21. Bölüm

5.4K 226 4
                                    

Kuzey'in Ağzından

"Rüya".
Rüya'nın adının 2 kere söylenmesiyle birbirimizden zorda olsa ayrıldık.

"İşte yakalandık" dedi telaşla..
"Merak etme". Sakin olmasını sağladım.
Elimi yanağına götürdüm." Söz  veriyorum bir şey olmayacak".

Burukça gülümsedi. Bende gülümsedim. Biraz burada beklemeye başladık fakat o hala buradaydı. Hem de birden fazla kişiyle.

2 dakika sonra ahırın kapısı açıldı. Bende hemen Rüya'yı elinden tutup bir atın yanına getirdim.

Getirmemle onların yanımızda olması bir oldu.

Kurbağa bana sinirli bir şekilde yaklaşarak tepemde dikildi. Bari uzun olsaydın diye içimden geçirdim.

"Sizin ikiniz burada ne yapıyorsunuz". Başımı öne eğdim.

"Şey efendim Rüya hanım at ile gezmek istiyormuş o yüzden ona at beğenmesi için buraya getirdim".

Rüya'ya bakınca gözlerinde 'teşekkür ederim' bakışları okunuyordu. Hafifçe dudağımın kenarını kıvırdım.
Kurbağa Rüya'ya dönerek
"Canım bana deseydin keşke. Ben hallederdim".

"Bilmem aklıma gelmedi". Zoraki bir gülümseme ile karşılığını verdi.

"Sen atını beğendin mi Rüya"?
"Evet siyah olanı".

Kurbağa arkasındaki adamlara dönerek "benim ve Rüya'nın atını hemen hazırlayın gezmeye çıkıyoruz"!

Diğer elemanlar başlarını sallayarak işe koyuldu.
Bana dönerek " sende işinin başına dön".

Bana emir veremezsin sen oro..
Herneyse Kuzey sakin ol. Rüya için sakın ol.

Rüya'ya bir bakış atarak ahırdan uzaklaştım.
Onu o adamla orada bırakmam hiç içime sinmiyordu. Bilakis onlar atla geziye çıkacaklardı. Kafayı yemek üzereyim herhalde.

Mutfağa ulaştım. İçeride Sıla-Mert ve bir hizmetli vardı.
Hizmetliye dönerek "Rüya Hanımın odası temizlenecekmiş. Acele et".

Kız hemen mutfaktan çıktı.
"Hey! Sana ne oluyor böyle" dedi Mert.
"Rüya benim sayemde o adam ile at ile gezicek".
"Sen nasıl sebep oldun ki" merakla sordu Sıla.
"Rüya ahırda atlara bakıyordu. Ben de yanına gittim. O sırada da o adam geldi. Bizi öyle gördü. Ben de Rüya Hanım at ile gezicekmiş falan diye geveledim. Şimdi ise ikisi birlikte olacaklar".

"Aman boşver. Rüya onu tınlamaz" dedi Sıla.
"Biliyorum" derin bir nefes verdim.

"Herneyse gençler benim içeride bir karışım var. Hadi ben kaçtım".

Sıla mutfaktan çıktı ben de Mert'e döndüm.

"Ben seni bir güzel haşlayacağım şimdi. Sen görev zamanında neden kızlarla ilgileniyorsun".
"Abi napiyim kız güzeldi. Ağzımdan şey oluverdi".
"Bir daha şey oluvermesin. Yoksa bir şey yapıcam olmayacak. Lan zaten Sıla ne kadar üzüldü farkında mısın. Hayır değilsin tabiki ".
"Sıla mı? Üzüldü mü"?
"Etrafındaki kızlara bakacağına Sıla'ya baksan anlarsın ".
"Bakıyorum zaten".
"Oğlum kız sana karşı bir şeyler hissediyor. Ne diye birlikte olmuyorsunuz".
"Emin misin? Kaç kere sevgilim var sonra ayrıldım diye yanımda olmasını sağladım".
"Ama gidip açılmak aklına gelmedi".
"Reddederse yüzüne bir daha bakamam diye"..

Yerimden kalktım ve musluğa doğru yöneldim.
"Şansını bir dene. Kardeş tavsiyesi".
"Denerim denerim de. Siz ahırda ne yaptınız" gülerek söylemişti.

Bardağı su ile doldurmuş eski yerime dönmüştüm.
Cevap vermeme taraftarı oldum.
Suyumu içerken Mert konuştu
"Yoksa öpüştünüz mü"?

Ağzımdaki su yerle temas ederken ben kendimi öksürmekten alıkoyamıyordum.

Hemen yanıma gelerek eliyle sırtıma vurmaya başladı.
"Lan iyi misin".

Kendime gelince " Seni öldürürüm oğlum bas git şuradan".

Ben bir kaç kere öksürdükten sonra bardağı sertçe masaya vurarak yerimden kalktım. 

Aslında doğru söylüyordu ama ben ergenler gibi orada Rüya ile ne yapacağımı anlatamayacaktım.

Rüya'nın Ağzından

Şuan siyah atın üstünde ben , kahverengi atın üstünde ise o vardı.
Yol boyunca hep o konuşmuş ben susmuştum.

Ahırda bir an yakalanacağımızı sanmıştım. O kısa anlık korku beynimi işgal etmişti ama Kuzey yine her zamanki gibi beni kurtarmıştı.
Kurbağa gelmeden önceki yaptığımız şey aklıma gelince ister istemez sırıttım.
Beni öpmüştü...

"Neye gülüyorsun öyle "?
"İstanbul'da yaşadığım bir kaç anı geldi de o yüzden".
"Anlatmak istermisin".
"Boşver".
"Tamam o zaman. Gel dinlenelim şurada".

Atımla onu takip ettim. Sanki sen atı taşıdın da yoruldun.

Bir ağaca yaslanmış vaziyetteydik. Ben ona uzak durmaya dikkat ettiğim müddetçe tabi.
"Beni neden özgür bırakmıyorsun"?
Ağzımdan bir anda bu soru çıkıverdi.
"Özgürsün zaten"!
"Hayır değilim".
"Saray gibi bir ev var, yakışıklı bir adamın var. Daha ne istiyorsun ki"?
"Ben doktorluğuma devam etmek, sevdiğim insanlarla birlikte olmak istiyorum. Burada değil".
"Artık o düşünceleri güzel  beyninden çıkar".
Yerimden doğruldum.
"Çıkarmaz isem ne yaparsın".

Bana döndü ve bir hamlede yere yatırarak üzerime çıktı.
"Çok şey yaparım Rüya. Çok".
Kalbim hızlı bir şekilde atarken o daha da yaklaşıyordu.
"Şu üzerimden in. Yoksa senin yüzüne bile bakmam"!

Burnumuzun değmesine milimler varken geri çekildi.
Yerinden kalkıp atına bindi ve     " eve gidiyoruz hadi acele et".

Yatmış olduğum yerden hızlıca kalktım ve atıma bindim.
Şuan bu atla kaçıp gitmek vardı ama Kuzey'ler var işte...

Atın üzerinde ilerlerken hava epeyce soğumuştu.
Soğuk hava sayesinde tüylerim ise diken diken olmuştu.

Atıma "deh" diye bağırdım.
O ise hızlandı. Kulağıma gelen tek ses ise " Rüya bekle" olmuştu.

Sesi hiç aldırmadan son sürattaki hızıma devam ettim.
Hep seninle birlikte olacak değilim ya...
...
Odamda yatağıma uzanmış dinleniyordum. Şimdi o kurbağa nazik nazik bir şekilde atını sürüyordur. Bunu düşünce biraz sırıttım.
Aniden kapının açılmasıyla yerimden hızlıca doğruldum.
Bay kurbağa gelmişti.
"Rüya neredesin ne kadar merak ettim biliyormusun. Sana dur demiştim" soluk soluğa konuştu.

"Öyle bir şeyi söylemek mecburiyerinde değilim. Şimdi çık odamdan" biraz bağırmıştım.

O ise " iyi geceler" diyip tıslayarak odamdan gitmişti. Gider gitmez oturduğum yerden kalktım.
Üstümdekileri çıkartıp büyük dolaptan geceliklerimi çıkarttım.

Yatağıma uzandığımda yan tarafımda bulunan gece lambasını kapattım.
Işık olmadan uyumak istiyordum.
Tam yerime yerleştiğimde de ince pikeyi üzerime çektim.

Gözlerimi kapatır kapatmaz aklıma tek bir şey geliyordu.
Kuzey'in beni öpüşü..
Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin ☺

DOKTORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin