Bölüm (Düzenleniyor)

11.9K 384 13
                                    

Saat 05:00.
Baş ağrısı ile uyunan Kuzey, ellerini yüzünde getirerek biraz kapattı. Sanki beyni yerinden çıkacak gibiydi. Uyuşukluğu geçince iyiden iyiye bünyesi açılmıştı ve saçlarında ki ağırlık ile kafasını sağa doğru 90 derece döndürüp, ağırlığın sahibine baktı.
Rüya! Yutkundu ve şaşırdı.
Rüya neden burada uyuyordu ki?
Ve Rüya ile neden bu haldeydi?
Yavaşça bacaklarından kalktı ve etrafına bakındı. Kırılmış olan viski bardağı, ne yani dün gece Rüya varken içki mi içmişti?
İçinden bir küfür mırıldandı ve yavaş hareketler ile Rüya'yı yerinden kaldırıp kendi yatak odasına götürdü.
Usulca bıraktı kızı ve üstünü battaniye ile örttü. Kıza delicesine bakma isteği nerden gelmişti. "Hayır Kuzey saçmalama o senin asistanın böyle düşünemezsin" dese bile mantığı ile değil kalbi ile hareket etti. Kızın yönü kendinden tarafa dönük olduğu için olduğu yere diz çöktü. Şuan yaptığı belki saçmaydı ya da çocuksu. Ama insanlar içindeki o çocuksu duygularını asla yok etmez istemez değil mi?
Kızın sarı saçlarına yöneldiğinde eli, ister istemez kasılmıştı. Harika! Diyerek içinden geçirdi.
Kızdan ilk geldiği günden beri etkileniyordu?
Lakin, onun için kariyeri daha  önemliydi. Duygularına zaman ayıramayacak kadar güçsüz bir insandı. Ya da karşısına bu zamana kadar duygularını hareket ettirecek biri çıkmamıştı.
Fakat şuan??
Kızı kesmeyi bırakıp yerinden kalktı ve mutfağa yöneldi. Hızla kendine basit bir kahvaltı hazırladı. Ayşe ablası yani evin hizmetlesi 3 günlük köye gitmişti ve bugün dönecekti. Evi bu halde görse gerçekten kızardı. Çünkü Kuzey etrafı bu kadar dağıtan biri değildi. Sonuçta Deniz vardı ve suçu tamamiyle onun üstüne atardı. Bir tanecik kardeşi her zaman onu kurtarıyordu.
Kahvaltısını yaptıktan sonra saate baktı. Daha 06:30'du. Adam yerinden kalktı ve uyuya kaldığı koltuğa tekrardan oturdu. Elleri kızın oturduğu yere getirdi. Napıyordu ki adam?
Tekrar oraya uzanıp kollarını başının arkasında bağladı.
Bu sessiz ânı onun 3 ay öncesine götürdü. Doğrusu Rüya ile olan zamanlarına.
Kızın dosyalarla ile ilgilendiği zaman gizliden onu izlemesi...
Her güldüğünde kendisininde gülmesi...
Mert'le birlikte yürüdüğü zamanlar kızı kıskanması...
Kuzey böyle hisseden adam asla olmazdı ama sanki sihirli bir değnek deymişçesine duygularını yansıtan biri olmuştu.
...
Rüya'nın Ağzından

Su ihtiyacı yüzünden istemesem de uyandım.
Hızla başımı sağa sola çevirince yatak odasında olduğumu gördüm. Ne zaman geldim ben buraya?
Salona geçtiğimde Kuzey hocanın koltukta uyuduğunu gördüm. Ne yani Kuzey hoca mı taşımıştı beni?
Ne yapacağımı bilmiyordum, acaba şuan eve mi gitmem gerekiyor yoksa burada kalıp Kuzey hocanın uyanmasını mı?
Belki uyumuyordur, sadece gözlerini kapatmıştır. Çok saçma Rüya, böyle birşey olabilir mi?
Yanına gidip başında bekledim. Kaslı kolları bu halde iken daha fazla büyük görünüyordu. O kaslı kollarını nasıl ellemek istiyordum. Fakat o kaslı kolların sahibi bir başka kadındı. Sanki tonlarca yük omuzlarıma koyulmuştu ve can çekişiyordum. Göz ucuyla saate baktığımda 08:00 olduğunu gördüm. Ne yani 1 saat mi kalmıştı?
Elimde olmasa bile ellerini göğsüne götürerek "Hocam" diyerek onu sarsmaya başladım.
Bir milim kıpırdadıysa ne olayım. "Kuzey hocam"..
Hadi ama hocam.
Sanki ağzında birşey varmış ki çenesini oynattı. Gözlerini kırpıştırdı ve kollarını karnının üzerine getirdi.
"Günaydın Rüya" dedi ve koltuğun diğer tarafına döndü. Bu neydi şimdi?
"Hocam saat 10:00" dedim kıkırdayarak.
"Hah" diye hızla yerinden kalktı. O kadar komik bir surat ifadesi vardı ki gülmemek için dudaklarımı dibine kadar birbirine bastırdım.
"Rüya saat daha 08:00" gözlerini pörtlemiş bir şekilde bana bakarken sevimlice sırıtmaya çalıştım.
"Ben eve gideyim o zaman hocam. Hastanede görüşürüz" dedim kaçamak bakışlarla.
Yanından geçmeye çalışırken bir eliyle belimi kavradı ve kendisine çevirdi.
"Niye yalan söyledin".
"Ş-şey uyanmadınız da o yüzden" tam karşıma-göğüslerine- bakarken.
Beni biraz daha kendine çekti, neredeyse aramızda hiç mesafe yoktu.
Kafasını bana yaklaştırarak dudaklarını tam kulağımın dibine götürdü.
"Bir daha bana her ne olursa olsun yalan söylemeye. Yoksa kötü olur" dudakları tenime bir değiyor, bir de o histen yoksun kalıyordu. O birşeyler gevelerken ben sadece gözlerimi kapatabilmiştim.
Sanki bütün fonksiyonlarım devre dışı kalmış, o sert çeperinden birşey geçiremiyordu.
Benden ayrıldığında belimde ki elini çekmemişti. Gözlerim dolmaya başlamıştı ama bu sefer ağlamayacaktım.
"Özür dilerim, hocam" dedim ve hızla askılıkta bulunan montumu ve çantamı alıp dışarı çıktım.

DOKTORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin